Devler Ligi bu, bir elit oyuncun eksik olsa dahi hem oyuna hem de takıma sekte vurur. Galatasaray’da dün akşam bir değil, 2 usta yoktu. Sneijder’i (o da son maçlarda performansını giderek yükseltti) hadi onu es geçeyim de, Muslera’nın olmaması sıkıntının en deriniydi. Mancini’nin de maç öncesi beyanında, “Bir puan da alsak iyidir” demesinin ana sebebini ancak bununla ilişkilendirebilirim. Yoksa İtalyan Hoca’nın bu sözüne, kara kalemle kalın bir çizik atardım. Ancak Mancini, Kopenhag’dan korkmadığını ve o cümlesinin dün de kaldığını, sahaya çıkardığı 11’le belgeledi. Şablon 4-4-2’ydi ama gole yatkın 4 oyuncu vardı sahada. Korkum, kanatları kullanan hücumcularımız Aydın ve Bruma’nın defansif vazifelerini nasıl yapacağıydı. Ancak daha oyunun başında Aydın’dan sıyrılan Gislason, Riera’nın geç kalışıyla gol ortasını yaptı. Uyumsuzluğun göstergesi. Zaten ilk yarı tüm tehlikeli ataklar da Riera’nın bölgesinden geldi. Tedirginliğimizi ve ürkekliğimizi 25, dakika sonrası üzerimizden attık. Hızlı oynamasak da, bilgeliğimiz ve gücümüz yerindeydi. Onlar kalemize ilk yarı 3 (biri gol oldu) kez tehlikeli gelse de; biz de aynen (Melo direk, Burak, Drogba şanssızlığa takıldı) cevap verdik. Eray da kritik kurtarışıyla ağabeylerine katkı yaptı bu bölümde. İki kanadımız ikinci yarı işlemeyince, Mancini değişime gitti. Oyunu tek kaleye çevirdik de, Kopenhag’ın katı savunmasını delemiyor; haliyle golü de bulamıyorduk. Resmen onların istediği oluyordu. Umut yine umudumuz oldu son 15 dakikada. Amrabad son 5 dakika ne yapabilirdi ki? Gitti 3 puan daha. Umudumuz, eh işte var biraz..

     FC. Kopenhag, geçen hafta Nordsjaelland’ı adeta topa tutu. Sezonun en farklı galibiyetinde, iki genç golcü Jorgensen (3 gol), hızlı tren Vetokele (1 gol) maçın yıldızıydı. Solbakken’in ekibi, deneyimli savunmasıyla (Jacopsen-Bengtsson-Melberg-Sigurdsson) rakiplerine gol şansı da vermedi. Brezilyalı Claudemir (88’de bize attığı gol aklıma geliyor da) Delaney ikilisi savunma ile hücum arasındaki dengeyi iyi kurarken gol bölgesinde de sık sık göründüler. Oysa bu Kopenhag’ı biz, 15 gün önce TT Arena’da özellikle ilk yarıda (3-0) kalbura çevirmiştik... Dün gece ise Parken Stadı’nda, üstte saydığım isimlerin aksine Vetokele’den formayı alan Braaten ve Gislason (attıkları gol de bu ikilinin yapımıydı) bizi zorluyordu. Solbakken dediği gibi 1-0 bulunca, ikinci yarı sahalarına gömüldüler. Olay belli, bizi üstlerine çekip golü bulma; olmazsa skorun üstüne yatma. İstediklerini aldılar mı, tabii ki. Bizi de aldı mı bir düşünce…