Özdemir İnce

Atatürk diyor ki - 2 (*)

23 Şubat 2021 Salı

Oysa, hocanın dediklerini uygulamaya kalkışmak, ulusal egemenliği ve dinsel özgürlüğü kaldırmaya çalışmaktı. Bundan başka, Hoca’nın bilgi dağarcığı “Yezitler” zamanında yazdırılmış zorbalık yönetimiyle ilgili kuralları kapsamıyor muydu?

Öyleyse, anlamı ve kavramı artık herkesçe iyiden iyiye anlaşılmış olan devlet ve hükümet terimlerini ve millet meclislerinin görevlerini din ve din kuralları kılığına sokarak, kimler ve niçin aldatılacaktır?

Gerçek bu olmakla birlikte, o gün İzmit’te, bu konuda gazetecilerle daha çok konuşmayı uygun bulmadım.

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da yeni anayasa yapılırken, “Laik hükümet” teriminden dinsizlik anlamı çıkarmaya eğilimli olanlara ve bundan yararlanmak isteyenlere fırsat vermemek amacıyla, yasanın ikinci maddesini anlamsız kılan bir terimin konulmasına göz yumulmuştur.

Anayasanın ikinci ve yirmi altıncı maddelerinde gereksiz görünen ve Türkiye Devleti ile Cumhuriyet yönetiminin ilerici niteliği ile bağdaşmayan terimler, devrim ve Cumhuriyet yönetimi bakımından, o zaman için sakınca görülmeyen ödünlerdir.

Ulus, anayasamızdan bu gereksiz terimleri ilk elverişli zamanda kaldırmalıdır!

HALK PARTİSİ’Nİ KURMA GİRİŞİMİ

Sayın baylar, her yerde siyasal parti kurma konusunda da halkla uzun uzun konuştum.

7 Aralık 1922’de, Ankara basını aracılığı ile “Halk Partisi”.. adında halkçılık ilkesine dayanan bir siyasal parti kurmak isteğinde olduğumu bildirerek bu parti programının yapılmasına bütün yurtseverlerle bilim adamlarının yardım etmelerini ve katılmalarını dilemiştim.

DOKUZ İLKE, PARTİMİZİN İLK PROGRAMI

Kimi kişilerin yazılı olarak bildirdikleri düşüncelerden ve halkla yaptığım konuşmalardan çok yararlandım. En sonu 8 Nisan 1923’te, görüşlerimi dokuz ilkede saptadım. İkinci Büyük Millet Meclisi’nin seçimi sırasında yayımladığım bu program, partimizin kuruluşuna temel olmuştur.

Bu program bugüne değin yaptığımız ve sonuçlandırdığımız bütün önemli işleri içine alıyordu. Bununla birlikte, programa yazılmamış kimi önemli sorunlar da vardı. Örneğin: Cumhuriyetin ilanı, halifeliğin kaldırılması, dinişleri bakanlığının (**) kaldırılması, medrese ve tekkelerin kaldırılması, şapka giyilmesi... gibi.

Bu sorunları programa yazarak önceden, bilisiz ve gericilerin bütün ulusu yanıltmaya fırsat bulmalarını uygun görmedim. Çünkü bu sorunların zaman gelince çözümlenebileceğine ve sonunda ulusun kıvanç duyacağına kesin olarak inanıyordum.

Yayımladığım programı bir siyasal parti için yetersiz ve kısa bulanlar oldu. “Halk Partisi’nin programı yoktur” dediler. Gerçekten, ilkeler adı ile anılan programımız, yericilerin gördüklerine ve bildiklerine benzer bir kitap değildi ama temel ilkeleri kapsıyordu ve uygulanabilir nitelikte idi. Biz de uygulanamayacak düşünceleri, kuramsal birtakım ayrıntıları yaldızlayarak bir kitap yazabilirdik. Öyle yapmadık. Ulusun, maddesel ve tinsel yönlerden yenileşip gelişmesi için çalışırken, iş yapmayı söze ve kurama yeğ tuttuk. Bununla birlikte; “Egemenlik ulusundur. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden başka hiçbir orun (makam) ulusun alınyazısında etkin olamaz. Bütün yasaların düzenlenmesinde, her türlü örgütlenmede, yönetimin bütün ayrıntılarında, genel eğitimde, tutumsal (ekonomi) işlerde ulusal egemenlik ilkelerine uyulayacaktır. Padişahlığın kaldırılması ile ilgili karar değişmez bir yasadır” gibi bilinmesi gereken önemli noktalar ile mahkemelerin yenileştirileceği, bütün yasalarımızın hukuk bilimi verilerine göre yeni baştan düzeltilip tamamlanacağı, toprak ürünleri vergisinin (aşarın) değiştirileceği, ulusal bankalar anaparalarının artırılacağı, gerekli demiryollarının yaptırılacağı, öğretimi birleştirmeye hemen girişileceği, askerlik ödevi süresinin kısaltılacağı, ülkenin bayındırlaştırılmasına çalışılacağı ve benzeri gibi ivedi ve önemli gereksemeler ilkeler dışında bırakılmamıştı. Barışla ilgili görüşümüzün de: “Maliyede, tutumsal işlerde ve yönetimde bağımsızlığımızı yüzde yüz sağlamak koşuluyla barışın yeniden kurulmasına çalışmak” olduğunu bildirdik. Halifelik orununun bütün Müslümanlara özgü bir orun olabileceğini de belirttik.

İlkeler, “Halk Partisi”nin kuruluşuna ve çalışmasına yetti. Partinin adına -bilindiği üzere- daha sonra “Cumhuriyet” kelimesi de eklenerek “Cumhuriyet Halk Partisi” denildi.

(*) Söylev (Cilt 2) TDK Yayınları. s.524-526

(**) Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları