Özdemir İnce

Bir yıl olmuş

17 Eylül 2019 Salı

Cumhuriyet’te 18 Eylül 2018 günü yazmaya başladım. 2018’de 45 yazı, 2019’da bugüne kadar 112 yazı. Toplamı: 157 yazı. Bu yıldönümünde, eski bir yazım geldi aklıma. Bunun üzerine Cumhuriyet’e geliş yolumun öyküsünü yazmaya karar verdim:

***

1960 yılının haziran ayında, Kızılay’da bulunan, dönemin ünlü kahve-lokantası Piknik’in önünden geçiyordum. Adımın çağrıldığını duydum ve baktım: Ahmed Arif ile Mehmet Kemal terastan el ediyorlar. Yanlarına gittim. Bana içki ısmarladılar. Okulu sordular. Mezun olduğumu ve atamamın yapılmasını beklediğimi söyledim. İkisi de Ankara’dan ayrılmamın doğru olmayacağını söylüyordu. Ahmed Arif, “Lan oğlum sana öğretmenlik yaptırmazlar, yarın gel bizim gazetede işe başla” dedi. Mehmet Kemal de aynı düşüncedeydi, “Seni Ankara Radyosu’na sokalım” dedi. Müdürü tanıyormuş. Ben askerliğimi yapıp Ülker’le evlenmeyi düşünüyordum, öğretmenliği seçtim. Söyledikleri doğru çıktı: Öğretmenlik yaptırmadılar, televizyoncu oldum ve 20 yıldır gazete yazarıyım.

***

70’lerin başında televizyondaydım. Türk Dili dergisinde Attilâ İlhan üzerine bir yazı yayımladım: Onu üçe bölüp önem sıralaması yapıyordum: Fikir adamı ve denemeci, romancı ve şair. Kabul edilen sıralamayı tersine çevirmiştim. Birkaç gün sonra işyerime telefon etti, “Müsaitsen, yarın, saat beşte Bilgi Yayınevi’ne gel, konuşalım” dedi.
Gittim. Yaptığım sıralamaya hiç değinmedi. “Senin donanımın çok iyi. Bu tür yazıları sürdürmelisin ve bir gün bir gazetede yazmayı mutlaka düşünmelisin” dedi. Beni iyi anlayan insanların başında geliyordu. Beni çok sevdiğini üçüncü kişiler söylerdi. İnsanlarla nasıl konuşulacağını çok iyi bilirdi.

***

Oğlum Tanbey, Hacettepe Tıp Fakültesi’ni bitirip ABD’ye gidince 1988 yılında İstanbul’a taşındık. Can Yayınları’ında editörlük ve yabancı yayınlar yöneticiliği yapıyordum. Varlık, Düşün, Adam dergilerinde ve Dünya gazetesinin kitap ekinde yazınsal ve siyasal karışımı yazılar yayımlıyordum. Edebiyat ve siyaset, yaklaşan İslamcı tehlike, Cumhuriyet devrimleri, Öğrenim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) devriminin hayati önemi, AKP emrine giren köktenci liberal ve yoz sol işbirliği... Günümüzün öngörülmüş sorunları. Günümüz yazılarının başlangıçları.

***

1990’ların başı... Pera Palas’ta bir toplantı var... Ülker’le merdivenden iniyoruz. Merdiveni çıkan biri, “İşte hayran olduğum adam geliyor” dedi. Şaşırmıştım. Seslenen kişiyi az sonra tanıdım. İlhan Selçuk’tu. “Yanılıyorsunuz, beni biriyle karıştırıyorsunuz” dedim. Tanışmıyorduk. “Sen Özdemir İnce değil misin?” dedi. Tanışmadan kimseyi ziyaret etmediğim, telefonla aramadığım, önemli ve ünlü kişilere yaklaşma çabasını ayıp saydığım için pek az insan tanırım. Biraz konuştuk. Beni izlediğini ve bütün yazılarımı okuduğunu söyledi. Anlaşılan bizim indiğimiz tuvalete çıkıyordu. Ayrılırken “Mutlaka ara beni” dedi.

***

Beni ara” diyen hiç kimseyi aramadığımı bilmiyordu. Bir süre önce reklam sektörünün piri Eli Acıman’dan da övücü bir mektup almıştım. O da “Lütfen beni arayın” diye yazmıştı. Aramamıştım. Çünkü ikisi de günü ve saati belli bir randevu vermemişti. Bu tavrıma ister çekingenlik ve kişiliğimi koruma içgüdüsü deyin, ister kendini beğenmişlik. Sizin bileceğiniz iş.
1999 yılında Ertuğul Özkök Hürriyet’te yazmamı istedi. 2 Ocak 2000’de yazmaya başladım. İki kez Cumhuriyet gazetesinin kuruluş gününe davet edildim. Belki de yılbaşı için. İlhan Selçuk ikisinde de beni yanına oturttu. Ama yazma konusunu hiç açmadı ancak böyle bir niyeti olduğunu başkalarından duydum.
Hürriyet’ten atılınca, 22.4.2012 - 2.6.2014 tarihleri arasında Aydınlık’ta yazdım. Oradan kendi isteğimle ayrıldım.

***

Hürriyet’ten ayrılmamın ertesi günü (2.4.2012) o sırada Cumhuriyet Vakfı yönetiminde olan Alev Coşkun bana Cumhuriyet’te yazmamı önerdi. Ancak dönemin yetkili kurulları gazetede yazmamı istememişler. Yönetim değişince Alev Coşkun gene yazmamı istedi. Bu kez onun isteği ve İlhan Selçuk’un hayali gerçekleşmiş oldu.
Bir ara 80 yaşıma geldiğimde edebiyatı ve gazete yazarlığını bırakmayı düşünüyordum. Şimdi(lik) böyle bir niyetim yok!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları