Özdemir İnce

Bu ne biçim iş gardaş?

25 Ekim 2022 Salı

Hamed Abdel-Samad’ın Le Fascisme Islamique adlı kitabını okuyup bitirdikten sonra, son sayfaya “İslam dünyası değişmediği takdirde yok olmaya mahkûmdur. Bu sonuçtan sadece Türkiye kurtulabilir. Ama önce AKP’den kurtulacak” notunu düşmüşüm.

Bu cümleyi şu günlerde aklı başında olan her vatandaş yazabilir ama bu satırların yazarı, AKP’nin kurulduğu günlerde 16 Eylül 2001 tarihli Hürriyet’te yayımladığı AK Parti’nin Kollektif Aklı başlıklı yazıda haber verdi. O günden bugüne aynı konuda neredeyse 10 kadar kitap yayımladı.

AKP’ye katılan Mehmet Ali Çelebi’nin üye olma töreninde ailenin tek çocuklu olmasını kınayan AKP Genel Başkanı Erdoğan, M. A. Çelebi’nin eşinin doktora yaptığını öğrenince “Olmaz, bu işin kariyeri çocuk doğurmak. Sayıları artırmak lazım” demiş. 

Kadın dernekleri ve örgütleri Erdoğan’ın bu sözlerine, “Kadınları rahat bırakın. Bu gericilik düzeni, kadınları birer köle haline getirmek istiyor” açıklamasıyla tepki göstermiş.

Cumhuriyet gazetesine değerlendirmelerde bulunan Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü avukat Selin Nakıpoğlu, “Cumhurbaşkanının kadınların hayatına, kadınların beden bütünlüğüne dair söylemiş olduğu bu sözleri şiddetle reddediyoruz. Biz kadınlar olarak bedenlerimize kaç çocuk doğuracağımıza, yaşam biçimimize, evlenip evlenmeyeceğimize biz karar veririz. Hiç kimse bizim hayatımıza karışamaz. Bir çocuklu olmak ya da çocuksuz olmak kusur değildir. Artık hayatlarımıza karışmayın. Kadınları rahat bırakın” diye konuşmuş.

AKP genel başkanının “kadın”ı çocuk yapma makinesine indirgeyen sözlerine tepki gösteren kadınların fazlaca alıngan olduğunu kimse iddia edemez. Aslına bakarsanız AKP genel başkanının bu konuşmayı M.A. Çelebi’nin “transfer” gösterisinde yapması çok anlamlı: “Siz artık benim kulumsunuz!”

Anayasada yer almaz ama Türkiye’de kadınların çocuk doğurmasını zorunlu kılan bir yasa mı var? Yok! Özellikle de “kadınların kariyeri çocuk doğurmaktır” cümlesini nasıl değerlendireceğiz? 2022 yılında bir siyasetçinin böyle bir cümle kurması adres olarak siyasal ve sosyal İslamcılığı gösterir. Çağımızda sadece bu anlayış aile mahremiyetine saygısızca karışır. Çünkü aklı 2022 yılına gelmemiş, İslamın hem din hem devlet olduğu çağlarda kalmıştır.

Ülkemiz yasalarına göre kadınları çocuk doğurmasıyla ilgili bir yasa yok. Peki, Kuran’da böyle bir zorunluluk var mı? Prof. Dr. Niyazi Kahveci tercümesi Kuran’da, “Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O dilediğini yaratır. Dilediğine kız, dilediğine erkek çocuk bahşeder.” (Şura, 49) yazıyor. “Yahut  onları  erkek ve kız olmak üzere çift verir, dilediğini de kısır yapar.” (Şura, 50)  diyor. Yani “Çocuksuz bırakır” diyor. Ha, bir de “Ahir zamanda, sizin en iyiniz çoluk çocuğu olmayandır” diye hadisi şerifi var!

Acaba, bir parti başkanının bir genç çifte “Bol bol çocuk yapın!” diye buyurması İslamla çelişmiyor mu? Eh artık göklerden yere inelim: AKP genel başkanı, turfanda AKP’li M. A. Çelebi’nin maddi durumunu bilerek mi böyle konuştu? Diyelim ki kökten AKP’li bir vatandaşın 2022 yılının ekim ayında iki yaşında bir çocuğu var. Reis’in sözünden çıkmayan vatandaş o gün işbaşı yaptı ve Temmuz 2023 yılında ikinci çocuğuna kavuştu. Üçüncü çocuk da 2025 yılında oldu. Okula gitmeden üç çocuğun toplam gideri 5 bin liradan aşağı olamaz. Okul başladığı zaman bu gider en azından 10-15 bin liradır. Üniversite dönemini hesaba katmıyorum. 2022 yılında üç çocuğu okula giden bir ailenin aylık gelirinin en azından 30-40 bin lira olması gerekir.

Dilimizde çok anlamlı bir deyiş vardır: “Ben hadımım deyom, sen kaç uşağın var deyon!” O misal! Bir ülkenin nüfusunun artmasını istemenin nedeni ne olabilir? Çalışan nüfus eksikliğini denetlemek için planlı bir artış ya da askeri amaçlı... Üçüncü Viyana seferine mi çıkılacak? Çıkılmayacaksa Türkiye’nin nüfusu 90 milyonu asla geçmemeli ve en kısa zamanda hane berduş muhacirden kurtulmalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları