Özdemir İnce

Cumhuriyeti hedef almak

22 Kasım 2022 Salı

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan’ın açıkladığı “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu eleştirirken “Sizin zihniyetiniz geçen yüzyılın zihniyeti. Eski zihniyetten hiçbir yeni şey çıkmayacağını biliyoruz. Yüzü vesayete, inkâra, adaletsizliğe dönük olanların gelecek yüzyıl vizyonu olmaz, olamaz. İkinci yüzyılın aktörü onlar değil, biz olacağız” dedikten ve böylece Cumhuriyet kurucuları ile Cumhuriyet yıkıcılarını aynı sepete koyduktan sonra sözü Cumhuriyetin kuruluşuna getirerek şöyle devam etmiş.

“Cumhuriyetin 99. yıldönümünü geride bıraktık. Kuruluşundaki ademimerkeziyetçilik ve demokrasi fikrinin terk edilerek yerine Kürtler ve Aleviler başta, tüm farklılıkların ret ve inkârına dayalı tekçilik sisteminin devreye sokulmasıyla yaşanan 100 yıllık bir yıkım sürecinden bahsediyoruz” diyen Buldan, “Yönetimler değişse de zihniyet değişmiyor. Bir asırdır çözümsüz bırakılan Kürt sorunu, Cumhuriyetin demokratikleşmesinin önündeki en önemli engel” iddiasında bulundu. (Cumhuriyet gazetesi, 2 Kasım 2022)

İktidarın 85 milyonu “kandırmaya çalıştığını” öne süren Buldan, “Söz veriyoruz, ikinci yüzyılın aktörü onlar değil, biz olacağız, Türkiye halkları olacak. Asıl belirleyici güç halklardır; Kürtlerdir, Alevilerdir, Ermenilerdir, bu kadim topraklarda dışlanan tüm halklardır” ifadelerini kullandı. Buldan, “tüm topluma” çağrıda bulunarak “Ülkeyi gerçek bir demokratik cumhuriyet ortamına birlikte taşıyalım, bir dönemi kapatalım, yeni bir aydınlık dönemi başlatalım” diye konuştu. (Cumhuriyet gazetesi, 2 Kasım 2022)

***

Konuşmasından anladığımıza göre, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan “ulus devlet”in nasıl bir devlet olduğunu bilmiyor. Bu devlette çoğul etnisite ve dinsel inanç olabilir ama bunlar yasal kimlikte yazmaz çünkü hepsi “vatandaş”tır. Pervin Buldan da M. K. Atatürk’ün İzmit konuşmasını yanlış anlayanlardan. 

Pervin Buldan, 1921 Anayasası’nın 11 maddesine gönderme yaparak bu maddenin Kürtlere özerklik verdiğini ima etmektedir. Aynı iddiaları ileri sürüldüğü 2008 yılının kasım ayında beş yazı yazarak gerçeğin ne olduğunu yazmıştım. 4 Kasım 2008 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanan “Atatürk İnsan Oldu İmiş” başlıklı yazıdan bir bölüm aktarıyorum:

16/17 Ocak 1923 günü İzmit Kasrı’nda İstanbullu gazetecilerle yapılan söyleşide Vakit Başyazarı Ahmet Emin (Yalman) Bey, Mustafa Kemal’e şu soruyu yöneltir: “Kürt meselesine temas buyurmuştunuz. Kürtlük meselesi nedir? Dahili bir mesele olarak temas buyursanız çok iyi olur.”

Gazi (Mustafa Kemal) Paşa yanıtlıyor: “... Dolayısıyla başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense bizim anayasa gereğince zaten bir tür yerel özerklikler¹ oluşacaktır. O halde hangi ilin halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk² olarak idare edecektir. Bundan başka Türkiye’nin halkı söz konusu olurken onları da birlikte ifade etmek gerekir.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt: 14; Kaynak Yayınları, S. 273-274)

Sovyetler esinli yönemtimler (şûralar) bütün Türkiye’yi kapsamaktadır. 1921 Anayasası’nın 11 maddesi iki nedenden dolayı 1924 anayasasında yer almamıştır: “Şûra” sözcüğü “sovyet” anlamına geldiği ve Kürt ileri gelenleri 11. maddeyi bağımsızlığa elverişli sandıkları için. Metinde geçen “özerklik” (muhtariyet) siyasal özerklik değildir, idari ve kurumsaldır.

Yazıyı bitirmeden 1921 Anayasası’nın 11. maddesinin bilinen metnini birlikte okuyalım:

“Vilayet mahalli işlerde manevi şahsiyete ve özerkliğe sahiptir. Dış ve iç siyaset, şer’i, adlî ve askeri işler, uluslararası iktisadi ilişkiler ve hükümetin genel vergileri ile birden fazla vilayeti ilgilendiren hususlar istisna olmak üzere Büyük Millet Meclisi tarafından konacak kanunlar gereğince vakıflar, medreseler, eğitim, sağlık, iktisat, tarım, bayındırlık ve sosyal yardım işlerinin düzenlenmesi ve idaresi vilayet şûralarının yetkisi içindedir.” (Prof. Dr. Ergun Özbudun, 1921 Anayasası, S. 82-83)

Atatürk, Büyük Millet Meclisi’nin “vilayet şûraları”yla ilgili yasa çıkartılabileceğini söylemiş. Yasanın çıkmamasının iki nedenini yukarıda yazdım. Haa, günümüz belediye meclisleri de “Özerk ŞÛRA” değil mi? Ancak, “şûra”nın anlam olarak denk karşılığı “Sovyet”, “parlamento” “meclis”, “konsey” ya da “danışma kurulu”dur. “Şûra” ile “özerklik-muhtariyet-autonomie” eşanlamlı değildir. Sorun yanlış çeviriden, yanlış yorumdan kaynaklanıyor. Zaten Atatürk’ün “Büyük Millet Meclisi tarafından konacak kanunlar gereğince...” demesi de siyasal özerkliğin söz konusu olmadığının kanıtıdır. Buna dikkat edelim ve şu soruya cevap verelim: Henüz kurulmamış Cumhuriyet, Anadolu’da Osmanlı tarzı bir “beylik” kurulmasına izin verir mi?


1 Şûralar, konseyler, meclisler.

2 Şûra (meclis) yönetimi siyasi bakımdan özerklik (otonomi), bağımsızlık anlamına gelmez. İdari bakımdan yerel yönetimlerle ilgilidir. Bu konuda yazmaya devam edeceğim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları