Özdemir İnce

Danıştay’dan izin alacaksınız

13 Kasım 2018 Salı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuk ettiği Danıştay üyelerine, Öğrenci Andı konusunda sitem etmiş: “Danıştay, 5 yılda ant ile ilgili karar veriyor. 2013’te neredeydiniz? 2013’ten 2018’e kadar neredeydiniz? Şimdi mi aklınıza geldi? Millet meydanlara çıktığımız zaman bizi yuhluyor. Hesabı veren biziz. Danıştay’dan izin alacaksak o zaman ben bu makamda durmayayım, çekeyim gideyim” demiş. Aslına bakarsanız, Cumhurbaşkanı’nın yaptığına, harbiden, “fırçalama” denir.

***

Cumhurbaşkanı, bulunduğu durumdan rahatsız, devlet yönetiminin dikensiz gül bahçesi olmasını istiyor ama bahçede Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Sayıştay gibi dikenler var hâlâ. Anayasa Mahkemesi, Yasama’nın (TBMM) işlerini denetliyor; Danıştay, hükümet ve idarenin işlemlerini sorguluyor; Sayıştay, yapılan harcamaların hesabını soruyor… Son günlerde AKP belediyelerinin yolsuzluklarını ortaya çıkardı.
Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Sayıştay; demokrasilere özgü “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesi gereği yapıyor bu işleri. Bu anayasal ilke, Anayasa Mahkemesi’ne Yasama’nın yani TBMM’nin çıkardığı yasaları denetlemek görevini ve iptal etmek hakkını veriyor. Danıştay ve Sayıştay ise hükümet ve idarenin işlerini denetlemekle görevli. Danıştay’ın yürütmeyi durdurma ve iptal etme hakkı var. Sayıştay, yanlış ve yasadışı harcamaları, yolsuzlukları yargıya götürebilir. TBMM ve Hükümet, Anayasa Mahkemesi’ne, Danıştay’a ve Sayıştay’a hesap vermek zorunda.

***

Bizim ülkede Kuvvetler Ayrılığı hakkında yanlış bir kanı var: “Kuvvetler Ayrılığı’nın üç köşesi (Yasama, Yürütme ve Yargı) birbirlerini kontrol ederler, denetlerler” derler. Bu, kesinlikle yanlıştır. Yasama ve Yürütme, Yargı’yı denetlerse demokrasi olmaz. Üç Kuvvet eşittir ama aralarında Yargı birincidir. Bu durum “Primus Inter Pares” yani “Eşitler Arasında Birinci” deyişiyle karşılanır. Antakya, İskenderiye, Kudüs, Roma eşit apostolik ve ökümenik kiliselerdir ama Papa, Roma kilisesinin kardinalleri arasından seçilir. Takım sporlarında da kaptan birbirine eşit oyuncular arasından seçilir.
Kuvvetler ayrılığında da böyledir: Yargı birincidir, kaptandır. Adı üstünde, Yargı yargılar. Yasama ve Yürütme’yi yargılar. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı “Millet meydanlara çıktığımız zaman bizi yuhluyor. Hesabı veren biziz. Danıştay’dan izin alacaksak o zaman ben bu makamda durmayayım, çekeyim gideyim” diyemez, dememelidir. Ama canı isterse çekip gidebilir. Ancak bir çare daha var: Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay’ı kapatmak!

***

Cumhurbaşkanı, Danıştay üyeleri karşısında konuşuyor: “Yeni sistemin en önemli özelliği yürütmede çift başlılığı sona erdirerek sandıkta tecelli eden iradenin devlet yönetimine tam anlamıyla yansıtabilmesini garanti etmesidir. Bazı uygulamalar görüyorum ki maalesef çift başlılık değil, hatta çok başlılığa doğru giden bir süreç var. İzmir Limanı’nın biz ihalesini yapıyoruz ve Danıştay’da ihalesi 2 yıl bekliyor, iki yılın sonunda burayı alacak olan kişi vazgeçiyor ve biz 1 milyar dolar kaybediyoruz. Şimdi bunu bana, Allah aşkına, Danıştay neyle izah edecek?”

***

Cumhurbaşkanı unutmuş: “Yürütmede çift başlılık” Cumhurbaşkanı ve Başbakanlık kurumlarıyla ilgiliydi. Şimdi “tek adam” var. Kuvvetler Ayrılığı kaldığı sürece, işlemlerinde Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Sayıştay’a danışmak zorunda. Bu durumda ya katlanacak ya kapatacak. Katlanırsa adı demokrata çıkar. Kapatırsa, tam anlamıyla “diktatör”olur. Seçim zat-ı âlilerinindir.

***

3 Kasım yazısı için düzeltme ve özür: « [Atatürk] toplumsal ve kültürel tasarım uygulamalarıyla yirminci yüzyılın en başarılı önderidir» olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları