Özdemir İnce

‘Ekonomide derin göçük’

09 Temmuz 2021 Cuma

Bu yazıda Prof. Dr. Esfender Korkmaz’ın Ekonomide Derin Göçük (Asya Şafak Yayınları, 2021) adlı kitabından söz edeceğim. Ancak bu bir kitap tanıtma yazısı değildir. Ukalalık yapmanın gereği yok! Bir suçüstü tutanağı için adı geçen yazarı ve kitabını baş tanık göstereceğim. “Olay yeri tutanağı” olarak kitabın özsözünü okuyalım:

***

“2020 bitti, 2021 yılının ilk çeyreğindeyiz. Türkiye diğer gelişmekte olan ekonomilerden iyice ayrıştı. Bu ayrışma bir pandemi sorunu değil. Çünkü pandemiden önce 2019 yılında da gelişmekte olan ülkelerde ortalama büyüme oranı %4 iken Türkiye’de %0.9 oldu.          

Uluslararası iş gören iki sigorta şirketi, 2020 Küresel İflas Raporu’nu açıkladı. Bu rapora göre gelişmekte olan ülkeler içinde en fazla iflasların olduğu ülke Türkiye’dir. Sözgelimi Çin’in GSYH’si bizim 20 katımızdır. (2020 Yılı Çin 14.4 trilyon; Türkiye 717 milyar dolar.) Ancak 2020’de Çin’de iflas eden firma sayısı 14 bin, bizde 15 bin 400’dür.

2020 yılı işsizlik verilerine göre açıklanan işsiz sayısı 4 milyon 61 bin, iş aramayan fakat iş bulsa işe başlayacak olanların sayısı 4 milyon 219 bin oldu. Fiili işsiz sayısı 8 milyon 280 bine, fiili işsizlik oranı %23.6’ya yükseldi.

2021 başında bankaların takipteki kredilerinin oranı %5, takibi ertelenen kredilerin oranı %15’tir. Bankalar sisteminde risk arttı.

Hangi veriye bakarsanız bakın Türkiye’de 15 milyon insan mutlak yoksuldur.

Dış borçlarda temerrüt riski yüksektir. Kur artışları rezervleri tüketti. Türkiye aramalı ve hammadde ithal edemezse, üretim yapamaz ve bu tablo misliyle kötüleşir.

Siyasi iktidar bu sorunları görmezden geliyor ve ekonomiyi de algı üstüne götürmek istiyor. Oysa ki ekonomide hamaset ve algı karın doyurmadığı için sürdürülemezdir. Buna da politikasızlık denir.

İktisat politikaları iki tarafı kesen bıçak gibidir. Önemli olan bu politikaları ters tarafın kesmeyeceği şekilde uygulamaktır. Buna karşılık yarınlara ait politikalar yoksa yani politikasızlık varsa, bu defa politikasızlığın her iki tarafı da tersten keser. Türkiye’de olan budur.

Siyasi iktidar, planlamayı kaldırdı, IMF’nin kur politikasını değiştirmedi, dış ticaret politikası yok, sermaye hareketlerinin kontrolü yok, bir istihdam politikası yok.

Bir iktidar neden politikasızlığı tercih eder?

Birincisi, planlı programlı politikalar iktidarları bağlar. Günlük kararları engeller. İlan edildiği için iktidarın popülizm yapmasını da kısmen engeller.

İkincisi, rasyonel politikalar ekonomideki kaynakların rasyonel tahsisini gerektirir. İktidarın rant alanını sınırlar. Sözgelimi eğer kaynaklar etkin tahsis edilmiş olsaydı, inşaat sektörü siyasi iktidarın rant alanı olmazdı.

Üçüncüsü, her şey usulüne göre yapılsaydı, siyasi iktidarın destekçilerine kaynak aktarma imkânı olmazdı.

Eğer ekonomideki bu yıkım tartışılmaz ve çözülmezse, kamuoyu ve muhalefet alternatif üretemezse, toplum bu kötü kadere teslim edilmiş olacaktır. Yaşamakta olduğumuz bunalımı daha net görmek ve bu bunalımdan nasıl çıkılacağını tartışmak her yurttaşın ve özellikle de iktisatçıların görevidir. Bu kitap bu düşünce ve çizgide yazıldı.

Bu kitabımı üzerimde çok emeği olan, feyiz aldığım büyük insan müteveffa hocam Prof. Dr. Memduh Yaşa’ya ithaf ediyorum.” (s.11-12)

***

Prof. Dr. Esfender Korkmaz, betimlediği ekonomik manzarayı “Derin Göçük” olarak tanımlıyor. Kendisi bir “ökönömist” değil ama diplomalı bir iktisat bilgini... İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. Doktorasını İktisat Fakültesi’nde yaptı. Fransa’da UNESCO nezdinde eğitim ekonomisi konusunda araştırmalarda bulundu. Maliye Enstitüsü’nde uzmanlık yaptı. Maliye ve Maliye Teorisi Kürsüsü’nde Dr. asistanlık yaptı. 1980 yılında “Vergi Yapısı ve Gelişimi” adlı doçentlik tezini vererek, aynı kürsüde doçent oldu. 1988 yılında “Gelişmekte olan ülkelerde dış borç sorunu” isimli profesörlük takdim tezi ile profesör oldu. İktisat Fakültesi’nde Maliye dersleri verdi.

22 Temmuz 2007 seçimlerinde CHP’den İstanbul milletvekili seçildi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliği yaptı. Uzmanlık alanında 10’dan fazla kitabı var.

***

Yani benim  “İllüzyon ekonomisi” olarak tesmiye ettiğim bir karmaşayı “madara etmek için” esaslı bir dayı!

“Illusion”un dünya dillerinde anlamları: Yanılsama, aldatıcı görünüş, hayal, göz aldanması, kuruntu, aldatma.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları