Özdemir İnce

Elmanın Tarihi

02 Eylül 2022 Cuma

Elmanın hızını düşün

*

Tomurcukları gördün bir sabah 

tomurcukları düşün

saniyede 300.000 kilometre yol alan hızda

sayısız güneşlere bölünüyordu 

sayısız su kabarcıklarına

*

Çiçeklerini gördün bir sabah 

çiçekleri düşün

güneşin inatçı gücünü 

erguvan tülünü ilkyazın 

tutsak insanları ölü çocukları 

hedefe giden merminin hüznünü 

köyleri kentleri kasabaları düşün 

çiçekleri düşün 

hepsinin düşleri bir 

ama hepsinin düşleri ayrı

*

Yeşil tüylerini gördün ilk patlamada 

yeşil tüyleri düşün

bir şey olmayacakmış gibi duran tüyler 

dengeli bir coşkuyla bekleyip kafa tutarak 

yelin bağrına gümüş kakmalar döken 

yeşil tüyler 

onları düşün

İlkyazda durumu bu elmanın 

yeşil kırmızıya dönüşecek 

kırmızı tada dönüşecek 

ve sonra doludizgin bir koku 

ve elmanın doruk noktası:

Yumruktan küçük ve yuvarlak

kabuğu parlak ve sert

kırmızıdan yeşile kadar türlü renkte

kokusu hoş

tadı tatlı ve mayhoş

dokusu gevrek ufak çekirdekli -

Gülgillerden Elma.

 *

Elmanın hızını düşün

*

Elini uzatsan elindedir 

yere düşerse çürür ayrışır

ve çekirdekleri yayılır toprağa 

toprağın dölyatağına

Elma çürür ama öcünü içinde taşır 

bir filiz olmanın bir ağaç olmanın öcünü

Döllenmenin hızını düşün yeşermenin hızını 

yeşilin kırmızının mayhoş tadın ve kokunun 

dalından düşmenin ve çürümenin hızını

*

Saniyede 300.000 kilometre yol alan hız

benim dışımda benden ayrı bana karşı

parmak uçlarımı karıncalandıran uygar sıcaklık

sevgilimin yeşil saçları gibi yığılan

ölümün sakladığı dirim

ertelenen dirim

benim yaşama tarzım

bu benim direnmem

bu benim...

*

değişmem delidumanlığım zorbalığım 

ölümsüz ve benden bağımsız bir başka şey 

bu beni saran beni sarsan bir bengi salgı

 

Elmanın hızını düşün sevgilim 

seni beklememin hızını düşün.

Muğla, 5.8.1968


DÖNÜŞÜM

Türkiye’nin dağları, diyorum, 

eşkıyalar ve geyik sürüleri.

Sonbaharın batışına bakıyorum.

*

Türkiye’nin ovaları, diyorum, 

yitik düş, Samanyolu, göksel patika.

Günün doğuşunu kokluyorum.

*

Türkiye’nin gölleri, diyorum, 

bir step kentinin sokaklarından, 

ölü suları düşünüyorum.

Türkiye’nin ırmakları, diyorum,

yirmi dört mart, saat beş, sabahın eşiğinde.

Çaydanlıkta fokurdayan su.

*

Türkiye’nin denizleri, diyorum, 

boğa kılığında Marmara, yazıcı Ege, 

Akdeniz! bengi limonluğu ilkyazın.

Türkiye’nin gökleri, diyorum, 

gül karanfil oluyor, karanfil elma, 

kuşlar yuva yapıyor saçlarıma.

*

Türkiye’nin kadınları, diyorum, 

beyaz odamın duvarlarından.

Gövdem ne güzel alışmıştı kanamaya.

*

Türkiye’nin erkekleri, diyorum, 

kar kuyusunun katı hüznü, 

kanamaya alışmış gövde.

*

Türkiye’nin çocukları, diyorum, 

portakal kokan ağız, ıslak duvar, 

büyüyüp anne ve asker olacaklar.

*

Türkiye! Anacığım, diyorum, 

sevgili kiraz zamanı!

Çıt yok, yollar tozlu, kavaklar sarı.

Türkiye! Babam Türkiye diyorum 

kesik el, parçalanmış diz, kanayan omuz, 

biriken ses alanlarda, bulvarlarda.

Türkiye! Sevgilim, bir tanem diyorum, 

binlerce kuş havalanıyor yüreğimde, 

ayaklarım yürüyor binlerce ayakla.

Aydın, 24.3.1970



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları