Özdemir İnce

Hem var hem yok

03 Ekim 2021 Pazar

Türkiye’de Kürt sorunu yok ama Kürtçülük sorunu var. Uluslararası kurallar, kararlar ve uygulamalar bağlamında Kürt sorunu yok ama Kürtçülük açısından sorun var.

Bu karmaşık ve umutsuz çıkmazlarla dolu konuyu Türkiye’nin Sırat Köprüsü Açılım Masalı (Tekin Yayınları, 2015) adlı kitabımda, tarihsel zaman diliminde ele aldım ve “Hem var hem yok” olgusunu irdelemiştim.

***

Örneğin kitabın önsözünde şöyle bir paragraf var: 

“Önsözde yazdıklarımı kitapta okuyacaksınız. ‘Ne olacak şimdi’ye gelince... Kuruluşundan bu yana Cumhuriyete düşman olan Kürtçü PKK ile çağdaş ve laik Cumhuriyet düşmanı olan Başyüce önderliğindeki (MHP destekli) AKP hükümeti, Kürt sorununu barış yöntemiyle ne yazık ki çözümleyemez. Sorun ancak CHP önderliğinde TBMM’de sonuçlandırılabilir.”

Barışçı çözüm yoluna gelince: Türkiye’nin gerçek demokrasiye kavuşması, bölgesel eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, insan haklarının en yüksek düzeye çıkarılması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Kürt kökenli vatandaşların kültürel haklarının güvenceye kavuşturulması, Kürtçe ve Kürt edebiyatının okullarda isteğe bağlı olarak öğretilmesi... Kürtçüler bu iyileştirmeleri kabul edebilir mi? (*)

***

2015 yılında “Sorun ancak CHP önderliğinde TBMM’de sonuçlandırılabilir” diye yazmışım. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da sorunun muhatabının HDP olduğunu ve konunun müzakere yerinin TBMM olduğunu yıllardır söylemekte.

Son girişim üzerine, “Acaba CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ‘anadilde eğitim’ ve ‘idari özerklik’ hakkında ne düşünüyor” diye soranlar var. (**) Yanlış, kötü niyetli ve zır cahilce bir soru. HDP, parti olarak resmen böyle bir talepte bulunmadı. Kötü niyet, anadilde öğretim ve idari özerklik koşullarının birlikte anılmasından bellidir. Sorunun kördüğümü anadilde öğretimdir. Anadilde öğretim, özerkliği, federasyonu ve bölgesel bağımsızlığı içerir. Bunu yirmi yıldır yazıyorum ama bilmesi gerekenlerin öğrenmeye niyeti yok.

***

1. Türkiye Cumhuriyeti üniter bir devlettir. Üniter bir devlette tek resmi dil vardır ve okullarda öğretim bu dille yapılır. Anayasanın değiştirilemez 3. maddesinde Türkçenin resmi dil olduğu yazar. Anayasanın 42. maddesine göre, “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.” Nokta! Tartışma bitmiştir!

2. Avrupa Birliği’nin “Türkiye İçin Katılım Ortaklığı” metnini herkes çok iyi anlamak zorundadır:

“Kültürel çeşitliliğin sağlanması ve kökenlerine bakılmaksızın tüm vatandaşların kültürel haklarının güvence altına alınması. Bu hakların kullanılmasını engelleyen her türlü yasal hüküm -eğitim alanındakiler de dahil olmak üzere- kaldırılmalı.” 

Kararın İngilizcesi ise şöyle:

Ensure cultural diversity and guarantee cultural rights for citizcens irrespective of their origin. Any legal provisions venting the enjoyment of these rights should be abolished, including in field of education.” (***)  

1. Kürtçüler ve yandaşları, Kürtler için özerklik ve federasyon talep etmektedir. Ama bir ulus devlette böyle bir talepte bulunmak uluslararası kurallara göre mümkün değil.

Bu konuda Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı’nın Uluslararası Hukuk (Turhan Kitabevi) adlı kitabı var. Sadece devletlerle ilgili sayfaları (140-185) okunursa, “halkların kendi kaderini tayin hakkı”nın sadece sömürgelerle ilgili olduğu öğrenilir. Bu husus, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 2/4 maddesinde yazılıdır.

H. Pazarcı, kitabının 143. sayfasında şöyle devam ediyor: 

En başta, şunu hemen vurgulamak gerekmektedir ki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun anılan 1970 Bildirisi sömürge rejimi altında bulunan ülkeleri sömürgeci devletin ülkesinde saymamaktadır.” (****)

Bu madde, devletlerin resmi sınırları dışındaki sömürgeleriyle ilgilidir. Bu sömürgeler kendi kaderlerini tayin etme hakkına (self-determination) sahiptir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırı dışında herhangi bir sömürgesi yoktur. Dolayısıyla, Türkiye sınırları içinde yaşayan hiçbir etnik topluluk, özerklik ya da federasyon talebinde bulunamaz.

***

Ben uluslararası kurallardan, devletler hukukundan söz ediyorum. Sorun TBMM’de görüşülürken nasıl bir sonuç çıkar, bilemem. Bilemem ama R.T. Erdoğan 1 Ekim’de TBMM’de söyledi, meğer sorunu kökünden çözmüşler...


(*) Türkiye’nin Sırat Köprüsü Açılım Masalı, s.12

(**) Ahmet Hakan, Hürriyet, 25.09.2021

(***) Age. s. 24-25

(****) Age. s. 128



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları