Özdemir İnce

Kılavuz ve çarpık algı

18 Nisan 2021 Pazar

Çocukluğumda Mersin’de deniz bilinmezdi. Çocukluğumda millet Fındıkpınarı ve Gözne gibi yaylalara çıkardı. Biz ve halalarım Fındıkpınarı’na çıkardık. Bizim kulübe ve halalarımın evleri Boyacı Pınarı’ndaydı. Yaylaya sayıları çok az olan kamyondan bozma otobüsler, iki tepe arasında, Paydos Gediği denen, kapı benzeri bir yerden girerdi. Geceleri önce araçların ışıkları görünürdü. Galiba Alanyalıların cipe benzer, “Kılavuz” lakaplı bir makinesi (aracı) vardı. Kılavuz’un ilkin cazırtısı duyulur, sonra ışıkları görünürdü. Kılavuz, çocuklar arasında bir efsane idi. Cazırtısına göre motoru güya tayyare motoru imiş de cazırtı ondan çıkmaktaymış. Kılavuz’un cazırtısından korkardık. Yıllar sonra, aramızda Mersin’in efsanelerinden söz ederken sıra Kılavuz’a geldi. İşin aslını bilen bir arkadaş “Lan oolum, Kılavuz’un egzozu patlaktı” dedi.

***

Çocukluğun efsanesi bir tane değildir, eski yeni birçok efsane vardır. Çocukluğumun Mersin efsanelerinden biri de Mersin İdman Yurdu’nun sol açığı (Bombacı) İlhan Taşucu idi... Bir vuruşta topu patlatmış; 1941’de Mısır’dan gelen İngiliz karmasının kalecisinin bir şutla bağırsağını dökerek kaleye sokmuştu. Bu nedenle sağ ayağıyla topa vurması yasaklanmış, mühürlü idi. Atletizmde 100 metre, cirit ve güllede Türkiye şampiyonu olduğu söylenirdi.

***

Konuya bir kez daha dolambaçlı yoldan girdim: Çocukluğun efsanelerinde efsane öznesinin hiçbir katkısı yoktur. Efsaneyi büyüklerin tevatürünün katkısıyla çocuğun imgelem dünyası yaratır. Tarih boyunca insanlığın büyük bir bölümü çocukluğun zihniyet dünyasından kurtulamamıştır. Ben, bu kesime “yığışım” (conglomérat) derim. İnsan yığışımında sürü psikolojisi egemendir. Kendilerini sıkı düzende güvenlikte hissettikleri için bir korucu babaya gereksinim duyarlar. Totaliter rejimlerdeki kişiye tapıncın (culte de la personalité) kökleri buraya gider. Örnek: Hitler, Mussolini, Stalin, Mao vb.

***

Demokratik rejimlerde siyasal partiler, bu (bilinçsiz) yığışımların totemi haline dönüşür. Futbol takımı tutar gibi siyasal parti tutulur. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’tan birini tutanların yüzde 99’u bunun nedenini bilemez. Ben, Galatasaray’ın şampiyon olduğu 1949 yılında bu takımı tutmaya başladım. Demek ki nedeni belli. 

Demokrasiyi demokrasi yapan seçimlerdir. Her partinin çok ender parçalanan bir kemik kitlesi vardır. Bu kitle takım tutar gibi her ne pahasına olursa olsun partisini tutar. Son ABD başkanlık seçimlerinden önce bir kadın televizyonda, gözünün önünde birini öldürse de oyunu Donald Trump’a vereceğini söylüyordu. Her ülkede seçmenlerin çoğu, yüzde 80’i bu türdendir. Seçim sonuçlarına bu seçmenler karar verseydi dünyanın ve ülkelerin sonu felaket olurdu. Ülkelerin ve dünyanın kaderine benim “hakem seçmen” adını verdiğim yüzde yirmilik kitle karar verir. Bu kitleye kararsızlar denir ve hor görülür. Oysa bu bilinçli kitleler olmasaydı iç savaşlar, savaşlar eksik olmazdı. 

***

Türkiye’nin selameti de bu yüzde yirmilik bilinçli kitlenin oluşmasına bağlı. Bu hakem seçmenin oluşmadığı ülkelerde demokrasi gelişmez ve siyasi “Kılavuz” ya da “Bombacı” İlhan’a dönüşen popülist liderler çıkar ve totemleşir, kişiye tapım başlar. R.T.Erdoğan da 22 yılda böyle bir lidere dönüştü. Söylediklerinin gerçekle ilişkisi olması gerekmez.

Kocaeli’nde sondaj gemisi için düzenlenen törende konuşan Damat Bey Albayrak’ın dediklerine bakın: “Birileri konuşuyor. Birileri de yapıyor. Türkiye’de AK Parti olarak biz hep yapan tarafında olduk. Geçenlerde seçmen vatandaşlarımızla konuşurken, biri dedi ki ‘Valla AK Parti’ye o kadar güveniyoruz ki sayın bakanım. Cumhurbaşkanımız çıksa, şuradan Ay’a kadar dört şeritli yol yapacağım dese, vallahi inanırız.’ Yani AK Parti çıtayı öyle bir noktaya koydu ki icraat ve hayata geçirme noktasında böyle bir teveccühe mazhar olmuş.”

***

Damat Bey seçmenin dediğini anlamamış: Seçmenin çıtanın yükselmesiyle ilgisi yok. Adam avanta ekonomisinin bağımlısı, Erdoğan’ı Kılavuz’a, Bombacı İlhan’a dönüştürmüş. Bu adamın (adamların) oylarını yenmek için “Hakem Seçmen”e ihtiyaç var.

Erdoğan, AKP sadakasına dönüştürdüğü, devletin sosyal yardımlarıyla beslediği seçmen kitlesine ve din afyonuyla zom olmuş seçmene güveniyor. Bu nedenle (hayali) Ay’a gidiyor, petrol ve gaz buluyor, tayyare motoru yapıyor; millet kitle halinde kırılırken salgın savaşında dünya birincisi olduğunu iddia ediyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları