Özdemir İnce

Milli Eğitim (4)

08 Eylül 2020 Salı

AKP’nin İslamcı hülyalarını gerçekleştirmek amacıyla durmadan açılan imam hatip liseleri YKS’de başarısız olmuş. İmam hatip lisesi mezunlarının yüzde 16’sı lisansa yerleşirken bu oran fen liselerinde yüzde 49, sosyal bilimler liselerinde yüzde 54 olmuş.

Bu sonuç beni hiç şaşırtmadı. İmam hatiplerin ideolojisi ve müfredatı değişmedikçe önümüzdeki on yıllarda bu sonuç aynen devam edecek ve bu okulların öğrencilerinin başarı oranı daha da düşecek.

Bu okullara çoğu gönülsüz giden öğrenciler fen ve sosyal bilimler liselerine giden öğrencilerden daha az yetenekli ve daha az zeki değil. Onlarla aynı düzeyde ama suç Milli Eğitim Bakanlığı’nda ve okulların ideolojik müfredat programında.

***

2020 YKS’ye imam hatip öğrencilerinden 238 bin 391 kişi başvurmuş. Bu öğrencilerin 39 bin 127’si lisansa yerleşmiş. Ön lisansa ise 31 bin 817 kişi hak kazanmış. İmam hatiplerden yalnızca 6 öğrenciden biri 4 senelik üniversiteye yerleşebilmiş. Bu oran Anadolu liselerinde 3.5 öğrencide, fen liselerinde ise 2 öğrencide bir kişiye düşüyor.

BirGün gazetesinden Mustafa Kömüş’ün haberine göre sosyal bilimler liseleri bu yıl da en başarılı lise türü oldu. 10 bin 85 sosyal bilimler lisesi mezunu YKS’ye başvururken bunların 5 bin 491’i 4 yıllık üniversitede okumaya hak kazandı. 1.8 sosyal bilimler mezununun 1’i lisansta okuyacak.

Fen liselerinde ise 2 öğrenciden biri 4 yıllık üniversiteye yerleşti. Sınava giren 48 bin 258 fen lisesi mezunundan 23 bin 854’ü lisans okumaya hak kazandı.

***

Meslek lisesinden sonra en çok öğrencinin okuduğu okul türü olan Anadolu liselerinden 657 bin 416 kişi YKS’ye başvurdu. Bu kişilerden 183 bin 432 kişi lisansa yerleşti. Yani 3.5 Anadolu lisesi öğrencisinden biri 4 yıllık üniversite okuyabilecek.

4 yıllık üniversiteye yerleşmede en düşük oran ise meslek liselerinde oldu. Meslek lisesi türlerinde başvuran ve lisansa yerleşen öğrenci sayıları şöyle oldu:

Ticaret meslek liseleri: 41 bin 410 öğrenci başvurdu, 1413 öğrenci yerleşti.

Endüstri meslek liseleri: 72 bin 15 öğrenci başvurdu, 1698 öğrenci yerleşti.

Kız meslek liseleri: 43 bin 315 öğrenci başvurdu, 1734 öğrenci yerleşti.

Sağlık meslek liseleri: 39 bin 387 öğrenci başvurdu, 2 bin 537 öğrenci yerleşti.

Diğer meslek liseleri: 574 bin 575 öğrenci başvuru, 33 bin 122 öğrenci yerleşti.

***

Eğitim Sen Yükseköğretim Sekreteri Özgür Bozdoğan sonuçların MEB’in ortaöğretim politikalarının başarısızlığını gösterdiğini söylemiş. Bozdoğan göre:

“Siyasi iktidarın temel politikası öğrencileri imam hatip okullarına ve meslek liselerine yönlendirmek üzerine kurulu. İmam hatip liseleri temel lise türü haline getirilmeye çalışılıyor. Yapılan tüm teşvikler, verilen tüm desteklere ve kamuoyunda bu okulların başarılı olduğuna dair bir algı oluşturulmaya çalışılsa da gerçeklik üniversiteye yerleşme oranlarında olabildiğince açık olarak karşımıza çıkmakta. İmam hatip lisesi mezunlarının örgün lisans programlarına yerleşme oranı sadece yüzde 16.4. Bu durum, yerleşemeyen yüzde 83.6’nın ne yapacağı sorusunu gündeme getiriyor. Türlü vaatlerle ve kampanyalarla bu okullara öğrencileri aldıktan sonra yaşanan bu düşük yerleşme oranlarını ciddi bir sorun olarak görmek gerekiyor.”

Yaşanan başarısızlığının öğrenci ve öğretmenlerle ilgili olmadığını vurgulayan Bozdoğan şu ifadeleri kullandı: “Sorunun kaynağının kullanılan öğretim programları ve okulun yapısı ile ilgili olduğunun görülmesi gerekmektedir.”

***

Bu gerçeği 1980’lerden bu yana yazmaktayım. İmam Hatip Saltanatı ve İmamokrasi (Tekin Yayınları, 2015) adlı kitabımı okuyabilirsiniz.

***

Yazı burada bitmişti ama birden gazetemizden (1.9.2020) kesip ayırdığım haber geldi aklıma: Milli Eğitim Bakanlığı, yargı kararına karşın, görevlerinden bazılarını cirit atma uzmanı mahdum Bilal Erdoğan Bey’in TÜGVA’sına gene ihale etmiş. Yeni protokole göre TÜGVA kulüp çalışmaları, sosyal, kültürel, sanatsal, sportif, akademik, mesleki, bilimsel  etkinlikler, proje çalışmaları ve yarışmaları kapsıyormuş. İyi ama MEB’in tamamı TÜGVA’ya ihale edilemez mi?

***

“Benim evlatlarım bu ülkenin vatandaşı değil mi? Bu ülkenin vatandaşı. Sosyal faaliyetlerde de bulunacaklar. İş de yapacaklar. Yeter ki devlette iş yapmasınlar” diye buyuran Cumhurbaşkanı hazretleri ne kadar haklı değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları