Özdemir İnce

Nasreddin Hoca’nın türbesi

12 Haziran 2022 Pazar

Türkiye’nin sınırlarını korumakla görevli olan İçişleri Bakanı Bakanı Süleyman Soylu, 8 milyona yakın yabancı göçmenin yarattığı tehlikeleri dile getirerek mensup olduğu hükümeti eleştirenlere evlere şenlik bir topçu yanıtı verdi:

 “Hepimiz buralara geldik bir yerlerden. Nereden geldik? Kim nereden geldi bu coğrafyaya? İstila olacakmış; kim neyi istila yapacak ya...  Hepimiz buralara geldik bir yerlerden. Nereden geldik? Kim nereden geldi bu coğrafyaya? Taa Moğol steplerinden geldik. İstila olacakmış; kim neyi istila yapacak ya... Biz PKK’ye, PYD’ye yaptırmadık. Yapmaya çalıştılar; Kılıçdaroğlu’nun arkadaşları yapmaya çalıştı. Belediye başkanlarının terörist olarak belediyelerine aldıkları paydaşları yapmaya çalıştılar; yapabildiler mi?”

Bakan Soylu sanki ilkokul, ortaokul ve lisede hiç tarih okumamış gibi. Anadolu’ya tarihçiler Kavimler Kapısı derler. Milattan önce Anadolu’ya istila ve göç yoluyla gelen halklardan bazılarını sayalım: Deniz Kavimleri, İonlar, Aiollar, Dorlar, Helenler, Kimmerler, Galatlar (Keltler)... Göçle gelenler ve Hititler başta olmak üzere Anadolu’nun yerli halkları, Oğuzlar (Türkler) gelinceye kadar Anadolu’nun yerli halkını oluşturdular. Osmanlı Devleti yıkılırken imparatorluğun yitirilen topraklarından gelen göçler ile MÖ. yapılan göçler aynı değildir. Dünya tarihinde kitle halinde yapılan son göç Türklerin Anadolu’ya gelmesidir.

Bu nedenle Suriyelilerin, Afganların türlü nedenlerle Türkiye’ye yasadışı yollarla gelmeleri ile Türklerin Anadolu’ya gelmelerini bir tutmak katmerli bir cehalet olduğu kadar bir kötü niyetin de ifadesidir. Türklerin Almanya, Hollanda, Belçika ve Fransa’ya gitmeleri bu ülkelerin iş vermek üzere resmi davetleriyle olmuştur. Bu ülkelere davetsiz gidenler de olmuştur ama bu olgunun yasallığını değiştirmez.

Şu anda Türkiye’de bulunan ve halkımızı infiale sürükleyen yabancı istilası, ülkeyi Nasreddin Hoca’nın kapısız türbesine çevirmiş durumda. Yazıyı dün gece burada bırakmıştım. Sabah uyanınca, nedense aklıma 1917’de Sovyet Devrimi’nden sonra İstanbul’a gelen Beyaz Ruslar geldi, demek ki bilinç altım düşünmüş. Gelenler Kızıllardan kaçan burjuvalar, soylu sınıftan kontlar, kontesler ve müzisyenler idi. Bunlar savaş sırasında ve daha sonra İstanbul’a bir “tarz” getirdiler. En azından müzik dersi verdiler.

Hiçbir toplum beş yılda beş milyon yabancıyı kaldıramaz. Üstelik Suriye’den gelenler AKP iktidarının kışkırtmasıyla, davetiyle geldiler Türkiye’ye. Neredeyse sığır güden kovboylar gibi ho ho diyerek, kement sallayarak getireceklerdi adamları. Hiçbir halk, iç ya da dış savaş olsun, sürü halinde vatanından kopmaz. Legal yönetim karşı tarafa (?) Almanın Yahudiye yaptığı muameleyi mi yapıyordu? Kimse lagaluga yapmasın, ülkemizdeki Suriyeliler AKP iktidarının henüz bilmediğimiz ve sonuçlarını daha sonra göreceğimiz bir gizli planına göre Türkiye’ye doluştular; Hatay, Adana, Mersin ve Urfa’da demografik sorun yarattılar.

Yüzde kaçına yol açtı bilemem ama Türkiye’deki enflasyonun önemli bir bölümü Suriyelilerden kaynaklanmakta. En azından iki-üç milyon işsizin de nedeni Suriyeli niteliksiz sığınmacılardır. Öğünüyor muydu yoksa şikâyet mi ediyordu bilemem ama AKP Genel Başkanı Erdoğan, dindar Türkiye’nin, Medine tarzı “ensar” olarak Suriyeli (Mekkeli) muhacirler için 60-70 milyar mesarif ettiğini söylemekteydi. Bu misal, zorlama-gönüllü “ensarlık”ın “Etrak”a (Türke) 100 milyara patladığını (ister dolar, ister TL olsun) düşünmeye hakkımız vardir.

Mağrip’ten Maşrık’a Arap dünyasını ensarlığa özenen AKP tarikatından çok daha iyi bilirim. Şimdiye kadar, Erdoğan’ın Suriye siyasetini onaylayan bir tek Arap’a rastlamadım, hepsi beddua etmekte...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları