Özdemir İnce

TBMM ve Yassıada Mahkemesi

03 Temmuz 2020 Cuma

Ne Yassıada Mahkemesi ne de TBMM’nin çıkardığı kanun ilgilendiriyor beni gerçekten. Ben 1950 -1960 döneminin miirini 2019 yılında yazmış ve Gençler İçin 50 Turfanda Miir (Ve Yayınevi) adlı kitabımda yayımlamışım ve benim görüşüm tarih ağacının dalına asılmış. Şimdi bu ters miiri birlikte okuyalım:

***

“Bu hâramzâde kovanıyla tartışmanın herhangi bir yararı yoktur. Ne diyorlar? / Ne derlerse desinler, tamamı kabul edilmelidir. Kâğıda bakmadan, görmeden, / ‘sans voir’ yöntemiyle pokerde://

Evet, CHP’nin tek parti döneminde yoktu demokrasi. Tamam mı? / Ebedî Şef Mustafa Kemal Paşa ile Millî Şef İsmet İnönü tam anlamıyla diktatör idiler. / Vakit kaybetmemek içün, ‘yasadışı’ ilan edilmelidir 1923-1950 arası. //

Âmenna! İyi mi? //

1950 sonrasına, özellikle de AKP’nin hamhumşaralop rejimine gelebilmek için / bütün iddialar kabul edilmelidir.//

Bütün derdi Cumhuriyet iledir bu haşerât tayfasının. Cumhuriyet kendi göbeğini /kesmeseydi, devrimler devirmeseydi, saltanat ve hilâfet kalsaydı, Yunan’a, / İngiliz’e köle olmaya razıydı bu nâmerd şürekâsı.//

Hikmet: Ben hep gerçeği arayacağım, onlar hazine-i âmireyi soyabilirler.

***

Şimdi gelelim işin hukuki açısına: TBMM bir mahkeme kararını hükümsüz kılabilir mi? Bu soruyu çocukluğundan bu yana tanıdığım, bir üniversitenin hukuk fakültesi dekanı olan çok değerli Prof. Dr’ye sordum. Ondan aldığım cevap aşağıdadır. (Uyarı: Maddelerden sonra fiili durumu parantez içinde yazacağım.)

***

1- Kuvvetler (erkler) ayrılığı ilkesinin hukuki bir sonucu da yargının bağımsız olmasıdır. (Ama değil.)

2- Yargının bağımsız olması, esas olarak emir ya da talimat almamasıdır. (Ama almakta.)

3- Yargı, yürütmeye, yasamaya ve nihayet kendine karşı bağımsız olmalıdır. (Ama bağımsız değil.)

4- Anayasanın 138. maddesinde, diğer erkler karşısında yargının bağımsızlığı güvence altına alınmıştır. (Ama artık Cumhurbaşkanlığı erki var.)

5- Mahkemelerin Bağımsızlığı Anayasa Madde 138:

- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. (Anayasa rafta duruyor.)

- Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. (Öyle sanalım.)

- Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisi’nde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. (El elden üstündür.)

- Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. (Sahi mi?)

6- Özellikle son fıkrada yasama organının, mahkeme kararlarını değiştiremeyeceği açıkça öngörülmüştür. (TBMM, Yassıada Mahkemesi’nin kararlarını geçersiz saydı. Kafasını kızdırmayın! Yoksa…)

Kesinleşmiş mahkeme kararları (kesin hüküm) hukuk düzeninde kesin bir otoriteye sahiptir. (Demek ki değilmiş. Ama şimdi sululuğu bırakıp aşağıdaki satırları büyük bir ciddiyetle okuyalım.)

***

Bu kararlara karşı, koşulları varsa, ancak olağanüstü kanun yollarına başvurulabilir. Yargılamanın yenilenmesi kanun yolu gibi.

Yargının yasama karşısında bağımsız olması nedeniyle, yasama organı yargıya müdahale edemez. Bunun tek istisnası af kanunlarıdır. Genel af, ceza mahkûmiyetini tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırır. Özel af, kesinleşmiş cezaların kaldırılması ya da azaltılması veya türünün değiştirilmesi anlamına gelir. Bu sonuncuda, mahkûmiyet hükmü ortadan kalkmaz, ancak ceza ya çektirilmez ya da hafifletilir.

7- Bunun dışında yasamanın yargı kararlarına müdahale etmesi imkânsızdır. Bununla birlikte, itibarın iadesine, tazminata ilişkin kanunlar çıkarılabilir.

***

AKP saltanatı, anayasa ve yasaları tanımayarak basit bir olayı karmakarış etti. Sinek küçük ama mide bulandırır derler ama bu sinek fil büyüklüğünde. Madem ki öyle, yeni kurulacak bir meclis Yassıada Mahkemesi’nin kararlarına dokunulmazlık sağlayabilir.

Nasihat: Öyle bir yasa çıkaracaksın ki denizdeki balıklar, uçan kuşlar da itiraz etmeyecek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları