Özdemir İnce

‘Tepeden tırnağa Nâzım Hikmet’

04 Ocak 2022 Salı

Geçen yılın eylül ayında telefonum çaldı. Konuşan “Türkçe sözlü Arapça şarkılı” sesiyle kendini tanıttı. “Ben Muhammed Nureddin” dedi. Kendisini Sofya’dan hatırlayıp hatırlamadığımı sordu. Muhammed Nureddin’i 1980’lerin Sofyası’ndan elbette hatırlıyordum. Güzel Türkçe konuşan, Türk şairlerini tanıyan ve onlardan çeviri yapan Muhammed Nureddin’i nasıl hatırlamam? Hatırlamamam nankörlük olmaz mı?

Muhammed Nureddin dertliydi, Nâzım Hikmet’in “835 Satır” adlı kitabının adının neden “835 Satır” olduğunu soruyordu. Çünkü Nâzım üzerine yazdığı kitabı yayıncıya teslim edecekti. “Kitap 835 satır da (dize) ondan” dedim. Ama arkadaşlara sordum, beni doğruladılar. Derken aralık ayında, Tepeden Tırnağa Nâzım Hikmet (Dar Al-Farabi Yayınevi) geldi. Şimdi bana düşen bu değerli kitabı tanıtmak.

Muhammed Nureddin, Sofya’da tanıştığımızda amma da gençmiş. Şair, yazar, siyaset ve edebiyat alanlarında akademik araştırmacı. Lübnan Üniversitesi’nde tarih ve Türk dili profesörü. Yirmiden fazla kitabı var. Bunlardan biri: “Yüzyıl Türkiye Tarihi: Siyasi ve Sosyal Biyografi 1920 - 2020.” Arap dünyasında (elbette) seçkin bir konuma sahip. Lübnan’da günlük Al-Akhbar gazetesinde siyasi makaleler yazmaktadır. Ayrıca, Cumhuriyet gazetemizin ikinci sayfasına zaman zaman konuk olmakta.

Son kitabı Tepeden Tırnağa Nâzım Hikmet yedi bölümden oluşmakta. “Kitap, yirminci yüzyılın en önemli Türk şairinin biyografisi, doğrudan Türkçe kaynaklara dayanmasıyla öne çıkıyor. Nâzım Hikmet’in hayatından farklı görüntüler de kitabı renklendiriyor.”

Bana yazdığına göre, Muhammed Nureddin, Nâzım’ın hayatın ve eserini üç yoldan izlemiş. Kendi Türkçesiye aynen aktarıyorum:

 1- Şahsi hayatı: Nâzım’ın hayatı kadınlarla dolu, gürültülü ve zengin ve birçok maceraya tanık olan kişisel hayatı. Müellif bunu ayrıntılı bir şekilde anlatıyor.

 2- Siyasi hayatı: Nâzım’ın ülkesindeki adaletsizliğe ve dünyadaki Amerikan emperyalizmine karşı cesur bir savaşçı olduğu siyasi hayat. Şair, ömrünün yarısını hem ülkesindeki hapishanelerde ve hem Sovyetler Birliği’nde sürgünde geçirmiştir.

 3- Sanatsal yaratıcılık hayatı: Nâzım Hikmet “835 Satır” kitabıyla modern Türk şiirinin ilk yenileyicisidir.

Bana gönderdiği tanıtım metninde ise kendi Türkçesiyle şunları yazıyor: “Yazar her bir yolu ayrı ayrı ele almıyor, aksine zaman dilimlerinde paralel olarak yürüyor. Burada Türk okuyucu için yazarın Nâzım’ın 1960 Nisanı’nda Beyrut’a yaptığı ziyarete ayırdığı ve aldığı önemli bir bölümü vurgulanmıştır. Yazar, Nâzım ile yaptığı basın röportajlarından ve Said Akl gibi Lübnan’ın en büyük şairlerinin huzurunda yaptığı konuşmalardan da söz etmektedir. Yazar, Nâzım’ın Mihail Naima, George Shehadeh ve Hussein Mroueh gibi en önemli Lübnanlı yazarlarla yaptığı görüşmelerin yanı sıra bugüne kadar hayatta olan Lübnanlı ve Arap en önemli şarkıcı olan Fairuz ile görüşmesine de atıfta bulunuyor.”

***

Kitap yedi bölümden oluşmakta: 1- Çocukluk ve başlangıçlar (1902-1921); 2- Lenin’in ülkesinde (1921-1928); 3- Şiir Devrimi (1928-1937) ; 4- 13 yıl parmaklıkların arkasında (1938-1950); 5- Özgürlüğe giden yol (1950-1951); 6- Üçüncü ve… son kez Moskova; 7- Son (1960-1963) ve “Sonuç olarak”

Muhammed Nureddin’in belirttiğine göre kitap, “Yirminci yüzyılın en önemli Türk şairinin biyografisi”, doğrudan Türkçe kaynaklara dayanmasıyla öne çıkıyor.

***

Yazının burasına gelince, Muhammed Nureddin’e e-posta ile bir ileti gönderip Memleketimden İnsan Manzaralari ile Nâzım’ın Arap şiiri üzerindeki etkisi konusuna kitapta yer verip vermediğini sordum. Cevabı şöyle:

Memleketimden İnsan Manzaraları’na gelince, onları tam olarak açıkladım ve bazı pasajlarından bahsedip önemlerine dikkat çektim.

‘Nisan 1960’ta Beyrut’a yaptığı ziyaretten, Lübnanlı yazarlarla yaptığı toplantı, konferans ve tartışmalardan 20 sayfada ayrıntılı olarak bahsettim.

Filistin direnişinin şairleri üzerindeki etkisine gelince: Nâzım Hikmet’in biyografisini sunarken planım bağlamında olmadığı için buna değinmedim. 1963’te ölümüyle Nâzım’ın ayrıntılı biyografisini bitirdim. Filistin direniş şiirine gelince: 1967 yılına kadar güçlü görünmedi ve yetmişli yıllarda, yani Nâzım’ın ölümünden sonra zirveye ulaştı”.

***

Benim de derdim buydu zaten: Nâzım Hikmet örneği önlerinde dururken, 1970’lerde gaflet içindeki şaşkın şairlerimizin Nâzım’dan etkilenen Filistin şiirinden etkilenmeleri.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları