Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Ekrem İmamoğlu...
Üçünü de kişisel olarak tanımam. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu, Hürriyet gazetesinden atıldığımda “geçmiş olsun” telefonu etmişti. Meral Akşener de Hürriyet’te yazdığım dönemde bir kez telefon etti, annesinin ısrarı üzerine beni aramıştı... Ekrem İmamoğlu ile aramızda herhangi bir ilişki olmadı...
Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, 3 Şubat 2023 tarihli ve Ben de İmzalıyorum başlıklı yazıda şunları yazdım: “Kimin cumhurbaşkanı olacağı mutabakat metninde yer almıyor ama ben bu yazıda kimin aday olması gerektiğini de yazacağım: Millet İttifakı’nın fikir babası ve hamalı kim ise o aday olur: Fikir babası ve ‘mayın katırı’ Kemal Kılıçdaroğlu değil de öteki 5 genel başkandan biri olsaydı doğal aday o olurdu.”
Meral Akşener: MHP’den istifa etti, nedeni henüz beni ilgilendirmez ama MHP’den mitoz bölünmeyle ayrıldığı için MHP’den farklı olması mümkün değil. Genler ortak. Bunun belirtileri altılı masa döneminde sık sık görüldü. MHP’den ters zamanda ayrılmıştı. Kurduğu partiyi örgütleyecek zamanı yoktu. Kadın içgüdüsüyle, komşudan tuz biber ister gibi, “Komşu komşu hu hu!” diye seslenerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 15 milletvekili ödünç istedi ve aldı. Bu sayede 2018 seçimlerine girme hakkı kazandı. Sıfır sermaye ile CHP ile ortaklık kurdu, CHP’nin kendi alın teriyle kazandığı belediyelerin ortağı oldu. Ancak ve sanki, “İYİ Parti olmasaydı CHP’nin hali dumandı (!)” durumu söz konusu... Bu kostaklanma da MHP’den miras kalan gen...
Bu ruh halini ve bu zihinsel yapıyı siyaset bilimsel yorumlarla betimlemek, çözümlemek mümkün değil, Kafka-Dostoyevski karışımı bir romanın işi bu. Biz henüz yazılmamış olan romanın sayfalarını çevirelim ve İYİ Parti’nin MHP tarzı şovenliği bırakmadan altılı masanın kurulmasına gelelim. Masa kuruldu ve İYİ Parti, HDP’nin belediye seçimlerindeki katkısıyla kazanılan zaferleri kendi defterine yazdı ve Asena’nın partisi olarak bu partiyi derhal aforoz etti. Bu otomatik tepkiyi anlamak mümkün... Soydur çeker! Ama payandası olan CHP’nin iç işlerine karışması kabalığına ne demeli? Görgü ve geleneklere göre, kendisi istemedikçe, bir partinin genel başkanınından başka kim “Herhangi bir şey” olabilir? Kimse! Üstelik son on yıl içinde bunun iki somut örneği varken? Bu ne görgüsüzlük, bu ne kabalık! Önce Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanı, ardından ve ısrarla İstanbul’unki... Kemal Kılıçdaroğlu’nun nesi var, ne kusuru var? Parti kurarken yardımını istemek için adamın ayağına gideceksin, adam engin bir siyasal sezgi ve öngörüyle sana istediğin yardımı sunacak, seçime girip parti olacaksın, CHP sayesinde bitin kanlanacak amma velakin iş “cumhurdamatlık”a gelince adamın cüzamlı olduğunu keşfedeceksin! Oh ne âlâ memleket... Kal neymiş, milletin niyetini, verimkâr mı yoksa değil mi, öğrenmek için araştırma, soruşturma yapmak lazımmış... Bu çok önemli taharri için düğünden üç gün önceye kadar beklemek de neden? İYİ Parti ailesi horantanın, mahallenin, milletin kararını çoktan bilmekte ama onun kararı bir iç güveyi bulmak, burnuna halka takıp güdebileceği bir damat aramakta... Bunu 4 Şubat 2023 Cumartesi günü TELE1’in Forum Hafta Sonu programında söyledim,
“Meral Akşener güdebileceği bir aday arıyor” dedim. Böyle bir ahmak aday bulamaz(lar), bulurlarsa artık dünyanın sonudur! Hâlâ bulamamış ki İYİ Parti’nin profesörlerinden Ümit Özlale 6 Şubat 2023 tarihli Cumhuriyet’te “Tayyip Erdoğan kaybedecek, kazanacak adayı bulmalıyız” diyor. Geçenlerde de “Kendimi iyi ifade edemedim” diyordu galiba TELE1’de. İyi düşünemeyenler kendilerini iyi ifade edemez zaten. İyi düşünmek için bir dili iyi bilmek gerekir. Be kardeşim, Tayyip Erdoğan’ın kaybedeceği kesinse neden kazanacak aday arıyorsunuz, Kılıçdaroğlu da kazanır, öyle değil mi? Kazanacak aday seçim sandığında belli olur, Prof. Dr. Ümit Özlale “Önemli olan adayın ismi değil. Doğru adayın belirlenmesi” diyor. Monsieur de la Palisse de bir dostu için “Ölmeden on dakika önce yaşıyordu” demesiyle tarihe geçmişti Fransa’da...
Bu yazı depremden (6.2.2023) önce yazıldı
