Özdemir İnce

Yazmasam olmazdı 2023 (3)

13 Ocak 2023 Cuma

Altılı masa liderlerinin yayımladığı ortak açıklamayı dikkatle okudum. Kutlarım! Ancak yazıma çok ciddi bir eleştiriyle başlayacağım. Bildirinin altıncı paragrafını birlikte okuyalım:

“Otoriter yolsuzluk düzenini sürdürmek isteyen iktidar demokratik özgürlüklerin kısıtlanması, kutuplaştırma, yargının siyasallaşması ve medya tekeli üzerinden siyasi mühendislik peşindeyken bizler uzlaşıya, ORTAK AKLA, siyasi nezakete ve kapsayıcı demokrasiye dayalı yeni bir siyasal mimari inşa etme çabası içine girdik ve bu alanda önemli bir mesafe kat ettik.”

Çok güzel ama tek adamın aklı, despotun aklı anlamına gelen faşist “Ortak Akıl”ın ne işi var ortak açıklamada? Google’a adımı ve “Ortak Akıl” ya da “Kolektif Akıl” yazıp çıkan yazıları okuyun.

Ortak açıklama, açıklamanın her sayfasının altında altı liderin de imzası var. Çok iyi. Rakının şişede durduğu gibi durmaması misali ortak açıklamalar, ortak bildiriler de kâğıt üzerinde durduğu gibi durmuyor ağızlarda. Tıpkı Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ağzı gibi. En son Ahmet Davutoğlu ağzını açmış ve “Adayımız eşitler arasında birinci olacak. Masa olarak açıkladığımız ve açıklayacağımız belgeler de oyunun kurallarını belirliyor. Adaya, ‘Biz 6 kişilik bir takımız, seni kaptan yapıyoruz ama oyunun kuralları belli’ diyeceğiz” demiş. Bir de altılı masanın cumhurbaşkanının alacağı kararın altında öteki beş ortağın da imzası olacakmış...

Gelelim şu “eşitler arasında birinci” yani “primus inter pares” işine. Tek anlamlıymış gibi görünür ama çift anlamlıdır. Roma’daki papa eşit kardinaller arasında birincidir ama papa seçildikten sonra Katolik kiliselerinin tek patronudur. İstanbul’daki Ortodoks patrik ise öteki Doğu Ortodoks episkoposları arasında “primus inter pares” unvanını taşır ve papanın aksine tamamıyla özerk olan “otosefal” (bağımsız) kiliselere müdahale edemez. Yani Ortodokslukta patrikhane var ama her kilise derebeylik gibi.

Her iki anlamda da masanın altı liderini “primus inter pares” olarak düşünmek çok yanlış. Altılı masanın adayı cumhurbaşkanı seçilirse “primus” olur, ötekiler “pares” kalır. Aslında geriye kalanlar da oy oranlarına göre değerlendirilir.

Söylendiği gibi cumhurbaşkanının davuluna karşı beş parti başkanının tokmağı olursa bu iş olmaz. Elbette cumhurbaşkanı ortaklarına danışacak ama eylemlerini beş partinin hassasiyetine göre değil anayasaya göre yürütecek. Cumhurbaşkanı, geçiş döneminde, tarikatlara, medreselere ve kaçak Kuran kurslarına önlem almaya kalkışınca Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan parti tabanlarının hassasiyetini ileri sürerek horozlanacak mı, horozlanmayacak mı?

Altılı masa eğer birer derebeylik değil de anayasanın başlangıç ilkelerine, ilk dört maddesine sıkı sıkıya bağlı, bütün başkanlar partilerinin yönetimine ve tabanına türban denen çaputun Tanrı’nın buyruğu olmadığını, “hımar” denen örtünün İslamdan binlerce yıl önce Arabistan ahalisinin başında olduğunu mutlaka anlatacak. Bu çok önemli! İkincisi, hükümeti AKP’den değil 1950’de Demokrat Parti’nin yerine CHP iktidarından teslim alırmış gibi alacak ve demokrasimizi 73 yıllık kirinden arındıracak, yuyup yıkayacak, temiz pak edecek. Bu cümle altı parti için de gerekli.

Gelecek Partisi ile DEVA Partisi masaya nasıl geldi? İster davetle gelmiş ister kendileri gelmek istemiş olsunlar, bir yanlış, bir uyumsuzluk var. İYİ Parti’de de bir hazımsızlık kostaklanması söz konusu. Bunlar güven kırıcı kılçıklar, falsolar.

İYİ Parti, HDP ile arasında (belki) tek taraflı bir kan davası varsa, bunu altılı masaya taşıyamaz, “masa” adabı buna uygun değil. HDP ile bizzat İYİ Parti değil artık bir tüzel kişilik olan altılı masa görüşecek. Anladığım kadarıyla HDP kükümete katılmak değil kendilerinin de gönül rahatlığıyla oy verebileceği bir aday konusunu görüşmek istiyor. HDP, altılı masanın marabası ya da mecburcusu değil. İYİ Parti, HDP tavrını değiştirmez ise tarih karşısında sorumlu olur. Kuşkuluyum! Çünkü İYİ Parti henüz ve tamamen MHP saplantılarından kurtulmuş değil.

Altılı masa, seçimden önce türban sorunun bir din ve inanç sorunu olmadığı, bir insan hakkı olduğu konusunda kesin bir uzlaşmaya varıp bu sapkınlığı iktidarlarında ebediyen çözüp kapatmak zorundadır. Konuyu anlamayanlara 10 Ocak 2023 tarihli Yazmasam Olmazdı 2023 (2) başlıklı yazım mutlaka okutulmalıdir.

Çözümlenmesi gereken ikinci sorun “anadilinin öğretilmesi ve öğrenilmesi” sakatlığıdır. Üniter ve bir ulus devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin “anadilde öğretim” diye bir sorunu yoktur. Ancak her devlet, ülkesinde konuşulan yerel dillerin öğretilmesi konusunda sorumludur. Daha açık konuşmam gerekirse “anadilde öğrenim” talebi özerlik ya da federasyon istemek anlamına gelir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları