Özdemir İnce

Zahmeti sana sefası bana

25 Eylül 2022 Pazar

Yazının adını önce “Nikâhı Sana  Hizmeti Bana” diye düşünmüştüm ama baktım ki münafıklar tarafından müstehcene varacak kadar yoruma gebe, bunun üzerine saksıyı çalıştırdım ve mazbut bir ad buldum. İsterseniz siz de ad üretebilirsiniz: “Külfeti Sana Geliri Bana; Yatırım Sana Kâr Bana; Gayret Senden Tahsilat Benden, Toplama Senden Yeme Benden” gibi...

Sözü 13 cumhurbaşkanı adayına getirmek istiyorum. 22 Eylül 2022 tarihli Cumhuriyet gazetemizin dördüncü sayfasında yer alan haberin “Cumhurbaşkanı partisiz olsun” başlığını okuyunca tepem attı. Aklıma yukarıda tırnak içinde yazdığım başlıklar geldi. Siyasetçiler yeni dönem cumhurbaşkanı adayının niteliklerini tartışırken bir sivri akıllının “siyasetçi olmayan biri”nin aday olmasını istediğini düşündüm. Oh ne âlâ! Ama haberin gerisini okuyunca durumun başka olduğunu anladım:

“Gelecek Partisi ise geçiş sürecinde cumhurbaşkanının partisiz olması gerektiğini savunuyor. Bunu Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da 19 Eylül’de yaptığı açıklamada ‘Ortak aday kazanırsa partisinden istifa etmeli’ sözleriyle kamuoyuna duyurdu. Gelecek Partisi, geçiş sürecinde çıkarılacak kararnamelerde altı partinin de söz sahibi olmasını öneriyor. Ayrıca geçiş sürecinde bakanların daha yetkili olması gibi öneriler de bulunuyor.” 

Elbette, partili biri aday olursa kuşkusuz partisinden istifa edecek. Gelecek Partisi malumu ilan ediyor. Sorunu nesnel bir mantıkla düşündüğüm zaman yani emek ve liyakat açısından değerlendiğimizde, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ndan daha önde bir aday yok. Gerisi yani “Partili ya da partisiz bir başka  aday olsun”, “armut piş ağzıma düş!” anlamına gelir. CHP dışındaki beş partinin genel başkanlarının adaylığı da o partilerin göstereceği adaylar da nankörlük ve vefasızlık sayılır. Beş partinin böyle bir şey düşüneceğini sanmıyorum. 

Gelelim altılı masa dışında kalan partilerin takınacağı tavıra: HDP, altılı masanın aday konusunda kendisiyle görüşmesini istemekte. Altılı masanın adayına karar verirken HDP & sol partiler (Emek ve Özgürlük İttifakı) olgusunu hesaba katmayacağını düşünmek deliliktir. Belki HDP ile görüşmeyi düşünebilirler ama bu HDP’in arzu ettiği gibi bandolu mızıkalı gösteriyle olamaz. Bu siyasal açıdan   sakarlık olur, AKP ile MHP’nin ekmeğine yağ sürer. İttifakın kendi adayını göstermesi ve işi ikinci tura bırakması da göle yoğurt mayalamaya benzer.

Gelelim CHP’nin durumuna: MHP’nin kazığı Ekmeleddin İhsanoğlu ile bir centilmenlik ve şövalyelik örneği olan Muharrem İnce’nin adaylığında düştükleri tuzağa tekrar düşeceklerini sanmıyorum. İkisi de kumardı. Bu seçimde kumarın yeri yok. Şimdi “kantar” gibi bir hakem var. Kantar, hem aday seçiminde hem de cumhurbaşkanlığı seçiminde hakem olacak. Bu seçim kader seçimi: Ya demokrat cumhuriyet, ya İslamcı diktatörlük. 

Başta AKP dönemi vurguncuları olmak üzere, neoliberalizm meftunu işverenler, gayri meşru kazanç peşinde koşanlar, kamusal ekonomiden nefret edenler (partiler de olabilir) ve halifelik düşleri görenler Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olmasını kesinlikle istemiyorlar. Bu ortak tepki, onun cumhurbaşkanı seçilmesinin ne kadar isabetli olacağının göstergesidir.

Herhangi bir partinin ya da bir topluluğun, CHP içinden birini Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı aday göstermesi düpedüz terbiyesizlik olur. Ayrıca sağın 72 yıllık bozgunu unutup, altılı masanın önderliğinde, “sağ”dan birinin aday yapılmasını düşünenler de olabilir. O zaman hasta istediğini yiyebilir...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları