'0' Sorundan '00' Çözüme!Yine TRT-3 Radyosu...

10 Şubat 2012 Cuma
\n

\n\n\n

Suriyede, uluslararası diplomasi bir kısırdöngüye dönüşürken, çarşamba günü Humusta, 18 bebekle birlikte 53 kişinin öldüğü açıklandı.

\n

Birleşmiş Milletler Genel Yazmanı Ban Ki-Moon, Güvenlik Kurulundan Suriye kararının çıkmayışını felaket olarak tanımladı. Barışı hedefleyen dünyanın en önemli kuruluşu, çözüm bulamayınca yöredeki gerilim de tırmandıkça tırmanıyor. Şimdi, BM dışında her kafadan bir ses çıkıyor.

\n

Ocak sonunda Moskovaya giden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu önceki gün Vaşingtona ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile görüşmeye gitti.

\n

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Şam görüşmelerinden sonra Taraflar birbirleri ile diyalog istemiyor! dedi. Suriyede iktidar karşıtları Beşşar Esad ayrılmadan hiçbir görüşme yapılamaz diyorlar.

\n

Bu görüşmenin ardından Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, önceki gün telefonla konuştuğu Başbakan Recep Tayyip Erdoğana Şu ya da bu biçimde Suriyeye herhangi bir askeri müdahaleye Türkiyenin bulaşmaması uyarısında bulundu.

\n

ABD, İngiltere, bazı AB üyeleri ve Körfezdeki altı Arap ülkesi de Şamdan elçilerini geri çektiler.

\n

Pazartesi günü Arap Birliği Suriye Dostları Grubu olarak toplanacak, BMGKnin bulamadığı çözümü, bulmaya çalışacak. Haydi hayırlısı!

\n

***

\n

Türkiye komşularla “0” sorun siyasası güdecekti!

\n

One minute (bir dakika) olayından sonra İsrail ile ilişkiler koptu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin uçaklarını ve tanklarını onaran, Doğu Akdenizde ortak tatbikatlara katılan İsrail, şimdi Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile işbirliği yapıyor. Adanın doğusunda Akdenizde petrol bulunması ile bu işbirliği gelişmekle kalmadı, şimdi İsrail, Rumlardan Kıbrısta üs istiyor.

\n

ABD ve ABnin İrana yaptırımların uygulanması kararı Türkiyeyi sakalla bıyık arasında bıraktı. Şiddetli bir kışın yaşandığı bugünlerde, Tahran arıza (!)gerekçesiyle doğalgazı kısıtladı. Bu, Tahranın Ankaraya Aklını başına topla Suriyeye bulaşma, sonra başına geleceklere karışmam imasından başka bir şey değildi.

\n

Suriyeye gelince Yakın tarihlere kadar Erdoğan-Esad arasında varolan ve düşmanları kıskandıran dostluk birden çöktü. Şam sokaklarında Erdoğanı alkışlayan Suriye halkı, kasım ayından bu yana Türk bayraklarını yakıyor. Şam, Lazkiye ve Halepteki Türk temsilciliklerine taşlarla ve sopalarla saldırılıyor.

\n

Şam sokaklarındaki Türk bayraklarının yerini Lavrovu karşılayan Rus bayraklı binlerce Suriyeli aldı.

\n

Böylece Türkiyenin komşularla “0” sorun diplomasisi “00” biçimine dönüştü!

\n\n\n

\n\n\n

TRT Radyo-3 gittikçe kötüleşiyor. Kasım ayında yazmıştım. O yazımla ilgili olarak çeşitli iletiler aldım.

\n

Klasik ve caz müziği ile yayın yapan bu güzelim radyoyu dinlenmediği yörelerde devre dışı bırakıp son üç yılda 80 vericisini başka radyo bandlarına vermişti. Oysa TRT, bu illere hizmet götürmek amacıyla o yöre insanlarının elektrik faturalarından da pay almasını biliyor, ama hizmet vermiyor. Buna dolandırıcılık denilebilir mi?

\n

Gelen iletilerden bir örneği Giresundan gönderen Ertuğrul Yalçından özetleyelim:

\n

“(…) Radyo-3le ilk tanıştığımda 17 yaşımdaydım... (….) TRT Radyo-3, ülkemizde kaliteli, nitelikli, özgün, çoksesli, kültürel gelişime çok önemli katkılar sağlamış ve biz 60 sonu doğumlularla eşit yaşa sahip, birlikte büyüdüğümüz ve daha birçok övgüyü ekleyebileceğimiz bir çağdaş iletişimdir de ondan... Bu radyonun dinleyicileri, belki de dünyanın bir başka ülkesinde olmayacak kadar sadık, sahip çıkan, düşünen, duyarlı insanlardır. Yoksa Radyo-3, 36 yıl dayanamazdı... Lütfen, gelin Radyo-3ü, gelecek yüzyıla da taşıyalım ve kalite radyo, kalite yayıncılıktan ödün vermeyelim... Başka nemiz kaldı ki; on binlerle, aynı anda, aynı duygularımızı paylaşabileceğimiz ortak değerler... Lütfen yayın vericilerini tekrar çalıştırın, geliştirin, daha da yaygınlaştırın... (…)

\n

Ve ben, güzel bir müzik eserini uydudan değil; otomobilimin içinde yaptığım uzun bir yolculukta, bahçemde sebze ekerken mini radyomda, deniz kenarında çocuklarla uçurtma uçururken veya denizi seyrederken, bir nehir kenarında balık tutarken, balkonumda kitap okurken veya günbatımını izlerken, evdeki pilli radyomuzdan; bisikletle dağlara tırmanırken kulaklıklı cep radyomdan, mesela; müzikle terapi yaklaşımı ile dinlence saatlerinde hastane koridorlarında hastalarla paylaşırken ve daha neler neler; zevkle, heyecanla, huzurla ve doyasıya dinlemek...

\n

Lütfen radyoma dokunmayın!.. Lütfen önemseyin!.. Lütfen sevin!.. Lütfen biz dinleyicilerinizi sevin-sevindirin!.. Varlık nedeniniz 36 yıldır biziz!.. Biz var olduğumuz için TRT hep var oldu ve radyolar var... O halde, bizim varlığımız olduğu sürece Radyo-3 hep var olmalıdır... Radyo, radyodan dinlenir... Biz sizi seviyoruz... Siz de bizi sevin...

\n

Yılbaşından sonra genelde İstanbul çıkışlı yayınların bazıları makaslandı. Yerine eskiden yayımlanmış naftalinli programlar yineleniyor. Tasarruf denilebilir. Ama TVde yandaşlara bol keseden ödemeler yapılabiliyor!

\n

Eskiden bu radyoda reklam yoktu. Şimdi var. Elektrik faturalarına ek bu reklam girdileri ile de TRT-3 Radyo güçlendirilmedi mi?

\n

Bu radyodan Türkçeye ek olarak İngilizce, Fransızca, Almanca özet haberler de verilirdi. Türkiyedeki yabancılar bu güzel müzik dolu yayınların arasında kendi dillerinden Türkiyede, dünyada olup bitenleri, hava durumunu öğrenirlerdi.

\n

Yabancı haberler kaldırılmakla kalmadı, Türkçe özetler de özetin özetine dönüştü, bazı günler ise haberler birer cümle ile verilir, hava raporları ise bazen hiç verilmez oldu.

\n

Geçen gün TV ekranında boy gösteren Genel Müdür İbrahim Şahinin konuşmasında türlü-çeşitli benzeri etik-ahlak demesini şaşkınlıkla izledim. Başbakan’ın konuşmalarında -her halde gâvurca bildiğini anlatmak için olsa gerek- aynı anda provokasyonlar-tahrikler sözcüklerini birlikte kullanması gibi genel müdür de bu iki sözcüğü birlikte kullanmıştı. Dünya, BM Radyosu’nun kuruluş günü olan 13 Şubat’ı “Radyo Günü” olarak kutlarken, TRT-3 radyosuna uygulananlar etik miahlaki mi?

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları