‘Avrupa’ya meydan okuyan Sultan!’(2)

02 Nisan 2021 Cuma

Reis-i Cumhur, Vezir-i Azam ve AKP Reis-i Umumisi Recep Tayyip Erdoğan, “İstanbul Sözleşmesi’nin” imzalandığı günlerde “Kadına şiddet artık insan hakkı ihlalidir. Sözleşme, Türkiye’nin öncülüğünde hazırlandı!” diye tveet atmıştı.

Aradan 10 yıl geçti, TBMM’nin “kanun” olarak kabul ettiği “Sözleşmeden kendi kararıyla” çekildiği açıklandı!

***

Saray’ın İletişim Başkanı Fahrettin Altun, çekilme kararının gerekçesini Türkçe ve İngilizce şöyle açıkladı:

“Başlangıçta kadın haklarının güçlendirilmesini teşvik etmeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından manipüle (farklı yönlendirme) edilmiştir. Türkiye’nin sözleşmeden çekilme kararı alması da bu nedene dayanmaktadır!” 

***

Oysa Erdoğan’ın kızı Sümeyye Bayraktar, başkan yardımcılığını yaptığı “Kadın ve Demokrasi Derneği’nden (KADEM)” İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik eleştirilere, birkaç yıl önce 16 soruda yanıt vererek destek çıkmıştı. 

O yanıtlardan birinde, Altun’u daha o günlerde şöyle yalanlıyordu:

“Sözleşme, üçüncü bir tür oluşturmaya ya da LGBTT (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, travesti) eğilimlerini hukuk normu olarak belirlemeye veya teşvik etmeye yönelik herhangi bir hüküm taşımamaktadır. 

Aynı cinsiyetten olan çiftlerin yasal olarak tanınması da dahil olmak üzere cinsel yönelimle ilgili olarak ortaya yeni standartlar koymamaktadır. Bu sözleşmenin eşcinsel yönelimlerin meşrulaşmasına sebep olduğunu iddia etmek ise en hafif tabirle kötü niyetliliktir!”

***

“Cinsel yönelim” kavramı, yalnızca sözleşmenin 4. maddesinde yer alıyor. Bu maddede “şiddet ile mücadelede hiç kimseye ayrımcılık yapılmaması; din, dil, ırk, vb. pek çok unsurla birlikte, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelime dayalı şiddetin de kabul görmemesi gereği” vurgulanıyor! 

Madde, kesinlikle bir dayatma içermiyor. Maddenin kapsamına bütün insanlar giriyor. Sabah gazetesinde yan yana yayımlanan şu iki haber olayın özetidir, denilebilir...

***

Sözleşme, TBMM’de 246 oyla kabul edilmiş, ancak Sultan’ın tek imzası ile kaldırılmıştı!

“Hukuk” eğitimi yapılan fakültelerin ilk derslerinde “Yasa, ancak bir başka yasa ile kaldırılabilir, değiştirilebilir. Kararname ile yasa kaldırılamaz, değiştirilemez!” diye öğretilir.

Gelin görünki bırakın üniversitede “hukuk” eğitimi almasını “üniversite diplomasi” bile tartışma konusu olan, Reis-i Cumhurumuz, TBMM’nin kabul ettiği “İstanbul Sözleşmesi Yasası’nı” bir “kararıyla” iptal ettiğini sandı!

***

Kararda, “Türkiye Cumhuriyeti adına 11/5/2011 tarihinde imzalanan ve 10/2/2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanan ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin’ Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 3’üncü maddesi gereği karar verilmiştir!” denilmekteydi.

***

Oysa Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. maddesi şöyleydi:

“Türkiye Cumhuriyeti adına Yabancı Devletlerle ve Milletlerarası Kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. ... Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir.”

Anayasanın 104. maddesinde de Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi bulunmuyor...

***

Bu karardan sonra Sultan’ın kızı Sümeyye Bayraktar’ın derneği KADEM şu tepkiyi gösterdi:

“İstanbul Sözleşmesi kadına şiddetle mücadele için önemli bir girişimdi. Geldiğimiz noktada zemininden koparılmış ve toplumsal bir gerilim öznesi haline dönüştürülmüş durumda. Fesih kararını da bu gerilimin bir neticesi olarak okuyoruz.”

***

Fransa Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IRIS) Başkan Yardımcısı Didier Billion, “Erdoğan da kendisi için karmaşık bir politik durumda. Bugün, Erdoğan’ın siyasal yaşamını sürdürebilmesi daha milliyetçi, daha muhafazakâr olmaktan geçiyor. İstanbul Sözleşmesi’nde tarikatların oylarını daha çok çekebilmek için bu adımı attı. Erdoğan kendi durumundan endişeli!” dedi.

***

Geçen hafta toplanan Avrupa Birliği (AB) liderler doruğunun ardından yayımlanan bildiride, Türkiye hakkında şu değerlendirme yapıldı:

“AB, Türkiye ile kademeli, orantılı ve geri dönülebilir şekilde işbirliğini geliştirmeye hazırdır. Hukukun üstünlüğü ve temel haklar ise önemli kaygılar arasında yer almaya devam ediyor. 

Siyasi partiler ve medyanın hedef alınması ve yakın zamanda alınan diğer kararlar, insan hakları açısından önemli bir gerilemeye işaret etmekte ve Türkiye’nin demokrasiye saygı, hukukukun üstünlüğü ve kadın hakları yükümlülükleriyle çelişmektedir!”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları