Ayasofya (6)…

30 Haziran 2020 Salı

7 Eylül saat 11.30 1929: Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, onarımına başlattığı “Sultanahmet Camii’ni” ziyaret ederek bilgi aldı, tarihsel caminin süratle ve en iyi biçimde onarılmasını istedi… Atatürk ve cami!

 Ardından “Ayasofya Camii’ne” geçen Atatürk, orada da incelemelerde bulundu! 

***

14 Kasım 1932: Cumhuriyet gazetesi kurucusu, başyazarı ve Muğla milletvekili olup sıkça Çankaya Köşkü’nde Atatürk ile birlikte olan Yunus Nadi, “Ayasofya’nın Mozaikleri: İlme Hürmet Lazımdır!” başlıklı yazısında, Ayasofya’dan “insani ve tarihi bir abide” olarak söz etmişti.

Yunus Nadi ayrıca şöyle yazmıştı: 

“Amerikalı âlim mozaikleri temizlerken, biz de etraftaki atıkları kaldırarak insanlığa olduğu kadar memleketimize de şeref olan bu yüksek medeniyet eserini Türklüğe de şeref verecek bir vaziyete dönüştürmüş olalım.

Bize düşen vazife budur, onun karşısında bize yakışabilecek fikir ve hareket budur. Artık Ayasofya dini bir mabet olmaktan ziyade insani ve tarihi bir abidedir…” 

***

Aynı gün Cumhuriyet’te, ünlü müzeci Osman Hamdi’nin müzeci küçük kardeşi, İstanbul milletvekili Halil Ethem Bey de Ayasofya mozaikleri hakkında “Bunlar artık dini değil, yalnız ilmi mahiyeti haiz, yüksek kıymetli eserler!” diye bir demeci yayımlandı…

***

24 Kasım 1934: Bakanlar Kurulu’nun imzaladığı ve Atatürk’ün onayladığı 7/1589 sayılı kararla müzeye çevdildi. https://tr.wikipedia.org/wiki/Müzerildi. (Görsel)

Atatürk, Milli Eğitim Bakanı Abidin Özmen’den bir komisyon kurup bu konuda çalışma yapmasını istedi. Özmen de İstanbul Müzeler Müdürü Aziz Ogan başkanlığında bir komisyon kurdu. Bu komisyonun hazırladığı rapor doğrultusuna Ayasofya müzeye dönüştürüldü.

***

5 Şubat 1937: Kararnamede imzası bulunan Başvekil İsmet İnönü Cumhuriyet gazetesine şöyle dedi:          

“Atatürk’ün Ayasofya’yı Bizans asarına (eserlerine) ait bir müze haline ifrağ (dönüştürme) hususundaki kararı da gösteriyor ki o, bu gibi işlerde son derece geniş bir düşünce ile hareket etmektedir…”

***

Yıllarca Türk Tarih Kurumu Başkanlığı sonrasında Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı da yapan Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, kuyuya şu taşı attı, şimdilerde herkes çıkarmaya uğraşıyor:

 “Atatürk’ün ölümüne kadar açılması geciktirildi. Sonrasında ise sahte imzaya dayanak yapılarak müzeye dönüştürüldü!”

***

21 Haziran 1934: Soyadı Kanunu kabul edildi,  2 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlandı…

8 Kasım 1934: Atatürk, sahte denilen Ayasofya Kararnamesi’ndeki imzanın bir benzerini 15 gün önce de atmıştır. Atatürk, Naim Hazım adlı bir vatandaşa Ülkü Onat soyadı önerisini yazdığı kâğıda aynı imzayı atarak verdi. Bunlar Atatürk’ün ilk imza denemeleri arasında yer alır… Aralık 1934’ten itibaren bu imzasını kullanmaya başlamıştır, yani bu iddia yersizdir.

***

24 Kasım 1934: TBMM, oybirliği ile Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’e “Atatürk” soyadını verdi. Atatürk’ün “klasik imzasına benzemiyor” diyorlar. Evet, doğru benzemiyor! Çünkü o imza Atatürk soyadını aldıktan sonra bir resmi belgeye attığı ilk imzadır. Dolayısıyla “prototiptir  (ilk örneklerdendir)” ve bildiğimiz klasik imzasına benzememesi çok normaldir.

***

1 Şubat 1935: Ayasofya Müzesi ziyarete açıldı…

6 Şubat 1935: Atatürk, Ayasofya Müzesi’ni ziyaret etti!

***

Bazıları “Ayasofya, Fatih’in kılıç hakkı idi… Elbette cami yapacaktı!” diyorlar…

Bir de şöyle düşünelim:

 “Peki, Osmanlılar, Fatih’in İstanbulunu, Ayasofyasını düşmanlara teslim etmediler mi? Peki, Atatürk kılıcı ile İstanbul’u, Ayasofya’yı düşmanın elinden kurtarıp ‘Türkiye Cumhuriyeti’ adıyla yeni bir devlet kurmadı mı? Eğer ‘kılıcın hakkı’ geçerli ise son durumda ‘Atatürk’ün kılıcı’ geçerlidir…”

***

Bir derneğin 2005’ten beri, “müzenin camiye çevrilmesi” konusunda açtığı davaları Danıştay’ın 10. Dairesi oybirliği ile reddetti ve kararı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da onayladı… Anayasa Mahkemesi de derneğin başvurusunu reddetti…

***

Başta AKP Reis-i Umumisi, Reis-i Cumhur, Vezir-i Azam Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, tüm AKP’liler, MHP’liler ve İYİ Partililer davayı yakından izliyorlar… Geçmişte Erdoğan’ın çeşitli zamanlarda bu konuda açıklamalarına kısaca göz atalım:

“Ayasofya ibadete açılsın” diyenlere, 31 Mart yerel seçim öncesinde Erdoğan:

“Yan tarafta Sultanahmet’i doldurmayacaksın, ‘Ayasofya’yı dolduralım’ diyeceksin. Bu namussuzlar böyle dedi diye biz adım atmayız!”

16 Mart Tekirdağ konuşması:

“Ayasofya cami olarak açılsın diyenlere sesleniyorum! Sultanahmet Camii’ni doldurun, sonra bakarız. Sultanahmet’i doldurmayacaksın, Ayasofya’yı dolduralım diyeceksin. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgâh! Biz ne zaman, neyi, nasıl yapılacağını çok iyi biliyoruz!

Birkaç gün sonra bir TV kanalında:

“Müze ifadesi ile değil, ‘Ayasofya Cami’ olarak koyarız. Müze statüsünden çıkar!”

Seçimden 2 gün önce bir başka TV kanalında.

“Seçimlerden sonra Ayasofya’yı tekrar aslına rücu ettiririz. Bu ne demektir? Yani Ayasofya’yı müze olmaktan çıkarıp Ayasofya’yı ‘cami’ ismiyle müsemma hale getiririz!”

***

Derneğin, Danıştay 10. Dairesi’nde açtığı yeni davaya, 2 Temmuz Perşembe günü bakılacak… Şurada 2 gün kaldı… İnşallah, Danıştay’ın yeni üyeleri ağabeylerinin tükürdüklerini yalamazlar!

Bu arada, AKP kurmayları, müze durumunun kaldırılması planlanan Ayasofya’da “ilk namazın 15 Temmuz’da kılınabileceğini” de ifade ediyorlar!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları