CHP'nin Dünya Rekoru!Müzeler Tezgâh Açıyor!

24 Şubat 2012 Cuma
\n

\n\n\n

Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP) kurultaylarını ilk kez 1962de bir çaylak muhabir olarak izlemiştim. Bahçelievlerde bir salonda toplanan kurultayda, oylama sırasında Genel Başkan İsmet İnönünün arkasında oturmanın bir yolunu bulmuştum. Amacım, İnönünün kime oy vereceğini öğrenmekti!

\n

14 Mayıs 1950 seçiminde CHP, Demokrat Partinin (DP) karşısında büyük hezimete uğramıştı. Eğitimini yurtdışında tamamlamış, iktisatçı-hukukçu Kasım Gülek (45) tüzük değişikliği ile parti meclisinden atanarak değil, kurultayda seçilerek genel sekreter olmuştu.

\n

Enkaz halindeki partiyi örümcek ağları kaplamıştı. Ayağına çarık, sırtına çoban abası geçirerek Türkiyeyi baştan başa dolaştı. Partideki örümcek kafalıları temizledi, adı çarıklı politikacıya çıktı. DPnin karşısında tek başına muhalefeti yarattı. Parti güllük gülistanlık olunca tüzük-büzük kavgası başladı.

\n

1959’da görevden ayrılmak zorunda kaldı. 27 Mayıs 1960 devrimi oldu. DP kapatıldı, CHP, 15 Ekim 1961 seçiminden birinci parti olarak çıktıysa da tek başına iktidar olamadı. İnönü, DPnin ardılı, kuyruk denilen Adalet Partisi (AP) ile Türkiyenin ilk koalisyon hükümetini kurdu. CHPde yine tüzük-büzük kavgası başladı. Arkasında oturduğum İnönünün genel sekreterlik için Gülekin yerine getirdiği İsmail Rüştü Aksalı harcayıp yerine Kemal Satıra oyunu verdiğini gördüm.

\n

Son 50 yılda tüzük-büzük kurultaylarında Satırın ardından o göreve getirilen Bülent Ecevit, Şeref Bakşık, Kamil Kırıkoğlu, Orhan Eyüboğlu, Mustafa Üstündağ, (AKPye de geçen) Ertuğrul Günay, Adnan Keskin, Tarhan Erdem, Oya Araslı, Önder Sav, Süheyl Batumlar da harcandı. Yalnızca genel sekreterler mi, koskoca İsmet Paşa bile

\n

Hani bir öykü vardır Adam ölmüş cehenneme yönlendirmişler Zebani adamı karşılamış, kaynayan kazanlardan hangisini seçtiğini sormuş. Kazanların başındaki zebaniler ellerindeki topuzlarla, çıkmak isteyenlerin kafalarına vurup geri itiyorlarmış. Ama bir kazanın başındaki zebani ise yatmış, uyuyormuş. Adam o kazanı işaret edince, zebani Sen CHPli misin ki o kazanı seçtin? diye sormuş.

\n

Adam, Ne o, CHPliler cehennemlik değiller mi? İçi boş olmalı ki kimse çıkmaya teşebbüs etmiyor! demiş. Zebaninin yanıtı Kazın ayağı öyle değil, çıkmak isteyenleri öteki CHPliler ayaklarından tutup aşağıya çekiyorlar! olmuş.

\n

İlk kez tanık olduğum CHPnin tüzük-büzük kurultayları bu kez bir değil, iki kez toplanıyor. Kurultaylardan sonra CHP, Guinness rekorlar kitabına başvurup dünyada en çok tüzük-büzük kurultayı düzenleyen parti rekorunu tescil ettirmelidir!

\n\n\n

\n\n\n

Kültür ve Turizm Bakanlığının işlediği anayasa suçunu okurlarımızın bilgisine sunuyorum! Resmi Gazetede 19 Ocakta Kültür ve Turizm Bakanlığınca yayımlanan bir yönetmelik, Anadolunun tarihsel, kültürel, dinsel mirasının peşkeş çekilmesinin yolunu açtı!

\n

Yeni yönetmeliğin 10/5. maddesi aynen şöyle:

\n

Değerlendirme komisyonu tarafından müzeye alınmasına gerek duyulmayan tescile tabi taşınır kültür ve tabiat varlıkları, envanter bilgileri çıkartılarak müze emanetinde alıkonulurlar. Bu şekilde değerlendirilen taşınır kültür ve tabiat varlıkları ile komisyon tarafından etütlük eser olarak tasnif edilen ve müzeye alınmasına gerek görülmeyen taşınır varlıkların Bakanlık denetimindeki özel müze ve koleksiyoncuların envanterlerine kaydedilmek üzere satışına izin verilir.

\n

Anayasamızın 63. maddesi ise şöyle:

\n

Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır.

\n

Bu varlıklar ve değerlerden özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir.

\n

Devlet, bu yönetmelikle bu varlıkların satılması ile bunları artık korumayı sağlayamadığını itiraf etmiş olmuyor mu? Anayasa özel mülkiyet sınırlamasından söz ederken satış bir ihlal değil mi? Anayasa yardım, yönetmelik satış diyor! Anayasaya tekrar dönmek üzere satış kavramında önemli bir ayrıntıya girelim.

\n

***

\n

Gerek yüzyılın Karun Hazinesi ve gerek yüzyılın Elmalı Definesi olaylarında Türkiye, ABD federal mahkemelerinde dava açtı.

\n

Karşı tarafın avukatları, Türk müzelerindeki kayıtlarda geçen müzeye satın alma yoluyla girdi kavramından hareketle bu eserlerin özel mülkiyete tabi olduğunu, sahibinin istediği Türke ya da yabancıya satma hakkı olduğunu, dolayısıyla bunların kaçak sayılamayacağını savladılar.

\n

Türkiye, bu savı çürütmek için yıllarca ve birkaç milyon dolar harcayıp uluslararası bilirkişilerin görüşlerini mahkemelere sunmak zorunda kaldı. Türkiyeyi kurtaran ise anayasanın 63. maddesi oldu. Kazara bir tarihsel eseri bulup müzeye getirenden bu nesne satın alınmıyor, o kişiye hakkının karşılığında yardım yapılıyordu.

\n

***

\n

Uluslararası bu acı deneyimler sonrasında, müze kayıtlarında düzeltmeye gidileceği yerde, şimdi üstüne üstlük bu yönetmelik ile açık seçik biçimde satışına izin verilerek anayasanın sınırladığı özel mülkiyet kavramı yaratılıyor.

\n

2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 6/a maddesianayasanın tanıdığı muafiyetleri 20. yüzyıldaki eserler ve son altı Osmanlı padişahının sikkelerinin serbestçe alıp satılabilmesi ile sınırlıyor.

\n

Ayrıca ticareti öngören 27. maddesi de ancak bu iki kapsam dışı eserlerin satılabileceğini kurala bağlıyor.

\n

Hukukun temel kuralı; yönetmeliklerin, yasalara; yasaların da anayasaya aykırı olamayacağını öngörür. Bu yönetmelikle yasada, anayasa da ihlal ediliyor. Bu sorunu sürdüreceğiz

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları