Çöp Dünyası (8)

23 Temmuz 2021 Cuma

Yedi hafta önceki cumartesi, “Dünya Çevre Günü’ydü”… Türkiye’deki “çevre kirliliği” olaylarına değinmeyi sürdüreceğim… Bugün, “Marmara Denizi çöplüğü ile bağlantılı hükümetin ilgisizliğine” göz atalım…

***

Sözcü gazetesinde Saygı Öztürk, iki CHP’li milletvekilinin “müsilaj (deniz salyası) konusunda 10 ve 5 yıl önce TBMM Başkanlığı’na verdikleri “Meclis Araştırma Önergelerinin” AKP oylarıyla “reddiyle” ilgili iki belgeyi açıkladı! 

Birinci önergeyi veren CHP Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve arkadaşları, 9 Eylül 2011’de başvurularında şöyle diyorlardı:

“Kısaca, Marmara Denizi günden güne maviliğini kaybediyor, yeşile dönüyor. Oksijen yer yer sıfır değerlere yaklaşıyor, yüzlerce balık türü yok oluyor. 

Bu sebeple, Marmara Denizi’nde yaşanan ve boyutları gittikçe büyüyen kirlenmenin yarattığı çevresel tehdidin, çevre ve insan sağlığına etkilerini, yarattığı ekonomik zararları ve bu tehdidin nasıl giderileceğinin kapsamlı olarak araştırılması için anayasanın 98., İçtüzüğün 104 ve 106. maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğinin yapılmasını arz ederiz…” 

Önerge, AKP’lilerin oylarıyla reddedilmişti!

***

CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet ve arkadaşları, 24 Eylül 2016’da şu ikinci önergeyi vermişlerdi:

“Marmara Denizi’nin İzmit Körfezi’nde meydana gelen kirlilik olayları ve akabinde gerçekleşen balık ölümlerinin sebeplerinin araştırılması ile ilgili olarak, anayasanın 98’inci ve İçtüzüğümüzün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu açılmasını saygılarımızla arz ederiz…”

Bu önerge de AKP’lilerin oylarıyla reddedilmişti!

***

2006 yılında çıkarılan “Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği’nin” 10 yıl boyunca yaşama geçirilmediği ortaya çıktı! Oysa yönetmeliğin en önemli ayrıntısını, “arıtma tesislerinden çıkan azot ve fosfor değerlerinin düşürülmesi” oluşturuyor. 

Bu yönetmelikle Marmara Denizi’nde bugün çok ciddi çevre kirliliğine neden olan “müsilaja” karşı “15 yıl önce önlem alınabileceğine” dikkat çeken “İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı” Baran Bozoğlu, “2006 yılında çıkan yönetmelik sonrası hassas alanların belirlenmesi 10 yıl bekledi” dedikten sonra şu açıklamayı yaptı:

‘Müsilajın’ ana sebebi olan azot, fosfor gibi kirleticilerin önüne geçecek zorunluluklar gecikti. Mevcut atık su arıtma tesislerine ise 23 Aralık 2016’dan sonra, yedi yıl geçiş süreci tanındı. Yani yönetmeliğin çıkmasından 17 yıl sonra, eğer herhangi bir erteleme olmazsa, tesisler düzenlemeler yapacak!”

Bozoğlu’nun değerlendirmesi şöyle devam etti:

“2011’de kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı arasındaki yetki karmaşasının sonuçlarını yaşamaktayız. 

Ne kadar hatalı bir adım olduğu, yapılan onlarca projenin rafa kaldırıldığı, mevzuatın ve uygulamaların geciktiği, liyakatli personelin savrulduğu görülmüştür. ‘Müsilaj’ sorununun tespiti ve çözümü, raflardadır!” 

***

CHP’lilerin, tekrar 1 Haziran 2021’de, Marmara Denizi’ndeki “müsilaj” sorununun araştırılması için verdikleri önergeyi, AKP’liler ve MHP’liler yine reddettiler!

Her nedense 9 gün sonra, AKP’nin “Marmara Denizi başta olmak üzere denizlerdeki müsilaj sorununun nedenlerinin saptanması ve çözüm önerilerinin belirlenmesi” amacıyla “Meclis Araştırması Komisyonu” kurulması önerisi ise kabul edildi! 

***

“ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi” Prof. Dr. Barış Salihoğlu’nun gözlemi şöyle:

“Açık kaynaklardaki bilgiler, Marmara’da müsilajın, deniz yüzeyinde ilk kez 2007 yılında görüldüğüne işaret ediyor. Radara 2007 yılında takılan bu hadise, geçen 14 yıl zarfında bir dirençle, engelle karşılaşmadan oluşumunu, büyümesini, yayılmasını sürdürmüş ve sonunda sahilleri de basmıştır!”

***

“Ekoloji (çevrebilim) uzmanı” Prof. Dr. Doğan Kantarcı, “Marmara Denizi’nde yaşanan felaketin ilk kıvılcımının Haliç’in temizlenmesi sırasında yakıldığını” belirterek şu değerlendirmelerde bulundu: 

“Son nefesini vermek üzere olan Marmara Denizi’nde yakın tarihte yapılan yanlışlar çevre felaketine davetiye çıkardı. 

Bu uygulamaların başında, Marmaray’dan çıkan 1 milyon metreküplük hafriyatın, 2013 yılında Marmara Denizi, ‘Çınarcık Çukuru’na’ boşaltılma işlemi geliyor. 

Çevre mühendisleri, o dönem bu uygulamaya büyük tepki göstermiş, hafriyat dökme işleminin Marmara’daki ‘ekosistem (besinağı)’ için felaket anlamına geldiğini duyurmuşlardı...”   

***

AKP’nin önergesi özetle şöyle:

“İstanbul’da, 2002’de sadece 12 adet atık su arıtma tesisi varken 2020’de atık su arıtma tesis sayısı 87’ye yükselmiştir. Atık su hizmeti verilen belediye nüfusu oranı 2002’de yüzde 35 iken 2020 yılında yüzde 89’a yükseltilmiştir. 

Ülkemizde deniz kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak yapılan çalışmalar sayesinde temiz denizlerin bir göstergesi olan Mavi Bayraklı Plaj sayımız 2002’de 127 adet iken yüzde 283’lük bir artışla 2020’de 486 adet olmuştur…” 

“Mavi Bayraklıların” hepsi Marmara kıyısındalar mı? Peki, Marmara’da “müsilaj (deniz salyası)” ile 2011’den bugüne değin, neden mücadele edilmemiş? Yanıt yok!

Not: Sürecek…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları