Gazetelerimizin ABD’de muhabirleri var. Şikago “Toplu Taşıma İdaresi’nin” otobüslerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ünlü teröristler ile aynı kefeye koyan ilanlar ABD’de önemli tartışmalara yol açıyor. Bu ilanları 8 ve 12 Mart tarihli yazılarımda ilk kez Türk kamuoyuna bu köşede duyurduk. Ama her nedense çıt çıkmayan basınımız yine devekuşu rolünü oynuyor!

O yazılarımızı okuyamayan okurlarımıza özetleyelim. Şikago otobüslerinde, Nev York ikiz kulelerini yerle bir ettiren Usame bin Ladin, ABD’nin Ford Hood’taki askeri üssünde 13 askeri bombayla öldüren Nidal Hasan’ın resimlerinin yanında “İslami cihadın teröre dönüştüğü” vurgulanıyor.
Erdoğan da şu sözleri ile o teröristlerle aynı kefeye konulmuştu:
“Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, Camiler kışlamız, müminler askerlerimiz. Bu ilahi ordu dinimi bekler…”
İlanları “American Freedom Defense Initiative (Amerika Özgürlükleri Savunma Girişimi)” adlı örgüt vermişti. Türkiye Başbakanı Amerikan halkına “terörist” gibi tanıtılıyor.
Şimdi bazı taze bilgileri ekleyelim. Bu örgüt, daha önceki ters yönlü ilanlara tepki olarak bunları hazırlamış. İdare, bunları kullanmayı reddedince örgüt dava açmış ve kazanmış. İlanlar da mahkeme kararı ile yayımlanmış.
Bu olaylar üzerine Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru girişimler başlatmış. Koru, büyükelçi olmadan önce Şikago Başkonsolosu olarak görev yapmıştı.
İlanlara ilk tepki ABD ve Kanada’daki Türk örgütlerinden geldi. Bir ortak bildiride ilanlar “kınandı”. Şimdi karşıt bir “kampanya” için de bazı hazırlıklar yapılıyormuş.
Tam bu sırada Amerikan basınında Türkiye karşıtı bazı haberler de yayımlandı. Haberlerin odağında Bin Ladin’in, Suudi Arabistan’da yaşayan büyük kızı Fatma ile evli olan damadı Süleyman Ebu Geyt (47) bulunuyor.
Ebu Geyt, “İkiz Kule” olayından sonra İran’da saklanıyordu. Tahran, Sünni El Kaide örgütünün Şiilere karşı eylemlerinden rahatsızlığı artınca Ebu Geyt’i sahte pasaport ile Türkiye’ye postaladı.
ABD Merkezi Haberalma Örgütü bu gelişmeyi MİT’e bildirdi. Ebu Geyt Ankara’da ocak ayında lüks bir otelde gözaltına alındı. ABD Büyükelçiliği Ebu Geyt’in kendilerine verilmesini istedi.
Erdoğan’ın bilgisi altında, Ebu Geyt Kuveyt’e gitmesi için 28 Şubat’ta Ürdün’e postalandı. Amerikalılar damat beyi Ürdün’de yakalayıp Nev York’a uçurdular. Nev York Savcısı Preet Bharara, İkiz Kuleler olayındaki bağlantısı nedeniyle damat beyi tutuklattı, ömür boyu hapis cezası istedi.
Amerikalılar şimdi Erdoğan’ın böyle bir teröriste yataklık yapmasını sorguluyorlar!

Tükürdüğünü Yalayacak mı?

Önceki hafta Vaşington’da “Türk Amerikan Birliği’nin” yıllık toplantısı vardı. Türkiye’den 15 milletvekilinin katıldığı bu toplantıyı ABD Kongresi’nden 8 senatör, 42 Temsilciler Meclisi üyesi de izledi.

Bu toplantıdan önce Amerikan Kongresi’nden, aralarında 12’si “Türk Dostluk Grubu üyesi” de olan 23 senatör ve 66 Temsilciler Meclisi üyesi olmak üzere 89 imzalı bir mektup, Viyana’da “Siyonizm” ile “faşizmi” bir tutan konuşmasına tepki olarak Erdoğan’a gönderildi.
Mektup aynen şöyle:
“Bu mektubu size, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki tarihi dostluk ve ittifakın önemine inanan Amerika Birleşik Devletleri kongre üyeleri olarak, Viyana’daki Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen konferansta –İsrail devletinin kuruluş ve Yahudilerin kendi kaderlerini çizme hareketi olan– Siyonizmi faşizmle bir tutan beyanınızın bizde yarattığı ciddi hayal kırıklığını belirtmek için yazıyoruz. 
Dünyadaki azınlıkların güvenlikleri ve refahlarını tehlikeye atarak, demokratik değerlere ve dünya istikrarına ciddi bir tehdit olan aşırılık tehlikesinin gün geçtikçe arttığının pek iyi farkındayız. Yahudilerin hiçbir ayrımcılık gözetmeyen ulusalcılık ifadesi olan Siyonizmi bu gibi tehlikelerle eşit tutmak, bu saygın tarihi girişimin küçük düşmesine ve yanlış anlaşılmasına yol açar. Umarız bu kınanacak beyanınızı en kısa zamanda geri alırsınız. 
Amerika Birleşik Devletleri, ülkenizde yüzyıllarca görülen hoşgörü geleneğinin, Türkiye’nin 1949’da İsrail’i ilk tanıyan Müslüman ülke olmasını sağladığını unutmadı. Ülkeniz bölgeye, hatta dünyanın büyük bir bölümüne Yahudi milletinin barış ve güvenlik içinde kendi vatanında yaşama hakkını tanımasında önder olmuştu.
Türkiye ve İsrail’in tarih boyunca birbirlerine yararlı ve sağlam ilişkileri oldu. Son birkaç senedir politik ilişkiler gergin olsa da, ülkeler arası ekonomik faaliyet hâlâ sağlıklı; ticaret 2011 yılında 4.44 milyar dolara erişti ve 2012’nin ilk verileri, önceki senelere göre ciddi bir artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Yakın geçmişte şahsınız ve diğer yüksek mevkilerdeki Türk yetkililer tarafından kullanılan ve Viyana’da en dehşet verenini duyduğumuz İsrail karşıtı ağır ifadeleri esefle karşılıyoruz. Gerek Türkiye gerek İsrail, gerekse bölgenin güvenliği ve istikrarı için bu önemli ilişkinin yeniden yapılanmasını bekliyoruz. 
Türkiye’yle tarihsel ilişkimiz ve ülkenizin NATO ve Birleşmiş Milletler’deki önemli konumundan, uluslararası barış ve güvenliği sağlama konusunda ciddi bir taahhüdünüz olduğunu biliyoruz. Bu anlayış içinde, Siyonizmi faşizm ve antisemitizm ile bir tutan ve ‘insanlığa karşı suç’ diye nitelediğiniz beyanınızı geri çekmenizi sabırsızlıkla bekliyoruz.”
İmzacılardan bazılarının da bulunduğu o toplantıda konuşan Senatör Mark Kirj “Başbakan Erdoğan ABD, Avrupa ve İsrail ile daha yakın ilişkiler sürdüreceğine Batı’dan uzaklaşma ve yalıtlanma siyasaları izliyor” dedi.
Uyarı niteliğinde en sert tepki, bir zamanlar Ankara’da büyükelçi olarak görev yapan Ross Vilson’dan geldi: “İlişkilerin çok iyi gitmediği konular var. Suriye, Irak, İran ve İsrail gibi… Bunlar önümüzdeki 12-15 ay için daha da sorunlu duruma gelebilir.”
Bilirsiniz… ABD Kongresi’nde; Ermeni, Yunan ve Rum lobilerine karşı daima Yahudi lobisi destek vermiştir. Otobüs ilanları, Kongre üyelerinin mektubu ve Türk Birliği’ndeki bu konuşmalardan Erdoğan karşıtlığının büyüdüğü anlaşılıyor.
24 Nisan 2015’te Ermeni olayının 100. yıldönümüne az kaldı. Bakalım bu tepkilerden sonra Erdoğan tükürdüğünü yalayacak mı yoksa Ermeni lobisi 100. yıla zaferle mi girecek?