Mustafa Kemal Atatürk’ün imzalarını taşıyan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun öncüleri olan 23 Nisan ve 19 Mayıs törenleri “terör” gerekçesiyle tüm yurtta kutlandırılmadı. Kırşehir’de 27 Mayıs’ta konuşan 37. sultan, Atatürk’ün adını yine ağzına almadı.
Ne var ki 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethinin 563. yıldönümünü, yüz binlerce insanla kutlamak için, “terör” gerekçe gösterilmedi! Ankara’daki Cumhuriyet okuru dostlarla İstanbul’da müzeleri gezdik. Yollarda önümüze İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ve komşu illerin “görevli” uyarısını taşıyan otobüsleriyle karşılaştık.
Hepsinin üzerinde 37. sultanın resmi vardı, ama 7. sultan 2. Mehmet’in resmi yoktu. “Terör” gerekçesi olmayan (!) törenin yapıldığı Yenikapı’ya “bindirilmiş kıtalarla” insanlar taşınıyordu! Yalnızca İstanbul’un 21 ilçesinden 140 vapur, 38 ilçesinden 5 bin otobüsle insanlar taşınmıştı.

***

Osmanlı’nın 7. padişahı 2. Mehmet’in gözü Boğaz’ın Rumeli yakasında, Bizans yönetimindeki İstanbul’da idi. Önce Bizans’a elçi göndererek Anadolu Hisarı’nın karşısında bir koyun postu kadar yer istedi. Yer verildi, Rumeli Hisarı’nı yaparak, o yakaya Troya’nın tahta atı gibi bir oluşumu yerleştirdi!
İçindeki küçük cami kullanılmadığı için zamanla yıkıldı. O alanda boşluk oldu. Geçen yüzyılda oraya antik biçimli küçük bir açıkhava tiyatrosu yapıldı. O ortamda düzenlenen konserler yerli ve yabancı turistleri heyecanlandırıyordu. Ama günümüzdeki 37. sultan, tiyatronun göbeğine bir minare dikti. Sanki çevreden oraya namaz kılmaya gidecekler olacaktı, ama olmadı…

***

Bizans, Osmanlı donanmasının Haliç’e girerek İstanbul’u kuşatmasını engellemek ve Çanakkale Boğazı’ndan yardıma gelen yabancı gemilerin girişini desteklemek amacıyla Haliç’e zincir gerdirmişti. (Bu zincirlerin bir parçası İstanbul Arkeoloji Müzelerinde görülebilir.)
Ama 7. padişah 2. Mehmet, 22 Nisan 1453’te gemilerini kızaklar üzerinde kaydırarak karadan Haliç’e indirdi. Bu başarı ile 2. Mehmet’in adı, tarihe Fatih Sultan Mehmet olarak geçti.

***

O günü kutlama bahanesiyle Yenikapı’da 37. sultan için “4.5 dönüm!” büyüklüğünde “dünyanın en büyük sahnesi” kuruldu, 3 boyutlu TV gösterisi için 540 m2’lik perde konuldu. Konukların girişi 150 kapıdan yapıldı. İstanbul’un fethi yeniden canlandırıldı. “563 kişiden oluşan Mehteran Birliği” konser verdi. Göklerde savaş uçakları gösteriler yaptılar.
2 adet dev çadır hastanesi, 10 adet sağlık noktası, 70 adet ambulans, 600 adet sağlık personeli, 6 adet mescit, 6 ayrı noktada seyyar tuvalet ve şadırvan, 20 adet su dağıtım noktası, gösterinin izlenebilmesi için ayrıca 9 dev ekran devreye konuldu.
Türk Hava Kuvvetleri’nin “Türk Yıldızları” da gösterileri ile töreni taçlandırdılar. Fatih’in gemileri karadan aktarıp Haliç’e indirmesi olayı sahnede 3 boyutlu ekranda canlandırıldı.

***

Bizler, töreni izlemediğimiz için, Deniz kuvvetlerinin katılımı var mıydı yok muydu bilemiyorum.
34. sultan 2. Abdülhamit döneminde denizcilik dışlanmış, donanma, Fatih’in kadırgalarını karadan indirdiği Haliç’te çürümeye terk edilmişti!
37. sultan, “paralelin bir çizgisinde” ve “2. çizgisindeki Feto hazretleri de birlikte yürüdükleri günlerde Deniz Kuvvetleri’nde, önemli kan kaybına yol açan, pek çok amiral tasfiye edildi ve Silivri’de süründürüldü!
Keşke 37. sultan’ın veliahtlarından birinin kaynağı belirsiz 6 gemisi ya da törende boy gösteren Vezir-i Azam’ın, biri uluslararası kumarbaz olan, 3 çocuğunun 20’yi aşkın gemilerinden bazıları, Fatih’in yaptığını temsilen karadan taşınıp Haliç’e indirilseydi… Bu yapılmadığı için bence tören boşa gitti!