‘Jüpiter – Polaris!’

14 Nisan 2015 Salı

ABD Başkanı Barack Hussein Obama (53) ile Küba Devlet Başkanı Raul Castro’nun (83) Panama’da “Amerika Devletleri Doruğu”nda el sıkışmakla yetinmeyip, bir saatlik ikili görüşme yapmaları, dünya basınında önemli yer tuttu.
Türkiye’yi yakından ilgilendiren geçmişteki bir “nükleer savaş tehdidinin”, barışa yönelik bu uzantısı, her nedense basınımızda gereken önemi bulmadı. Genç kuşaklara bu önemli olayı anımsatalım.
ABD karşıtı komünist önder Fidel Castro, 1959’da iktidardaki diktatör Fulgencio Batista’yı devirdi, yabancı sermayeyi ulusallaştırdı, öteki Güney Amerika ülkeleri halklarına örnek oluşturdu. O yıllarda Vaşington-Moskova odaklı “Batı-Doğu” bloklaşmasından doğan “soğuk savaş” dünyaya egemendi. Castro devrimi ile Moskova, ABD’nin burnunda siyasal içerikli ileri karakola sahip oldu.

***

SSCB’nin başı Nikita Kruşçev 3 Mayıs 1960’ta kendi hava sahasında bir Amerikan U-2 casus uçağının düşürüldüğünü açıkladı. Bu tür uçuşlara yataklık yapan ülkelere “güdümlü füzelerle karşılık verilerek, yerle bir edileceği” uyarısını yaptı.
Uyarının hedefinde bu tür casus uçaklarının konuşlandığı Türkiye’deki Adana İncirlik Hava Üssü vardı. Sağ kurtulan pilot Francis Gary Povers “Kendisinin 1956’dan beri bu üsteki birliğe bağlı olduğunu ve Sovyetler Birliği üzerinde çeşitli haberalma uçuşları yaptıklarını” itiraf etmişti. Bereket o gün Pakistan’ın Peşaver kentinden havalandığını açıklamıştı.

***

Bu olayın geçtiği günlerde ABD, Castro’yu devirmeye heveslendi. Kübalı göçmenleri donatarak Domuzlar Körfezi’ne yapılan çıkarma düş kırıklığı yarattı. Bu olay üzerine Rusya, Castro’ya yardıma gitti, şeker üretiminin önemli bölümünü satın almaya başladı, ABD’ye karşı Küba’ya güvence verdi.
1962 sonlarında Küba’ya Rus füzelerinin yerleştirilmesine başlandı. Bir Amerikan keşif uçağı Rus üssündeki füzeleri görüntüledi. Kruşçev, ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy’yi güç durumda bırakmıştı.

***

Bu gelişmeden sonra Vaşington ile Moskova arasında “mektup diplomasisi” başladı. Kennedy, Küba’nın işgal edilmeyeceği güvencesi vererek füzelerin sökülmesini istedi. İlk mektuplaşmalarda Türkiye’deki nükleer başlıklı “Jüpiter füzelerinden” söz edilmemişti.
Kruşçev yanıtında, Kennedy’nin yaklaşımına sıcak baktığını bildirince, o da “sağduyulu kararından dolayı” kendisini tebrik etti. Bu arada büyükelçiler arasında görüşmeler de yapılıyordu. Rus elçisi, görüşmede “Türkiye’deki füzelerin de sökülmesi gerektiğini” vurguladı.
28 Ekim’de Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nün (KAAÖ) toplantısında, “Rusların, Türkiye’ye nükleer saldırı yapıp işgal edebileceği tehlikesi” gündem oluşturdu, “ABD’den Küba’yı işgal etmeme güvencesi” istendi.
Bunun üzerine ABD, Küba’dan kuşatmasını kaldırdı. Bu kuşatmanın önemli bir kahramanı, meslektaşımız rahmetli Gökşin Sipahioğlu oldu. Kuşatmayı, gemici kılığında Küba’ya girerek çözümlemiş, röportajlar yapmış, fotoğrafları dünya basınında başköşelere oturmuştu…

***

Bu gelişmeler yaşanırken yazıişleri, benden Ankara’nın tepkilerini istiyordu. Kime başvurduysam “konuşmak için henüz erken” diyorlardı. Bir pazar günü dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cevdet Sunay’ı ev telefonundan aradım. Telefona bir görevlinin çıkacağını beklerken Sunay karşımdaydı!
Sunay rahatça konuşurken şunları söyledi: “Evet, Türkiye’deki Jüpiter füzeleri de sökülecek. Bize resmen bildirdiler. Ancak güvenliğimiz için ek önlemler aldılar. Güvenliğimiz kıyılarımızda dolaşacak denizaltılardan atılacak Polaris füzeleri ile sağlanacak. Bu nedenle kaygımız yok!”
Sunay, bu açıklamasını Beyaz Saray’ın kararını Ankara’ya iletilmesinden 2-3 saat sonra Cumhuriyet’e yapmıştı. Kennedy, bu kararı ertesi günü açıklayacaktı! Bir yıl sonra Polaris yüklü bir denizaltı İzmir Limanı’nda boy göstermekle yetinecekti…
Daha sonra Ankara Esenboğa Havaalanı’nda uçağının merdivenlerinde konuştuğum dönemin Milli Savunma Bakanı Robert McNamara, yıllarca sonra şu açıklamayı yapmıştı:
“Türkiye’deki Jüpiter füzelerine Sovyet saldırısına KAAÖ’nün vereceği en asgari karşılık, ancak konvansiyonel silahlarla olur. Derim ki Türkiye’ye bir Sovyet saldırısının olması, buna KAAÖ’nün karşılığı, lanet olası derecede tehlikelidir. Bunu önlemenin yolu, Küba’ya saldırıya geçmeden önce Türk füzelerini dağıtmak...”
Bu gelişmeler dünyada bir yumuşamaya, Vaşington ile Moskova arasında bir “kırmızı hat” telefonu bağlantısının kurulmasına yaradı.

***

Obama ile Fidel Castro’nun kardeşi Raul Castro’nun yarım yüzyılı aşan bir gerilime son verecek Panama’daki tarihsel buluşmaları önemli bir adımdır. Şimdi Küba, ABD’den gelecek Amerikan turistlerini bekliyor, Türkiye ise Rus turistlerinin azalmasından kaygılanıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları