Fethullah Gülen’in iktidarla uzun seneler yürüttüğü işbirliği, iktidar çevrelerini geçmişe bir sünger çekme çabasına itiyor. 17-25 Aralık o sebeple bir milat olarak ilan edildi.
Peki, bu tarihten evvel Gülen’in devleti ele geçirmek istediği bilinmiyor muydu? Haydi iktidar çevreleri bu konuda yazılan raporları, kitapları okumadı diyelim. İnsanlık hali. 1999 senesinin Haziran ayında televizyon da mı izlemediler?
Fethullah Gülen neden ABD’ye kaçtı? Bir video kaydı ana haber bültenlerinde yayımlandığı için. Ne diyordu Gülen o meşhur kayıtta hatırlayalım:
“(...) Adliyede, Mülkiye’de veya başka bir hayati müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti, öyle ferdi mecburiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde garantimizdir. İstikbale yürümek için sistemin püf noktalarını keşfedin. Hâlâ bu sistem devam ediyor. Bu sistem içinde arkadaşlarımız istikbale yürüyeceklerdir. Öyleyse o sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım, keşfetmeleri lazım.”
Başka ne diyordu: “Sivrilmeden, mevcudiyetinizi hissettirmeden çok ilerlere gitme. Mutlaka riayet edilmesi lazım. Müslümanların belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar bu şekilde hizmete devam etmeleri şarttır. Erken vuruş diyeceğim çıkışlar yaparlarsa, dünya Cezayir’deki gibi başlarını ezer.”
Yani henüz vakti gelmedi dedikten sonra vaktin nasıl geleceğini de şu sözlerle açıklıyordu:
“Kendi düşüncemi yayma, kendi düşünce sistemim adına varlığı, her tarafı fethetme, ele geçirme yolunu şahsen tercih ederim.”
Belli ki sabırsızlanan müritlerini sakinleştirmeye çalışıyor ve devlete sızmasının “kıvama ulaşmasını” bekliyordu:
“Anayasal müesseselerdeki kuvveti cephenize çekmeden her adım erken. Kıvama ereceğiniz ana kadar dünyayı sırtınıza alıp taşıyabilecek güce ulaşacak ana kadar, o kuvveti temsil edeceğiniz şeyler elinizde olacağı ana kadar, Türkiye’deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır.”
İktidarın da desteğiyle o kuvveti cephesine çektiğini zannettiğindeyse darbe girişiminde bulunmuşa benziyor. Gelgelelim aynı video kaydında siyasette kuvvetlenmek için DYP ve AKP’nin öncülü Refah Partisi’yle işbirliği yapılması gerektiğini de dile getirmekteydi:
“Aynı cephe sayılabilecek, bize sıcak bakabilen bir çerçeve içinde mütalaa edebileceğimiz siyasiler vardır. Refah’tan bugünkü manasıyla DYP’ye kadar uzanan siyasi yelpazedir.”
Yani iktidar mensupları şayet haziran ayında televizyonda haberleri izleselerdi, devleti ele geçirmeye çalışan bir adamın müritlerine kendi siyasi hareketleriyle beraber davranma talimatı verdiğini de görürlerdi. Dolayısıyla bundan 3 sene sonra AKP’yi kurduklarında bu talimatı bilen insanlar olarak Gülen hareketine mesafe koyabilirlerdi. Yapmadılar. Aksine her yerde, her alanda önlerini açtılar.
Şimdi milat 17-25 Aralık deniyor. O vakit yapılanların arkasında cemaatin olması başka, yolsuzluk iddialarının doğru olup olmaması başka mesele. Mesela, Konda’nın 2014’te yaptığı bir ankete göre halkın yüzde 77’si yolsuzluk yapıldığına inanıyor.
Herhalde bir milat aranacaksa, Gülen’in alenen niyetini ve kimlerle işbirliği yapacağını ilan ettiği 1999 senesine gitmekte fayda var.
İktidar çevrelerine bir tavsiye. Öyle istihbarat raporlarına falan ihtiyacınız yok haberleri izleyin yeter.