Özgür Mumcu

Hem Gerçekçi Olmadılar Hem İmkânsızı İstediler

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Çatı adayı belirlendiği dönem, Radikal gazetesinde bu fikri eleştiren bir yazı yazmış ve umarım yanılırım diye de eklemiştim. Maalesef yanılmadım ve giderek sertleşen Erdoğan rejiminde yeni bir aşamaya gelmiş bulunduk. Yanılmamamın sebebi ise şahane siyasi öngörü kabiliyetim değildi. Köy görünüyordu, kılavuz istemiyordu ve fakat o köye gidememek yine de becerildi. Köye gitmek için kılavuza gerek yoktu ve fakat yanlış kılavuzla görünen köye dahi gidememek demek ki mümkündü.
Aslında Ekmeleddin İhsanoğlu iyi bir adaydı. Ama 2014 için değil 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için. Nisan 2007’de Meclis’te cumhurbaşkanı seçimi vardı. Abdullah Gül adaydı. Oylamaya 361 milletvekili katılmıştı. O gün gece yarısı meşhur e-muhtıra verildi, ardından “367” sebebiyle Gül cumhurbaşkanı seçilemedi. Bunun üzerine cumhurbaşkanını halkın seçmesi için yapılan anayasa değişikliği referandumla kabul edildi. Erken seçime gidildi ve AKP önemli bir seçim zaferi kazandı. Akabinde de MHP’nin de katkılarıyla sonunda Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçildi.
İşte o dönem CHP ve AKP, Ekmeleddin İhsanoğlu profilinde bir aday üzerinde uzlaşabilseydi belki e-muhtıra yaşanmayacak, AKP 2007’de mağduriyet siyasetiyle oylarını bu denli artırmayacak ve cumhurbaşkanını da bugün halk seçmeyecekti.
O günün siyasi atmosferinde düşünülmesi zor bir hamleydi ancak başarıya ulaşabilirdi. Zaten iyi siyasetin yolu da zor zamanlarda zor hamleler yapmaktan geçer. İhsanoğlu gibi biri 2007’de Abdullah Gül yerine cumhurbaşkanı olabilirdi. 2007’den sonra bir sarmal gibi yükselirken her şeyi yakıp yıkan siyasi gerginlik de bu boyuta gelmeyebilirdi.
Neyse, İhsanoğlu’nun o dönem için iyi bir aday olması onun bugün için kötü bir aday olmasını engellemiyor. Zaten çatı adayı fikri de kötü bir fikirdi.
Erdoğan seçimi yaklaşık yüzde 52 oranında bir oyla kazandı. Çatı adayı da kendisini aday gösteren partilerin son yerel seçimlerde aldığı oyun bir hayli altında bir oy toplayabildi. Oysa ilk turda her parti güçlü bir aday çıkarsaydı, en azından seçimin ikinci tura kalacağı rahatlıkla söylenebilir.
Önümüzdeki genel seçimler önemli. AKP anayasayı değiştirecek bir güce ulaşmayı isteyecektir ki rejimi tamamen Erdoğan’ın üzerine göre diksinler. Muhalefet partileri genel seçim kampanyasına cumhurbaşkanlığı seçimi vesilesiyle erken bir başlangıç yapabilirdi. Olmadı.
Cumhurbaşkanını halkın seçeceği belli olmasından itibaren rejimin şu ya da bu şekilde değişeceği ortadaydı. Türkiye gibi lidersever bir ülkede halkın oyuyla seçilecek bir cumhurbaşkanının sembolik bir cumhurbaşkanı olması imkânsız.
Oysa çatı adayı kampanyasını bunun üzerine kurdu. Haliyle yeni bir siyasi proje sunamadı ve Erdoğan’ın devlet imkânlarını da seferber etmiş orantısız kampanyası karşısında çaresiz kaldı.
Cumhurbaşkanını halk seçecekse o cumhurbaşkanından icraat bekler. Muhalefet partileri ilk turda çıkaracakları kendi adaylarıyla nasıl bir programları olacağını gösterebilirdi. Bu genel seçimlere de iyi bir yatırım olabilirdi. Cumhurbaşkanının yetkilerinin artık onu halk seçtiği için görece artırıldığı ve demokratik denetim mekanizmalarının konacağı yeni bir anayasa projesi bu seçim kampanyasına eşlik edebilirdi.
Kısıtlı imkânlarına rağmen katılınsın katılınmasın bir siyasi vizyon sunan Demirtaş’ın Kürt siyasal hareketinin gücünü aşan oy yüzdesi “çatı adayı” projesinin vizyonsuzluğunun nasıl bir potansiyeli heba ettiğinin de göstergesi.
Velhasıl çatı adayı projesinde projeyi kuranlar 2007’nin adayını 2014’te buldular. Hem gerçekçi olmadılar hem de imkânsızı istediler. Eh doğrusu bir hayli de yazık ettiler.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları