Katil kim? Suçlu kim?

06 Aralık 2019 Cuma

Ceren’in katili gibi kaç kişi var aramızda, sokaklarda? Nasıl böyle ellerini kollarını sallayarak dolaşabiliyorlar? İlla bıçak saplamaları gerekmiyor hepsinin. Yılışık bakışlar, yolda yalnız yürüyen bir genç kadın gördüler mi laf atmalar, izlemeler...

Ceren gibi sokakta yürürken tedirgin olan kaç kadın var bu ülkede? Ya da şöyle soralım soruyu kadınlara... Tenha bir sokakta, hele hava kararmışken ya da sabahın köründe henüz aydınlanmamışken işe, okula yetişmek için evinden çıktığında tedirginlik hissetmeden yürüyen kaç kadın vardır aranızda.. “Arkanızdaki adımların sahibi kim acaba?” diye merak eden, fırsat bulduğunda çaktırmadan geriye dönüp bakan, eğer bir kadın ise rahatlayan, erkek ise adımlarını hızlandıran..

Bu ülkede bitmeyen bir kadın cinayetleri, kadına şiddet gerçeği var. Adam boşanmak isteyen eşini defalarca bıçaklayarak katlediyor; delikanlı “seni artık istemiyorum” diyerek sevgilisini öldürüyor; adam cinnet geçiriyor, karısını, çocuklarını zehirliyor.

Ceren’in katili “Hapisteyken mutlaka birilerini öldürmeliyim diye tasarladım. Av aradım. Başka kadınları da takip ettim”...demiş. “Pişman değilim” diye de eklemiş; “yeni avlar aradım ama fırsat bulamadım.

Belli ki adam manyak.

Peki, Ceren öldürüldükten sonra sosyal medyada şu sözleri utanmadan yazanlara ne demeli?

Örneğin “Çok bile yaşamış tipe bakın” diyen köy hizmetlerinden emekli şahıs...

Sen git erkeklerle sabaha kadar iç, pislik yap .. sonra öldürsünler, ailesi de adalet peşinde koşsun, kusura bakma teyze kızın o...pu, adalet yerini bulmuş” diyen genç..

Ya da..

Küçücük bir çocuğu öldüren kişiyi açık cezaevine çıkararak neredeyse ödüllendiren devlet zihniyeti.. Firara karşı engelleri ve dış güvenlik görevlisi bulunmayan bir kuruma, siz nasıl göz göre göre adam öldüren, 20 kez hırsızlık yapan birini, bir suç makinesini gönderirsiniz?

Önce “Katil kim? Suçlu kim?” ayırımı yapmalıyız.

Olaya sadece katiller üzerinden gittiğimizde her işlenen cinayet, her vahşice katledilen kadın için üzülüyor ama konu gündemden uzaklaştığında unutuyor toplumumuz. Taa ki bir başka katil yeni bir cinayet ile ortaya çıkana kadar...

Suçlu kim” sorusunu sormaya başladığımızda ise karşımıza dikilen devasa erkil zihniyet ve onun uzantıları oluyor.

O erkil zihniyet okulda, sokakta, mecliste, karakolda, otobüste, metroda... O erkil zihniyet her yerde.

Bir gün yakaladığı tacizciyi linç etme eylemine katılırken bir başka gün durakta bekleyen kadına yılışık bakışlar fırlatan zihniyette..

23 kez dilekçe verip beni koruyun” diye karakola sığınan kadını evine, katilinin yanına yollayan zihniyette..

Küçük yaştaki kızlarla evlendikleri için cinsel istismar suçundan hapis yatanlara af getiren yasada “Yaş farkı 10 mu, 15 mi olmalı?” tartışmasını yapan zihniyette...

Katillere iyi hal indirimi getiren zihniyette

Katıldığı televizyon programında 4 gazetecinin saldırıya uğramasını “aile içi şiddet” diyerek, kahkahalarla dalgaya alan zihniyette...

Bir ülkede giderek artan kadına şiddet gerçeği varken, kadın sığınma evleri açmayan, açılanları da kapatan devlet zihniyetinde...

Çalıştığı işyerinde kadın çalışana yapılan mobbinge tepki vermeyen zihniyette..

Kadın ve kadın bedeni üzerinden günlük yaşamda sürekli tekrarlanan küfürlü söylemlere gülüp geçilmesinde...

Okullarda okutulan ders kitaplarındaki cinsiyet ayırımcı dilde..

Kadını eve tıkıp görevini çocuk doğurmak ve erkeğe hizmet ile sınırlayan dinci söylemde..

İşte bu zihniyetle oluşturulan sistem sürekli yeni canavarlar üretiyor.

Giderek büyüyen gelir eşitsizliği, işsizlik, umutsuzluk bu yeni canavarların üremesine katkıda bulunuyor. Bunu da göz ardı edemeyiz..

İşte bu zihniyet sonucu bugün bu noktadayız. Türkiye çürüyor, ilmik ilmek dökülüyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Küresel korku toplumu 20 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları