Öztin Akgüç

Amaç Ne?

08 Ocak 2012 Pazar
\n

\n

Politikada, bürokraside, medyada, yaşamın hemen her alanında çekişme gözleniyor. Kişiler belirli orunlara (mevkilere) gelmenin çeşitli yöntemlerle savaşımını veriyorlar; kurumlar, birlikler, sosyal paylaşım siteleri, sivil toplum örgütleri oluşturuyorlar. Tüm bu çabanın, savaşımın amacı ne? Kişisel doyum mu? Kişisel çıkar sağlamak mı? Bir üst yapılanmanın buyruklarını yerine getirmek mi? Güç gösterisi mi? Sorgulayacak olsanız, alınacak yanıtlar herhalde birbirinin benzeri olacaktır... Ülkeye hizmet, topluma hizmet, hatta daha iddialı olanlar olabilir. İnsanlığa hizmet, insanlığa katkı yaygın yanıt olur. Herhalde kimse kompleksleri tatmin, güç gösterisi, kişisel tutkuları gerçekleştirme, maddi çıkar sağlama, aile çevresini koruma, bir örgüte (cemaat-tarikat olabilir) bağlı ise örgütün isteklerine hizmet yanıtı vermez.

\n

***

\n

Haksızlık etmeyeyim. Gerçekten toplum için, ülke için, insanlık için savaşım verenler, katkıda bulunmaya çalışan, özverili insanlar var. Ne yazık ki bu nitelikte, kalitede insanların sayısı sınırlı. Dünya hâlâ yaşamaya değer bir mekân ise bunu her dönemde azınlıkta kalan bu kişilere borçluyuz. Gerçek sanatçılar, bilim adamları, düşünürler, buluş sahipleri, iyi niyetli liderler yaşama değer katmışlardır, değer katmaktadırlar.

\n

Çoğunluk kişisel hesaplarla, kişisel tutkularla, aşağılık duygusunu yenmek için güç gösterisi, yaşam boyunca küçük görülmenin doğurduğu hınç gibi güdülerle hareket eder. Bu tür güdüler, kişinin yönetim tarzını, görev anlayışını, davranışlarını etkiler. Niçin gerçek anlamda demokratik bir düzen kurulamıyor? Hukuk devleti, sosyal adalet bir ütopya olarak kalıyor. Kaynaklar savurganca kullanılıyor. Eziyet, işkence yapılıyor. İnsan haklarına saygı sahte bir bağlılık gösterisi oluyor. Takıyye yaygınlaşıyor. İnsanlar olduklarından daha farklı bir görüntü vermeye uğraşıyor. Bunun nedenlerini, insanların bencil, benmerkezli, içtenlikten uzak davranışlarında, sakat değer yargılarında, tutkularında aramak gerekir.

\n

Kompleksli, topluma hınçlı, yetenekleri ile uyumlu olmayan orunlara gelmiş, belli yerlere ulaşmak için her aracı mubah görmüş, kullanmış bir kişiden insan haklarına saygı, hoşgörü, dürüst, adil bir yönetim, koltuğa bağımlı kalmamasını nasıl beklersiniz? Cilalı sözcükler sadece dudaklarda kalır; uygulama, verilmek istenen görüntüden çok farklı biçimde karanlık yöntemlerle yapılır.

\n

***

\n

Her dönemde, her iktidar, insanların genelindeki bu düşkünlükten yararlanır. Kendini göstermek isteyenler arasından, yaranarak belli orunlara gelme çabasında olanlardan, kadrolar ekipler oluşturulur. Partizanlık, yandaş kollama yaygınlaşır, hukuk hatta yasalar bir yana itilir, bir tür intikam alma, hınç, linç duygusunun tatminine yönelinir. İşte kraldan ziyade kralcı gözlemi bir gerçeği yansıtır.

\n

İyi ya da kötü doğal bir ikilik, doğal bir ayrım değilse; toplumsal yaşamın bir ürünü, ayrımı ise değer yargılarının davranış biçimlerinin değiştirilmesi yoluyla yaşam daha kaliteli hale getirilebilir, eksiklikler giderilebilir, kişilerin bencillikleri en azından törpülenebilir, kötü örnekler silinebilir, etkisizleştirilebilir.

\n

***

\n

Genelde ise, kötümser gözlemi denilebilir ama önerilerin tamamen tersi yapılmakta, kötüler örnek olarak alınmakta, kişilerin düşkünlüklerinden yararlanılmakta, bir yerde kötüler hegemonyası, egemenliği oluşturulmaktadır.

\n

Kişilerin düşkünlükleri, amaçları, güdüleri yönetim tarzını, toplumsal davranış biçimini, uygulamaları belirliyorsa, bu sav doğru ise, yasal düzenleme yapmakla, bildirgeler yayımlamakla sorun çözülmez. Eğitim anlayışının, değer yargılarının değişmesi gerekir. Aksi halde, kişi düşkünlükleri, eksiklikleri istenen düzenin kurulmasını engeller.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları