Bir toplumda benim gibi anlayış özürlü, engelli kişiler de bulunabilir. Hemen her alanda fiziki engelliler, özürlüler için bazı kolaylıklar, olanaklar tanınırken anlayış özürlü olanlardan bunları esirgememek gerekir. Yazılanlar, açıklamalar, tartışmalar benim gibilerin de anlayabileceği düzeyde, açıklıkta, netlikte olmalı.\n

“Kürt sorunu” diye bir sorun ortaya atıldığında ve kamuoyuna sorun diye kabul ettirilmeye çalışıldığında konuyu anlayabilmek için bazı soruları gündeme getirmeye, anlamaya çalışmıştım. Yazar, uzman, bilim adamı diye yaftalanıp kamuoyunun önüne sürülen kişiler belki açıkladılar, ama ben pek anlayamadım. O nedenle kafama takılan soruları yineleyeceğim. Bu bağlamda Nietzsche’nin bir tümcesini de anımsıyorum: “Bir budala, akıllı bir adamın yanıtlayabileceğinden çok daha fazla soru sorabilir.” Özür dileyerek soruları yineliyorum.\n

Yine bilgisizlikten kaynaklanan bir soru olabilir. Köken farklılığı deniliyor. Örneğin DNA’ya bakarak bu Kürt, bu Türk ayrımı yapabiliyor muyuz? Türk DNA’sı Kürt DNA’sından farklı mı? Hadi bu bölge karışmış diyelim. Kendilerini ari ırk olarak tanımlayanların DNA’sı değişik mi? Kökeni neye, doğal farklılıklara göre mi saptıyoruz?\n

Bir olayı sorun olarak niteleyebilmek için tanımlamak, nedenlerini ortaya koymak gerekir. Tanımlayamadığınız, nedenlerini ortaya koyamadığınız bir sorunu nasıl çözebilirsiniz? Tanı konulmadan, nedenleri bilinmeden sorun çözülebilir mi?\n

Terör olarak netilendirdiğimiz olayın, 1980’li yılların ortasında asker-Özal ortak yönetimi döneminde ortaya çıkması, şiddetlenmesi bir tesadüf müdür? Olaylar üzerine eyalet, federasyon, konfederasyon gibi söylemlerin gündeme gelmesi, bir niyeti mi ifade eder? Yoksa her konu tartışılabilir anlayışının dışavurumu mudur?\n

Irak’ın üç bölgeye ayrılması, kuzeyde özerk bir Kürt bölgesi oluşturulması, ne zaman, hangi koşullarda gündeme gelmiştir? Böyle bir plan varsa, ne zaman hazırlanmış, uygulama aşamasına götürülmüştür?\n

Türkiye’de yaşanan olaylarla, Ortadoğu’ya yeni bir siyasal ve ekonomik düzen vermeyi amaçlayan ABD’nin “Genişletilmiş Ortadoğu Planı (GOP)” arasında ilişki var mıdır?\n

PKK bir terör örgütüyse amacı nedir? Terör belli bir amaca ulaşmak için araçtır. Gösteri olsun diye terör yapılmaz.\n

PKK’nin yapısı nedir? Uluslararası bir örgütse, içinde Türkiye sınırları dışında çeşitli ülkelerde yaşayanlar yer alıyorsa yalnız Türkiye sınırları içinde kalacak önlemlerle olayları nasıl engelleyebilirsiniz?\n

PKK’yi kimler finansal ve lojistik açılardan destekliyor? Dağlık bir bölgede oldukça mekanize bir örgütü yaşatabilmek için ciddi lojistik destek gerekir. Hadi insan gücü ve iaşe olanakları bölgeden sağlanıyor diyelim; silahlar nerede üretiliyor, nasıl sağlanıyor? Kandil Dağı’nda silah sanayisi mi oluştu?\n

Örgütün konuşlandığı söylenen Kandil Dağı ve çevresi, kimin kontrolünde? Tüm Irak’ı işgal eden ABD bir tek Kandil Dağı’nı mı kontrolü altına alamadı?.. Özerk Kürt yönetimi, hadi gücü yetmiyor, Kandil’i kontrolü altına alamıyor, lojistik destekleri de kesemiyor mu?\n

Müzakere bir çözüm yolu mudur? Yoksa bir alalama, bir kamuflaj mıdır? Müzakere masaya güçlü oturanın isteklerini, karşı tarafın iradesi dahilinde izlenimi vererek kabul ettirme aracıdır. Müzakere yoluyla başarılı, uzun ömürlü bir çözüm sağlanmış mıdır? Bunun örnekleri var mıdır?\n

Soru listesi uzatılabilir. Nietzsche’nin gözlemlediği gibi bir budala daha çok soru sorabilir. Bu bağlamda âkil adamlarının(!) kanaat önderlerinin(!) bilim adamlarının(!) yanıtları öğretici olabilir.\n

Denilebilir ki toplum sorunu anlıyor, biliyor; birkaç özürlü anlamasa da olur. Bunun için zaman ayırmaya değmez. Bu sav da haklı görülebilirler.\n

Barışı, huzuru, kan dökülmemesini herkes ister. Ama karşılığı ne pahasına? Sonuç ne olur? Bunun da yanıtının aranması gerekir.\n

Süreti haktan görünerek toplumu kandırmanın yollarını arayanlara karşı çıkmak bir yerde görev. Sayın çözücüler önca sorunu tanımlayanız; nedenlerini, amacını, arkasındaki güçleri ortaya koyunuz. Değersiz bulsanız da bu bağlamdaki soruları yanıtlayınız.