Öztin Akgüç

CHP Üzerine

05 Eylül 2014 Cuma

CHP üzerine yorum, eleştiri, önerileri izlemeye çalışıyor; bu bağlamda farklı güdülerle davranıldığını düşünüyorum.
Türkiye ve CHP’nin içinde bulunduğu acıklı durumu, TC’ye ve CHP’ye gönülden bağlı olanlarda bir tepki doğuruyor. Yeni Türkiye, restorasyon söylemleriyle, alalamasıyla gerçekte fetret, dağılma sürecinin yaşandığı bilinci ile CHP’den bir silkiniş, bir etkili karşı duruş, uygulanabilir, devrimci bir program bekleniyor. CHP’nin kurtarıcı bir güç, bir umut olması isteniyor. Bir kısım eleştirileri, önerileri bu istek, beklenti doğrultusunda yorumlamak gerekir.
CHP ve altı ok konusunda öyle bazı öneriler, eleştiriler de yapılıyor ki, yapan kişiler, yaşamlarının herhangi bir döneminde gerçekten CHP’yi destekledikleri, hatta CHP’ye oy verdikleri konusunda kuşku uyandırıyorlar. Öneri ve eleştirilerin hangi amaçla yapıldığı, kimlere hizmet ettiği soru işaretleri doğuruyor.
Önerilerin bir bölümü de sosyal demokrat kimliği olan CHP’nin, Batı’nın sosyal demokrat partilerini örnek alması yönünde oluyor. Batı, yüzyıllar öncesi Rönesans ve reform yaşamış, sanayi devrimi geçirmiş. Batı’da kişisel yıllık gelir ve eğitim düzeyi Türkiye ortalamasının yaklaşık dört katına ulaşmıştır. Koşulları, ortamı tümüyle farklı olan Batılı ülkelerin sosyal demokrat partilerinin programlarını örnek almak, uyarlamaya çalışmak ne kadar gerçekçi ve başarılı olur? İrdelenmesi gereken bir sorudur. Kaldı ki Batı’nın neoliberal öğeler taşıyan köhnemiş programlarının kendi sorunlarını dahi çözmeye yetmediği görülmektedir.
CHP, Rönesans, reform yaşamamış, sınaileşmemiş, bir endüstri toplumuna dönüşmemiş ortamda farklı kalkınma stratejisi izlemek, değişik model ve politikalar geliştirmek, uygulamak durumundadır. Nitekim Atatürk döneminde bir yanda reform, Rönesans, değişim, yenileşme, aydınlanma süreci başlatılırken, diğer yanda sınaileşme programları uygulamaya konulmuştur. CHP’nin devletçiliği, SSCB plan uygulamasından nasyonal sosyalist Almanya’nın devlet kuruluşlarından farklıdır. Devletçilik bir sınaileşme stratejisi olmanın yanı sıra toplumsal değişim modelidir. “Özel kesimin yapamadığını devlet yapsın” anlayışına indirgenemez. CHP devrimci bir partidir. Devrimle uyum, uyuşum değil değişim, yenileşme amaçlanır. CHP, neoliberal söylemler, devrimcilikten uzaklaşma, sağa açılma, halkın eğilimlerine uyma gibi politika ve önerilerle, özür dilerim, uyuşukluğa itilmiş, adeta düzenin uydusu haline gelmeye başlamıştır. Bülent Ecevit’i “Ecevit” yapan, “Bu düzen değişmelidir” sloganıdır. Toplum, değer yargıları, davranış biçimi, yaşam tarzı, yaşam kalitesi, amaçları yönünden kökten değişmelidir. Zorla değişim, zorla devrim olmaz. Ancak açıklamak, yaşam tarzı ile tutarlı, inandırıcı olmak yoluyla değişim süreci başlatılır, hızlandırılır.
Hiçbir şekilde gerçekleşmeyen oy kaygılarını, oy hesaplarını bırakmak gerekir. CHP’ye kimler oy veriyor, kimler destekliyor? CHP’li seçmenin profilini çözmek gerekir. CHP’nin oy omurgasını, milli mücadeleye kadar uzanan politik geçmişi olan TC’yi benimsemiş, altı oku toplumsal kalkınma stratejisi olarak içselleştirmiş aileler ve bu ailelerin etkileyebildikleri çevreler oluşturuyor.
İkinci ana oy kaynağı, sağcı partileri, Türkiye’nin geleceği, demokrasi için tehlike olarak gören vatandaşlardır. CHP en fazla oy aldığı, üstünlük sağladığı il, ilçe ve bölgelerin yapısını iyi incelemelidir.
Neoliberal öneri ve politikalardan esinlenen söylemler, sağa açılalım, halka ters düşmeyelim, halkı hoşnut edelim, esnekleşelim gibi görüş ve uygulamalar, CHP’ye oy olarak da bir şey katmadığı gibi partinin imajını, inandırıcılığını, kimyasını da bozmaktadır. Zaman zaman yüzde 26-27 oy başarı gibi savunuluyor. AKP gibi her alanda başarısız bir iktidara karşı da oy oranı bir başarı değil başarısızlık göstergesidir.
CHP, varlığını sürdürmek, etkili, güvenilir, uzun ve başarılı olabilmek için uyuşukluktan kurtulup devrimci kimliğine kavuşmalı, devrimciliği ön plana çıkarmalıdır. Kurultayların amacı, katkıları bu yönde olmalıdır. CHP’nin, gerçekten CHP ilkelerine inanmış, takıyye yapmayan, kişisel kaygı ve beklentilerden uzak, özverili, savaşımcı, devrimci, kişiliği olan yöneticilere gereksinimi vardır. Kurultay ya bir umut yaratacak veya 2015 seçiminin başarısızlığına da zemin hazırlayacaktır. 1999 seçimi unutulmamalıdır. Son sözü CHP’li seçmen söyler.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları