Öztin Akgüç

İnsan manzaraları

22 Nisan 2020 Çarşamba

Özgürlüğü kısıtlayan virüsün, bir ezası da TV izleme süresini uzatması oldu. İzleme, yalaka, şakşakçı, şarlatan, şaklaban gibi sözcükleri, sıfatları somutlaştırdığı gibi; düşünürlerin, yazarların, şairlerin bu bağlamdaki gözlemlerinin, özlü deyişlerinin daha iyi algılanmasına da olanak verdi. 

Saygı, nezaket göstermeyle yalakalık farklı davranışlardır. Yalaka, dalkavuk, çıkar beklentisi ile çıkar sağlayabileceğini düşündüğü kişileri ikiyüzlülükle aşırı övendir. Yalakalığın bir çeşitlemesi olan şakşakçılıkta da başkalarına da benimsetme amacıyla çıkar beklenen kişiye övgü düzmek temel güdüdür. Şarlatan, bilgili gözükerek, yaptıklarını abartarak, ağız kalabalıklığıyla çevreyi aldatarak kendine yarar sağlayan kişidir. Şaklaban, gülünç düşmeye, onursuzluğa katlanarak, sözleriyle, davranışlarıyla ulaşmak istediği kişi ve çevrelere hoşça vakit geçirterek yanaşan kişidir. 

TV’de gözlenen davranışlar, düşünürlerin, yazarların özlü deyişlerini çağrıştırmaktadır.

Dehri arasan binde bir adem bulamazsın

Adem görünen harları adem mi sanırsın

Ziya Paşa

Aptallık genelleştiğinde hamakat görünmez olur.

Bertolt Brecht

Aptallar akıllılardan çok az şey öğrenebilir, akıllılar ise aptallardan çok şey öğrenir

İnsan ne kadar az düşünürse o denli çok konuşur

Montesquieu

Ehil insana canım feda olsun

Ayağı öpülse öperim onu

Hele git bir cahille konuş

Cehennem ne imiş görmüş olursun

Kendilerini önemseyen, üstün niteliklere sahip olduğu sanısına, yanılsamasına, kuruntusuna kapılanların gerçek değerini, Kaygusuz Abdal “bir cim çıkmaz eğer karnını yararsan, camiye gelir de erkân beğenmez” dizesiyle ölçmüştür. 

Günümüzden yaklaşık 2 bin 500 yıl önce yaşamış Sinoplu Diyojen’in (Kynite Diogenes) Atina sokaklarında gündüz elinde fenerle ne aradığını soranlara “insan, insan” haykırışını unutmamak gerekir. 

Alıntılar, anekdotlar, bireyin kendini değersizleştirmesine, küçük düşürmesine, alçalmasına karşı insan onurunu korumaya yönelik tepkilerdir. Kişi için en değerli erdem artam, onurlu olmaktır. Özgür olmanın, çalışkanlığın, kamu yararı gözetmenin, başarıya odaklanmanın, cesaret göstermenin, ödün vermemenin temel güdüsü kişinin onurunu korumasıdır. Onurlu kişi sözünün eridir, tutarlıdır. “Yanlış anlaşılma, amacını aşma, kamu baskısı, genel istek” gibi özürlerin arkasına sığınarak sözlerini, hareketlerini tevile, sözünü çevirmeye kalkışmaz. Doğru bildiği yolda tek başına kalsa da yürür. Onurlu kişi, övünmez, alçakgönüllü, özgeci davranır. Yunus Emre “Er odur ki alçak dura, yüceden bakan göz değil” dizeleri ile alçakgönüllü olmanın erdemini ifade etmiştir. Şair Sadi de “meyvalarla yüklü dal başını yere serer” dizesiyle bu görüşü paylaşmıştır. Atalarımızın “Boş başak dik durur” gözlemi de bu yöndedir. 

Ülkemizde, onurlu, bilgili, yetenekli, kamu yararı gözeten, özgeci, gurur verici niteliklere sahip insanlarımız ne yazık ki tersine ayrımla dışlanmakta, tasfiye edilmekte, hatta cezalandırılmaktadır. Yetenekleri sınırlı kişiler, belli orunlara gelebilmek, unvanlar, sıfatlar alabilmek için etkili gördükleri kişilere, çevrelere biat ederek, yanaşarak, övgü düzerek, komplolar, kumpaslar kurarak, al-ver ilişkilerine girerek kendi çıkarlarını korurken, liyakatli olanların da dışlanmasına yol açmaktadırlar. Türkiye’nin temel sorunu gerekli niteliklerden yoksun kişilerin politikada, bürokraside, akademik çevrelerde, toplum yaşamında ön plana çıkmaları, etkili olmalarıdır.

Ülkelerin ana zenginliği beşeri sermayeleri olmasına karşın ülkemiz beşeri sermayesini de verimli şekilde kullanamamaktadır. Savunmaya çalıştığımız görüşü, alıntı yaptığımız “insanlık için entelektüel sermayenin parasal sermayeden daha değerli olduğu anlaşıldığında, dünya dramatik değişikliğe sahne olacaktır” tümcesi daha özlü, yetkin olarak ifade etmektedir. Sorunun nedenlerini, kaynağını göremezsek çözüm bulamayız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları