Seçim sonuçlarını dinlerken 1957 yılından beri CHP’ye oy vermiş kıdemli bir seçmen olarak, niçin CHP’ye oy verdiğimi, CHP’nin nasıl bir parti olduğunu ya da olması gerektiği konusunu bir kez daha açıkça yinelemek gereğini duydum. CHP’ye oy vermenin aile geleneği ve duygusal nedenleri olduğu söylenebilir. Gerçekte ise CHP’yi ülkeyi kalkındıracak, ülkeyi aydınlığa kavuşturacak bir parti olarak algıladığım için oy veriyorum. CHP’yi nasıl algılıyorum, nasıl olmasını istiyorum; özetleyeyim.

• CHP, kişi değil ilkeler partisidir.

CHP cumhuriyetçidir, halkçıdır, devrimcidir, milliyetçidir, devletçidir ve laiktir. İlkeler altı okla simgelenmiştir. Bu ilkeler birbiri ile tutarlı bir bütündür. Efendim bunlara yeni oklar ekleyelim ya da bazı okları çıkaralım, kıralım şeklindeki savları fantazi görüşler olarak nitelerim.

Zaman zaman yenilik olsun, güne uysun diye bazı okların eklenmesi veya bazı okların en azından askıya alınması önerileri duyulur. Efendim günümüz koşullarında devletçilik olur mu? 1930 modeli uygulanır mı, gibi küçümseyen, alaysılamalı sorular yöneltilir ya da yorumlar yapılır. Laiklik, dinsizlik olarak halka aşılanıyor, laikliği pek vurgulamayalım gibi taktikler önerilir. Milliyetçilik yanlış anlaşılıyor, milliyetçilikten pek fazla söz etmeyelim şeklinde görüşler ileri sürülür. Özellikle, devletçilik, milliyetçilik ve laikliğe bir şekilde kulplar takılmaya çalışılır.

***

Bu tür fantezileri bir yana itip CHP tüm ilkelerini savunmalıdır. Laiklik temel ilkedir parti programının olmazsa olmaz koşuludur.

• CHP uydu değil yönlendirici bir partidir.

CHP, oy hesapları ile belli kesimlere ödün vermez; dış telkinlere, aşılamalara kapılarak politikalar uygulamaz. CHP, inandırıcılıkla geniş kitleleri ilkeleri doğrultusunda yönlendirmeyi amaçlar.

• CHP yayılmacılığa (emperyalizme) karşıdır.

CHP, kapitalizmin yayılmacılığına karşı, antiemperyalist bir partidir. ABD ve AB ile ilişkilerini, dış politikasını bu açıdan değerlendirir. Emperyalizmin Ortadoğu’da taşeronu, piyonu rolünü üstlenmez; ABD’nin, AB’nin ülkede sesyayarlığını da yapmaz.

• CHP ülkenin tam bağımsızlığını savunur.

Tam bağımsızlık olmadan ana ilkeler uygulanamaz, emperyalizmin ayartısından, baskısından kurtulunamaz, yönlendirici olunamaz. CHP’nin, hemen bağımsızlık savaşından sonra, cumhuriyetin ilanından önce kurulmasının temelinde tam bağımsızlık ülküsü, ideali yatar.

• CHP, yabancı değil, Türkiye Cumhuriyeti eksenlidir.

CHP ne Batı eksenli ne de Arap-İslam eksenli bir partidir; tam bağımsızlığın da gereği Türkiye Cumhuriyeti eksenlidir. Türkiye Cumhuriyeti ekseni etrafında ülkenin etkinliğini arttırmayı amaçlar.

• CHP sosyal demokrat bir partidir.

Sosyal demokrat politikaların odağında insan vardır. Bu amaç doğrultusunda CHP devletçiliği ve planlamayı da araç olarak kullanır.

• CHP halkın aydınlanmasına yönelik politikalar izler.

Türkiye’de gerçek demokratik bir düzenin kurulması, Türkiye’de yaşam kalitesinin yükselmesi, Türkiye’nin kalkınması için halkın aydınlanması, bilgisinin artması, algılama ve irdeleme yeteneğinin gelişmesi, değer yargıları ve davranış biçiminin değişmesi gerekir. CHP, halkın aydınlanması konusundaki engellerinin ortadan kalkmasına, kısırdöngülerin kurulmasına yönelik politikalar geliştirir. Laiklik halkın aydınlanması için de olmazsa olmaz koşuldur.

• CHP çevrecidir.

CHP çevrecidir, nükleer enerjiye, doğa dengesini bozan HES’lere, ekonomiye kazandırıyoruz gerekçesiyle çarpık kentleşmeye karşıdır.

• CHP kültür mirasının koruyucusudur.

• CHP yolsuzluğa karşıdır.

Yolsuzluğun, haksızlığa ve yoksulluğa yol açtığını gören CHP öncelikle yolsuzluğu önleme savaşımı verir.

• CHP vatandaşlar arasında ayrımcılık yapmaz.

CHP, fırsat eşitliğinden, hukukun üstünlüğünden yanadır. Partizanlığa karşıdır, firsat eşitliği için parasız eğitimi, parasız sağlığı savunur.

CHP’yi böyle gördüğüm ya da olmasını istediğim için oy veririm. Bunları açıkça dile getirse CHP oy alamaz diyenler de olabilir. Önemli olan seçim kazanmak değil, gerçek iktidar olup amaçları gerçekleştirmektir. CHP, özetlenen amaçlar, politikalar etrafında bütünleşirse belki sürekli seçim kazanamaz, ama bir gizil (potansiyel) güç olarak varlığını sürdürür, ülke yönetiminde de etkili olur.