Öztin Akgüç

Özel-toplumsal kâr çelişkisi

14 Ağustos 2019 Çarşamba

Bir yatırımın, bilançosuna yansıyan mali sonuçları dışında da dışsal etkileri, kâr ve zararları vardır. Yatırımın özel kârlılığı, geçerli muhase­be kurallarına göre, dış etkileri dikkate alınmadan hesaplanan kârdır. Yatırımın toplumsal kârı ise bilançosunda görül­meyen, dışsal olarak yarattığı, kâr veya verdiği zarar da göz önünde tutularak hesaplanmasıdır. Bir iki tür kârlılık ara­sında, çevreye, diğer işletmelerin kâr veya zararına yaptıkları etki nedeniyle, özellikle gelişmekte olan ülkelerde büyük farklılık hatta çelişki vardır. Bir yatırımın özel kârlılığı, yarattığı çevre kirliliği, ne­den olduğu doğa yıkımı, piyasa gücü kullanarak ucuz girdi alımı nedeniyle tedarikçilerin uğradığı gelir kaybı, fiyat yükselişi yaratması ve tüketicilerin refah azalışı dikkate alındığında, toplumsal za­rara dönüşebilir.
Özel olarak kârlı gözükmeyen bir yatırım; eğitim olanakları, spor alanları, sanat gösteri salonları, arıtma tesisleri, çevre temizliği, girdi alımlarıyla işletme­lerde kapasite kullanım oranının yüksel­mesiyle sağladığı gelir artışı, tüketicilere görece daha uzun ve kaliteli mal sunu­mu gibi yarattığı dışsallıklarla, kalıntı de­ğerlerinin yüksekliğiyle toplumsal açıdan çok kârlı olabilir.
Kaz Dağları’nda altın arama, çıkarılma projesi özel girişimci için çok kârlı olabi­lir; ancak doğayı tahrip, yarattığı çevre kirliliği, yoksun bıraktığı gelirler nedeniyle toplumsal açıdan son derece zararlı bir yatırımdır. Özel-sosyal kârlılık çelişkisinin de somut örneğidir.
Yatırımların yanlış seçilen finansman yöntemi de özel kârlılığı artırırken, toplu­ma gereksiz külfet yüklemektedir. Yap-işlet-devret (YİD) özel, toplumsal yarar çelişkisine örnektir.
YİD modeli ile toplum, cebinden tek kuruş çıkmadan tesislere, yollara, köprü­lere, havaalanlarına sahip oluyor” yanılgı­sını, ayartısını bir yana bırakmak gerekir.
Toplumsal açıdan YİD maliyeti en yüksek finansman yöntemidir. Bu model (built-opera-transfer) BOT İngiltere tara­fından XIX. yy’da sömürgeleri sömürme aracı olarak kullanılmıştır.
YİD, girişimci açısından finansman riskleri taşımayan bir yöntemdir. Girişim­ciye, sermaye maliyetinin çok üstünde kâr garantisi sağlamaktadır. Yatırıma yüksek getiri sağlayacak şekilde geçiş, alım, yolcu, hasta garantisi verilmekte, toplum; gelirden yoksun kaldığı gibi, fiili geçiş, alım, yolcu, hasta bakımı garanti düzeyinin altında kaldığında, aradaki farkı yararlanmasa da ödemek zorunda kalmaktadır. Ayrıca girişimcinin, yükle­nicinin kredi sağlamasını kolaylaştırmak için Hazine garantisi verildiğinde, giri­şimci finansman riskinden kurtulurken, Hazine koşullu olarak yükümlülük altına girmektedir. “Her şey beklendiği gibi ge­liştiğinde tesis, altyapı bedelsiz toplumun olacaktır” savı da yanıltıcıdır. Aradan 25-49 yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra normal teknik, ekonomik ömrü dolmuş tesisi, altyapıyı yenilemek, esaslı tamir bakımını yapmak gerekecektir. Kalıntı değerinin de kârlılığa bir katkısı olmaya­caktır. Altyapı, sosyal geliştirme yatırım­larının kamu tarafından uzun süreli kredi­lerle gerçekleştirilmesi YİD’e göre daha sağlıklı ve ucuz finansman seçeneğidir.
KİT modeli, özel, sosyal kârlılık fark­lılığını nesnel olarak yansıtır. Kaldı ki KİT’ler hükümetlerin ödemedikleri görev zararları dışında topluca zarar da et­memişler, kârlı olmalarına karşın, mali sonuçları ya bilgi ya iyi niyet eksikliğiyle yanıltıcı şekilde kamuya sunulmuştur. Devletçilik aslında başarılı sonuçları olan sosyal kalkınma projesidir.
Yaşadığımız sosyal ve ekonomik so­runların ağırlaşmasında yanlış kararlar, gösteriş yatırımları, kaynak savurganlı­ğının yanı sıra özelleştirme, KİT’lerin yok edilmesi de etkili olmuştur.
İktisat, kaynakların akılcı, rasyonel kullanılarak toplumsal refahı ençoklama bilimidir. Sosyal amaçlı devletçilik yanı sıra, öncü, girişimci yeteneğine sahip iş insanlarının da sosyal amaçlı yatırım pro­jeleri desteklenerek, özel, sosyal kârlılık çelişkisi giderilerek kalkınma hızlandırılır.
Sorun, tasarruf yetersizliğinden değil, birikimlerin yanlış, keyfi, savurganca toplumsal kârı yüksek yatırımlarla kulla­nımından kaynaklanmaktadır.
Kamu yararı amaçlayan yetenekli yöneticilerle, mevcut kaynaklar, verimli kullanılarak hatta kaynaklar artırılarak sorunlara çözüm bulunabilir, en azından hafifletilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları