Öztin Akgüç

Sanayi Sektöründe Ekonomik Kârlılık Düşüyor

06 Eylül 2008 Cumartesi

Bir işletmenin ulusal gelire katkısı, yarattığı net katma değerdir. Net katma değer, işletmece ödenen maaş ve ücretler, ödenen faizler, ödenen kiralar ve işletmenin transfer niteliğindeki gelirlerden arındırılarak düzeltilmiş vergi öncesi kârı (mili gelir anlamında kâr) toplamından oluşur. Mali tablolarda açıklanan vergi öncesi kârla, milli gelir anlamında kâr arasında, transfer niteliğindeki gelirler nedeniyle önemli farklar oluşur.

Nitekim İSOnun (İstanbul Sanayi Odasının) 2007 yılına ilişkin Birinci ve İkinci Beşyüz Büyük Sınai Kuruluşu araştırmasında bu fark belirgin biçimde görülmektedir. Birinci Beşyüz Büyük Sınai Kuruluşunun (BBBK) 2007 yılı toplu vergi öncesi kârının 18.264 milyon YTL olmasına karşın; milli gelir anlamındaki kâr 12.160 milyon YTLdir. Bunun gibi İkinci Beşyüz Büyük Sınai Kuruluşunun (İBBK) vergi öncesi toplu kârı, 1.711 milyon YTL; milli gelir anlamındaki kârı ise 878 milyon YTLdir.

Bir işletmenin kârlılığı, verimliliği değerlendirilirken yalnız açıkladığı, bilançosunda ya da gelir tablosunda görülen kârı, hatta milli gelir anlamında düzeltilmiş kâr tutarını dikkate almak yeterli değildir. Kullanılan kaynakların da göz önünde tutularak bir yorum, değerlendirme yapılması gerekir. Daha fazla kaynak kullanan bir işletmenin doğal olarak, olağan koşullarda daha fazla kâr elde etmesi, katma değer yaratması gerekir. Bunun ayral, ayrıksı (istisnai) örnekleri de görülmektedir koşulların ve özellikle yönetim becerisinin, farklılığı nedeniyle her zaman kullanılan kaynakla, yaratılan katma değer ve elde edilen kâr arasında doğrusal bir ilişkinin varlığı görülmemektedir.

***

Bu bağlamda kaynak kavramına da açıklık getirmek gerekir. Bilançolara bakıldığında özkaynak (özsermeye) - yabancı kaynak (işletme dışı kaynak borç) ayrımı, bölümlendirmesi yapılmaktadır. İşletmeler açısından anlamlı olan özkaynak - yabancı kaynak (borç) ayrımının ulusal ekonomi, makro iktisat açısından anlamı yoktur. Kaynağı ister işletme sahibi veya ortaklar tarafından konulsun, ister üçüncü kişilerden finans kurumlarından ödünç olarak sağlansın makro iktisat açısından fark etmez, kaynağın niteliğini etkilemez.

Özel kârlılık hesaplanırken, değerlendirilirken, yorumlanırken, daha çok işletmenin vergi sonrası (vergisi ödenmiş kârı), kullanılan özkaynağa (özsermayeye) oranlanır. Sermayedar açısından işletmeye koyduğu sermayeye göre elde ettiği kâr önemlidir. Ulusal ekonomi açısından, makro açısından Dönem Net Karı/Özkaynak (öz sermaye) oranı anlamlı bir gösterge değildir. Bir kere, dönem kârı, transfer niteliğindeki gelirleri, örneğin iştirak kâr payları temettü alınan faizler gibi gelirleri de içerir. Bu nedenle milli gelir anlamındaki kârdan farklıdır. Üçüncü kişilerin başka işletmelerin yarattığı, söz konusu işletmeye aktardığı, transfer ettiği gelirler de, dönem kârına dahildir. Sermayedar, kendine kalan vergi sonrası kârla ilgilidir. Ulusal ekonomi açısından düzeltilmiş, transferlerden arındırılmış vergi öncesi kâr anlamlıdır. İşletmenin, Hazineye verdiği gelir ve/veya kurumlar vergisi de yarattığı katma değere dahildir, onun bir parçasıdır.

Bir işletmenin ulusal gelire katkısı yalnız kâr değil, yarattığı katma değerdir. Ayrıca işletmeler, yalnız sahip ve ortakların koyduğu kaynakları değil kendi dışlarındaki kişilerin, kuruluşların da kaynaklarını kullanmaktadırlar.

***

Tüm bu açıklamaların ışığı altında, bir işletme, makro iktisat açısından değerlendirilirken yarattığı net katma değerin kullandığı tüm kaynaklara oranı anlamlı olmaktadır. Ekonomik kârlılık ya da makro açıdan kârlılık olarak da nitelendirebileceğimiz bu oranı Net Katma Değer/Kaynak (Varlık) Toplamı olarak yazabiliriz. Söz konusu oran, 90lı yılların ortalarında dahi yüzde 20.0 düzeyinin üstündeyken İSOnun 2007 yılı verilerine göre gerek Birinci gerek İkinci Beşyüz Büyük Sınai Kuruluşta yüzde 15,7ye gerilemiştir.

Ekonomide büyümenin hızlanabilmesi için, kullanılan kaynağa göre daha fazla katma değer yaratılması gerekir. İşletmeler kullandıkları kaynaklara göre daha hızlı artan katma değer yaratamazlarsa ekonomik kârlılık olarak nitelendirdiğimiz oranı durağanlaşır hatta düşme eğilimi gösterir, oranın düşüşü bir sonuç göstergesidir.

Teorik sayılabilecek köşe yazıları ilgi çekmeyebilir, ancak ucuz hava ekonomik yorumların yapıldığı bir ortamda dikkatleri ciddi ekonomik göstergeler üzerinde yoğunlaştırmak gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları