Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sorumluluk
Cumhuriyet siyasal düzeninde egemenlik halkındır; iktidar halktan vekâleten aldığı yetkiyi kullanarak sorumluluk yüklenir. Sorumluluk, iktidarın davranışlarına, kararlarına, uygulamalarına ilişkin topluma hesap vermesi, doğuracağı siyasal hatta cezai sonuçlara katlanmasıdır. İktidarın meşruluğu, görevini aldığı vekâleten uygun olarak yerine getirmesi ve halka hesap vermesi ile sağlanır.
İktidarın izlediği politikaları, aldığı kararları uygulamaları, halkın bilgisine sunarak onayını alması girdi meşruluğunu; halkın beklenti ve gereksinimlerini karşılamak sorumluluğu da çıktı meşruluğunu sağlar.
Hesap vermenin gerekli koşulu şeffaflık, halkı bilgilendirmektir. İktidarın izlediği politika, aldığı kararlar, kararların gerekçeleri, hedefleri, hedeflere ulaşılıp ulaşılamadığı, düzeltici önlemler konuşunda halkı sürekli olarak aydınlatması, doğru bilgilendirmesi gerekir.
Halkı sürekli doğru bilgilendirme, onay alma, hesap verme gibi meşruiyet sağlayan öğeler bir yana, Cumhurbaşkanı hükümet sistemi denilen düzenin oluşturulmasını da tartışmak gerekir. YSK’nin oy sayımının bitimine az kala aldığı kurallara aykırı bir kararla, “atı alan Üsküdar’ı geçti” oldubitti anlayışıyla, şaibeli bir halkoylamasıyla yapılan rejim değişikliğinin meşruluğu tartışmalıdır. Gerçekten bir ülkede siyasal rejimin, iştirak edenlerin yüzde 50, 0 + 1 oyu ile değiştirilmesi de toplumsal anlaşma, uzlaşma, mutabakat kuralına aykırıdır. Hukukda önemli kararların, adi çoğunlukla değil, nitelikli çoğunlukla alınması kuraldır. Özel hukuk da şirket yönetiminde önemli kararların alınmasında, nitelikli toplantı ve karar yeter sayısı (nisap) aranır. Rejim değişikliğinin, katılım da dikkate alınmadan sadece yüzde 50, 0 + 1 oyla değiştirilmesi girişimine başlangıçta karşı çıkılmadığı gibi şaibeli sonucuna da gerekli tepki verilmemiştir.
Pandemi kısıtlamaları kaldırılması sonrası halkta sorgulama, sorumluları belirleme isteğinin güçlendiği, “konuşursam içeri alıverirler” korkusunun giderek azaldığı izlenimi edinilmektedir. İktidarın sorumluluğunun yanı sıra destekçisi sayın Bahçeli’nin, özel kesimin, yeterli tepkiyi vermeyen STK’lerin suskun kalanları sorumluluğu da irdelenmekte, tartışılmaktadır.
Başlangıcı ulusal Kurtuluş Savaşı’na dayanan toplumsal ayrışma, ABD’nin BOP (GOP) projesi göz ardı edilerek sorumluların saptanması, sınıflandırılması, sorunlara çözüm arayışı doğru olmaz.
Kurtuluş Savaşı, Milli Mücadele halkın belki de çoğunluğunun katılımı olmadan yapılmış, kazanılmıştır. Azımsanmayacak bir kitle, dış desteklerle de iç ayaklanmalarla Milli Mücadele’yi baltalamaya çalışmış, işgalcilerle, emperyal güçlerle işbirliği yapmış, Cumhuriyetin ilanından sonra da Cumhuriyete karşı davranmıştır. Başlangıcından itibaren Cumhuriyeti, vatandaşlığı içselleştirememiş, ulusal kimliği önemsemeyen, dini motiflerle hareket eden, karşı çıkan bir kitlenin varlığı yadsınamaz. Bu kitle, Cumhuriyet sonrası kurulan muhalif partileri desteklemiş, 1950 yılında DP’yi iktidara getirmiş, sürekli olarak sağcı partilerin ardında yer almış böylece 2002 yılında da tek başına iktidar olmanın yolu açılmıştır.
1970’li yıllarda hazırlandığı anlaşılan ABD’nin, Kuzey Afrika ülkelerini de kapsayacak şekilde genişletilen Büyük Orta Doğu Projesi’nin amacı; bölge ülkelerini siyasal ve ekonomik açıdan yeniden yapılandırarak ABD güdümüne almaktır. Öngörülen ekonomik model uluslararası finansal piyasalara eklemlenmiş serbest pazar ekonomisi, belirlenen siyasal düzen de ılımlı siyasal İslamdır. Projede, örnek, prototip olarak Türkiye seçilmiştir. 24 Ocak kararlarıyla ekonomik model uygulamaya konulurken 12 Eylül darbesiyle de siyasal modelin yolu açılmıştır. Amaç, projeye uygun olarak Türkiye’yi yeniden yapılandırmaktır. Yeniden yapılandırma için öncelikle belli kişi ve kurumların tasfiyesi gerektiğinden askeri darbe ile tasfiye gerçekleştirilmiştir. Ilımlı siyasal İslam modelini topluma kabul ettirebilmek için kutsallaştırılması gerektiğinden Türk-İslam sentezi alalaması yapılarak Cumhur İttifakı’nın altyapısı oluşturulmuş, kılavuzluk görevi de MHP’ye, sayın Bahçeli’ye verilmiştir. MHP, 2002 ve 2015 erken seçim zorlamaları, anayasa değişiklik önerisi, halkoylaması desteği, iktidar yanlısı tutumuyla verilen görevi yerine getirmiş, halen de getirmektedir. Sorumluluk hiyerarşisinde MHP’nin de önemli bir yeri vardır.
Ülkede, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını içselleştirememiş, ulusal kimliği önemsemeyen bir kitlenin varlığı, ABD’nin BOP (GOP) projesi kapsamında yapılan tasfiye ve yeniden yapılandırma, dış güçlerle işbirlikçilerin yaygınlığı dikkate alınmadan doğru teşhis koymak, sorunlara çözüm bulmak zordur.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?