Öztin Akgüç

Temel politika maliye politikası

12 Ocak 2022 Çarşamba

Ekonomik kalkınma, kaynak dağılımını etkinleştirme, gelir ve servet dağılımını düzeltme, ekonomik istikrar, kararlılık sağlama amacının ana aracı maliye politikasıdır.

Merkezi yönetim bütçesini, sadece devletin gelir ve giderlerinin düzenlenmesi; kamu harcamalarını karşılamak için gerekli kaynakların sağlanmasına, külfetinin vatandaşlar arasında bölüştürülmesine ilişkin belge olarak algılamamak gerekir. Devlet bütçesinin kaynak tahsisi, gelir ve servetin yeniden dağılımı, ekonomik istikrarı, kararlılığı sağlama işlevleri; işlevler arasında eşgüdüm sağlama amacı vardır.

Devletin, kamu hizmetlerinin görülmesi, sosyal mal ve hizmetlerin sağlanması, ekonomik kalkınmaya yönelik projelerin, özellikle altyapı projelerinin gerçekleştirilmesi işlevi, kaynak ayırımı yaparken kaynak kullanımını iyileştirme, etkinleştirme görevi vardır.

Devlet, vergide adaleti, her vatandaşın ödeme gücüne göre kamu hizmetlerinin külfetine katılmasını sağlayarak, kamu hizmetlerinden düşük gelirli grupların yararlanmasına öncelik vererek eğitim ve sağlık hizmetleriyle gelirin yeniden dağılımını da düzenler.

Özellikle 1929 büyük ekonomik bunalımının, Keynesyen iktisadın etkisiyle de devletin ekonomik istikrarı sağlama işlevi önem kazanmıştır. Devlet, ekonomik durgunluk dönemlerinde kamu harcamalarını artırarak enflasyon sürecinin başlamasıyla da kamu harcamalarını azaltarak bazı yatırım ve harcamaları kısarak istikrar sağlamaya yönelmelidir. Vergi sisteminin gelir esnekliğinin olması, milli gelir artarken vergi gelirlerinin daha hızlı artması, milli gelir azalırken daha hızlı azalması, otomatik düzeltici etki yapar. Artan oranlı vergiler, otomatik istikrar sağlayıcıdır.

Ekonomik kalkınma, gelir dağılımının düzeltilmesi, yeniden bölüşüm, istikrar sağlanması işlevleri arasında eşgüdüm sağlanması maliye politikasının önemli işlevidir.

AKP döneminde her alanda olduğu gibi maliye politikasında da yanılgılar, yanlış uygulamalar olmuş; politikanın işlevlerinin gerçekleştirilmesi bir yana kaynak dağılımı, gelir dağılımı daha da bozulmuş; istikrar değil istikrarsızlık, belirsizlik olağanlaşmıştır.

Kaynaklar, gösteriş yatırımları, itibar harcamaları, yandaş destekleme güdüsü ile savurganca kullanılmış; vergi sistemi, vergi affı, vergilerin silinmesi, politik amaçlı istisna ve muafiyetlerle daha da adaletsiz hale gelmiş, bütçe açıkları ve finansman şekliyle de istikrarsızlık artmıştır.

Olağandışı bir kaynak olması gereken borçlanma, olağan kaynak haline gelmiş merkezi yönetimin borç stoku kısa sürede 2.2 trilyon TL’yi aşmıştır. Bu tutara Hazine’nin sonu açık olarak verdiği garantiler dahil değildir. Borçlanmada uyum kuralına uyulmamış, devletin geliri ulusal para cinsinden olmasına karşın büyük ölçüde yabancı para olarak borçlanılmış, kur riski üstelenmiştir. Finansal yenilik olarak İngiltere’nin 19. yüzyılda sömürgelerini sömürmede kullandığı (Build Operate Transfer, BOT) finansman yöntemi altyapı yatırımlarının finansmanında kullanılmış; Hazine gelirden yoksun bırakıldığı gibi, sonu açık yükümlülük altına sokulmuştur, yapıcı özel firmalara olağanüstü risksiz kâr sağlanmıştır.

Olağan veya erken seçim yaklaşırken gelir azaltıcı, gider artırıcı vaatler, öneriler artmakta; ancak hangi kaynaklarla karşılanacakları açıklanmamalıdır. Borçlanma yoluyla karşılanmaları halinde, giderek işlevlerini yitiren bütçe, Osmanlı’nın son döneminde olduğu gibi, borçlanma borç ödeme bütçesi haline dönüşmektedir.

Merkez bankacılığı, 1990’lı yılların sonlarında neoliberal merkez bankacılığı olarak tanımlanacak döneme girmiş; TCMB de 2001 yılında 4651 sayılı yasa ile dünyadaki eğilime uymuştur. Neoliberal merkez bankacılığının belirtkenliği, bağımsızlık fiyat istikrarı düşük hatta negatif faiz, kredi genişlemesi, varlık alım programlarıyla firma kurtarma olarak özetlenebilir. 2007-8 krizini aşmada başarısızlık neoliberal merkez bankacılığının itibar yitirmesine yol açmıştır. Neoliberal merkez bankacılığı sermayenin çıkarlarını korumakta; kalkınma, gelir dağılımının düzeltilmesi gibi amaçları da bulunmamaktadır.

Maliye politikası temel alındığında merkez bankası para politikasıyla Hazine’nin borçlanmasını kolaylaştırarak orta vadeli reeskont kredisiyle yatırım projelerini fonlayarak maliye politikasına destek olur.

Sermayenin çıkarlarını gözeten para politikası sağcı partilerin temel politikası iken, gelir dağılımını düzeltme, kalkınma amaçlı maliye politikası solcu partilerin temel politikasıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Canlı duygusallığı 3 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları