Öztin Akgüç

Yine Kredi Notu Üzerine

24 Mayıs 2013 Cuma

Hemen her alanda tekelleşme olur da, kredi değerleme alanında olmaz mı? Doğal olarak oluyor. Nitekim bu piyasaya da Moody’s, Standard or Poors ve Fitch egemen. Moody’s’in Obama-RTE Washington görüşmeleri sırasında Türkiye’nin kredi notunu yükseltmesi, yine övünme, övgü ile birlikte farklı görüşlere de yol açtı.
Bir kredi değerleme kurumu (KDK) niçin bir ülkenin, şirketin, bankanın notunu değiştirir? Bunun anlaşılabilir haklı bir gerekçesi olmalıdır. Notun yükseltilmesi için, ya ülke ekonomisinin geçmiş performansı (başarımı) iyidir ve bu performansın en azından yakın bir gelecekte de sürmesi beklenir veya ekonominin geleceğinin parlaklığına ilişkin belirtiler, göstergeler, olumlu izler oluşmuştur.
Türkiye’nin 2012 yılı ve geçmiş 10 yıllık ekonomik performansına bakalım. Geçen yıl Türkiye ekonomisi yüzde 2.2 büyümüştür. IMF verilerine göre büyüme hızı açısından Türkiye’nin sıralamadaki yeri 187 ülke arasında 111’inciliktir. 2012 yılında imalat sanayii ancak yüzde 1.9 düzeyinde büyümüştür. GSYH, harcamalar açısından incelendiğinde, 2012 yılında Türkiye’de gayri safi sabit sermaye yatırımlarının bir önceki yıla göre reel olarak yüzde 2.5 düzeyinde azaldığı görülür. Bu gerileyiş özel kesim yatırımlarında daha belirgindir. Özel kesim yatırımları yüzde 4.5, makine-teçhizat yatırımları ise yüzde 6.6 oranında azalmıştır. Gerçi 2012 yılında Türkiye’nin dış ticaret ve cari işlemler açıkları daralmış, sırasıyla 84.0 ve 48.8 milyar USD’ye gerilemiştir. Ancak bu gerilemeye karşın Dış Ticaret Açığı/GSYH (Gaysisafi Yurtiçi Hasıla) oranı yüzde 10.5, Cari Açık/GSYH oranı da yüzde 6.0 düzeyindedir. Bu oranlar, dünya ortalamasının çok üstündedir. İşsizlik oranı da yüzde 10.0 olarak dünya genelinden yüksektir. Enflasyon bir önceki yıla göre yavaşlayarak TÜFE’ye göre yüzde 6.16’ya gerilemiş olmakla beraber, yine de hedeflenen yüzde 5.2’nin üstünde olduğu gibi, gelişmiş ekonomilere göre de aşırıdır.
2012 yılında ekonominin genel görünümünün böyle olmasının yanı sıra, Türkiye’nin 2002-2012 dönemi ekonomik performansı da gelişmekte olan ülkelerde yükselen piyasa ekonomileri ile karşılaştırıldığında, büyüme hızının yüzde 5.0 olarak genel ortalamanın altında kaldığı, buna karşı enflasyon ve işsizlik oranlarının daha yüksek olduğu görülür. Türkiye cari işlemler açığı en yüksek ülkeler grubunda yer almaktadır.
Türkiye’nin GSYH ölçüsüne göre dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olması ile övünürüz. Ancak sıralamada bu yeri sağlayan, göreli olarak nüfus fazlalığımızdır. Yoksa kişi başına gelir düzeyi açısından yetmişincilik sıralarında, insani gelişmişlik endeksi sıralamasında da doksanıncılık dolayında yer alıyoruz.
2013 yılı beklentilerine, tahminlerine bakıldığında da, başarım olasılığı, daha parlak görülmüyor. Hedefler büyüme hızı yüzde 4.0, dış ticaret açığı 85.0 milyar USD, cari açık 60.7 milyar USD, bütçe açığı 33.9 milyar TL, enflasyon (yıl sonu TÜFE) yüzde 5.3, işsizlik oranı yüzde 8.9... Resmi hedefler, IMF tahminlerine göre dahi iyimser. IMF, 2013 yılı için büyüme hızını yüzde 3.2, enflasyonu yüzde 7.1, işsizlik oranını yüzde 10.5 olarak öngörüyor. Yılın ilk dört aylık gelişmelerine bakıldığında, büyüme hızının hedefin altında kalacağı, işsizlik oranının hedefin üstünde olacağı görülmektedir. İhracat artışının yüzde 5.0 düzeyinde kalacağı, dış ticaret açığı ve cari işlemler açıklarının geçen yılki düzeylerini ancak koruyabilecekleri, bütçe açığında hedefin tutturulabileceği tahmin edilmektedir. Enflasyona gelince, Nisan/2013 sonu itibarıyla TÜFE’de yıllık artış yüzde 6.13, yıllık ortalama artış yüzde 7.66’dır. Geçen yıl enflasyon, baz etkisiyle, oran hesaplanmasının özelliğiyle yılın son çeyreğinde kırılmıştı. Bu yıl ise baz etkisi, aksi yönde hızı artırıcı yönde olacaktır. Yıl sonunda enflasyon konusunda IMF tahmini yüzde 7.1 bile iyimser kalabilir.
Ekonominin geçmiş performansı, en azından yakın geleceğine ilişkin beklentiler, özetlenmeye çalışıldığı şekilde iken, tam Washington pazarlık görüşmeleri sırasında kredi notunun yükseltildiği açıklanıyor. Bundan önceki not yükseltmesi de Obama’nın İsrail ziyareti sırasında gerçekleşmiştir. Bu notlara nasıl güvenebilirsiniz? Kapitalist düzenin, kandırmaya, algılandırma, yönlendirmeye yönelik kurumları arasında ne yazık ki KDK’ler de yer alıyor. Olayları açıklayamayan, öngörüleri gerçekleşmeyen, önerileri sorunlara çözüm getirmeyen, etik değerlerden uzak kurumlar bunlar. Ayartılarına kapılmayalım.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları