Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
CMK ve Demokrasi
Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez” (ki Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Muharrem Özen’in ifadesiyle bu madde “kanun tekniğinin iflas ettiği yer”dir. Zira “uzatma”, sürenin kendisinden fazla olamaz). Aynı kanunun 252. maddesine göre ise “özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin görev sahasına giren bazı suçlar bakımından kanunda öngörülen tutuklama süresi iki kat olarak uygulanır”. Söz konusu kanunun değiştirilme amacı AB’ye uyum çerçevesinde Türkiye’deki tutukluluk sürelerinin kısaltılmasıydı. Daha adil bir adalet mekanizması oluşturmaktı. Ancak yapılan akıllıca(!) düzenlemeler aracılığıyla adaletsizlik reformlarına bir yenisi daha eklenmiş oldu. Daha açık bir ifadeyle son durumda, yazarlar, çizerler, akademisyenler, düşünenler yani eli kalem tutanlar içeri! Eli silah tutanlar, katiller, hırsızlar, kaçakçılar, çeteciler ve domuz bağcılar dışarı! Hep beraber izledik, gördük; domuz bağı vahşetinin uygulayıcılarının tahliyesi sırasında yaşanan sevinci de coşkuyu da… Adalet isteyen vicdanlar sızladı bu görüntüler karşısında. Öyle ki bu yeni düzenleme ‘Rahşan affı’yla bile yarıştı, hatta onu kolaylıkla solladı. Getirilen bu yasal düzenlemeler bizi içinden çıkılamayacak bir yanlışa sürüklüyor. Bir yandan arka arkaya adliye sarayları açılırken diğer yanda davaları 10 yılda görülemeyen katiller tahliye ediliyor. Hâkim ve savcı sayısı yetersizliği ile davaların sürekli ertelenmesi; “yargıyı hızlandırmak, AB standartlarına uyum sağlamak” gibi amaçlarla aynı yasanın defalarca değişikliğe uğraması sonucu hukuksal karmaşanın artması; bir dava dosyası için alınan kararların diğerleri için “emsal teşkil etmemesi” ve “git mahkemeye al kararı” uygulaması, dosya sayısının 1 milyonu aşmasının en büyük nedenlerindendir. Sonuçta davaların hızlı bir biçimde sonuçlandırılamaması, adli mekanizmanın daha sağlıklı çalışması amacıyla yapılan gösterişli binaları bir anlamda işlevsiz kılıyor. Tüm bu keşmekeş içinde Başbakan, hukuk devletinin iflası olarak nitelendirilen bu olayları “yargının takdiri” diye değerlendirmeyi yeğliyor. Eski İstanbul Barosu Başkanı Avukat Turgut Kazan ise “Yaşanan bu trajedi yargı kararıdır diye seyredilemez. Yasa yanlış yapılmıştır. Derhal değiştirilmelidir” diyerek sesini duyurmaya çalışıyor. Adalet Bakanı okları yüksek yargıya çevirirken, AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ “Yargıtay’ın Hizbullah veya başka sanıklarla ilgili dosyayı bugün dahi öne alıp karara bağlamasına hiçbir mani hal yok” şeklinde konuşabiliyor. Buna karşılık Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, “Söylemek kolay. Bir dosya 84 klasör, 40 bin belge. Bunlar nasıl incelenecek, incelenmeden nasıl karar verilecek? Bunlar ezbere söylenen sözler. Gelsinler buraya, verelim dosyaları iki günde bitirsinler. Biz de rahatlarız” diye konuşarak omuzlarındaki iş yükünün ağırlığını gözler önüne seriyor ve bir anlamda Adalet Bakanı’nı gerçekçi olmaya davet ediyor.
İnternet ve demokrasi
Geçen kasım ayında yayımlanmaya başlayan ve yayınlarına hâli hazırda birbirinden ilginç bilgilerle devam eden WikiLeaks belgeleri dünya gündemini sarsmaya devam ediyor. WikiLeaks sızıntılarının kahramanları gerçekten birer kahraman mı yoksa birer hain olarak mı yargılanmalı sorusuna verilecek cevap, baktığımız pencereye göre değişse de WikiLeaks’in, binlerce gizli belgeyi herkesin erişimine açarak başta ABD olmak üzere tüm diğer ülkelerin siyasi anlayışları üzerinde yarattığı muazzam etki hiçbir biçimde yadsınamaz. Organizasyonun görünen yüzü ve öne çıkan ismi olan aktivist Julian Assange, “liberal demokratik bir ortamın yaratılması için mutlaka gerekli olan şeffaflık ilkesini teşvik etmek amacıyla” WikiLeaks sızıntılarını başlattığını açıklamıştı. Bir başka deyişle Assange, özgürlükçü bir demokrasi anlayışı için doğrudan internetin nimetlerini devreye sokmak suretiyle demokrasiyle internet arasındaki ilişkiyi belki de en çarpıcı biçimiyle gözler önüne sermiş oldu. Peki bu hareket sonucunda daha çok özgürlük ve daha ileri demokratik ideallere ulaşılabildi mi ya da ulaşılabilecek mi; buna kesin bir cevap vermek için henüz erken. Zira belirlenen hedeflerin tam tersi sonuçlar da doğabilir. Hükümetler önlem almak adına vatandaşlarına daha katı kısıtlamalar da getirebilir. Bu noktada internetin demokrasiye yaptığı herhangi bir katkıdan söz etmemiz mümkün olmayacaktır.
sadik.celik@keyveni.com.tr
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!