Şahin Aybek

Hayata Dokunanlar; Bilim, Sanat ve Eğitim Tarihine Işık Tutanlar...

30 Haziran 2022 Perşembe

“Hayata Dokunanlar” kitabının yazarı Prof. Dr. Süleyman Yılmaz ile eğitimi konuştuk...

Değerli hocam, sizi öncelikle okuyucularımız tanısın isteriz. 

1970 yılında Hatay’ın Dörtyol ilçesinde doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Payas’ta tamamladım. 1991 yılında Dicle Üniversitesi Fizik Öğretmenliği bölümünde lisans, 1996 yılında Fırat Üniversitesi Fizik Anabilim Dalında yüksek lisans, 2001 yılında Çukurova Üniversitesi Fizik Anabilim Dalında doktora eğitimini tamamladım. MEB’te çeşitli illerde üç yıl öğretmenlik yaptım.

Hocam, akademisyenliğe geçişiniz nasıl oldu? Öğrencilik yıllarında düşünüyor muydunuz?

Lisans eğitimim esnasında üniversitede kalmayı çok istiyordum. Önce MEB’te hizmet vermek gerekiyormuş. Üç yıllık dolu dolu yaşadığım öğretmenlik ve kısa bir dönem eğitim yöneticiliği bizim mesleki alanda olgunlaşmamıza, deneyim kazanmamıza neden oldu. Ama öğretmenlik mesleğini icra etmem, akademik çalışmalara olan ilgimi dinginleştirmedi. 1994 yılında Harran Üniversitesinde yapılan asistanlık sınavına girdim ve hayalini kurduğum akademiye araştırma görevlisi oldum. Böylece lisansüstü eğitim sürecimiz de başlamış oldu. 1999-2002 yılları arasında doktora eğitimiyle eşzamanlı Çukurova Üniversitesinde araştırma görevlisi oldum. Tekrar Harran Üniversitesine döndüğümde o zamanki ismiyle yardımcı doçentliğe atandım. 2006 yılında Üniversiteler Arası Kurul tarafından gerçekleştirilen doçentlik sınavını kazanarak Fizik doçenti oldum. Akademisyenliğin yanı sıra, bir sivil toplum gönüllüsü olarak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin acı gerçeği olan terör, feodalite, töre cinayetleri, sokaktaki çocuklar ve demokratik açılım gibi pek çok sosyal ve hayati konuya akademik katkı vermeye çalıştım. Bu bağlamda bahsi geçen konu başlıklarına sosyal farkındalığı artırmak adına ilgili kuruluşlarla ortaklaşa sempozyum ve konferanslar organize ettim. 2010 yılında Dışişleri Bakanlığının aracılığı ile bölge illerindeki üniversitelerden farklı alandaki sivil toplum gönüllüsü akademisyenlerden oluşan heyetle Suriye Yüksek Öğretim Bakanlığı, Şam Üniversitesi Rektörlüğü, Şam Büyükelçiliğinde yükseköğretim alanında işbirliğine dönük görüşmeler gerçekleştirdim. 2008 yılında TÜBİTAK bursuyla doktora sonrası araştırmalar için Belçika Katolik Leuven Üniversitesine gittim, yine 2011 yılında aynı üniversiteye araştırmacı bilim insanı olarak davet edildim. 2012 yılında, Aksaray Üniversitesine önce profesör olarak, ardından Eğitim Fakültesi Dekanı olarak atandım. Halen aynı üniversitede öğretim üyesi olarak çalışmaktayım.

Hocam, Aksaray’daki akademik sürecinizde sosyal hayata dönük çalışmalara devam ettiniz. Biraz bunlardan bahseder misiniz?

Aksaray öğretmenlik mesleğine ilk başladığım yerdir. Yıllar sonra aynı ile akademisyen ve yönetici olarak dönmek, bu şehre vefa borcunu ödemek noktasında bir fırsat oldu. Temel bilimlerde bir akademisyen olarak sosyal doku ve toplumsal olaylarla ilgilenmem çoğu isimde hayret uyandırdı. Çalıştığım bilimsel konular fizik alanında, bu alandaki verdiğim katkılar ortada ama sosyolojinin konusu olan alanlardan da geri durmadım, adeta birbirinin dinlencesi olarak gördüm. Türk Eğitim Felsefesinin temel amaçları olan dört iyi kavramına hayat vermeye çalıştım. Bu amaçlar, iyi birey, iyi vatandaş, iyi üretici ve iyi tüketici yetiştirmek olarak sıralanabilir. Ben bu dört iyi kavramını kendi dünyamda içselleştirdim. Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı, Mustafa İnan”da olduğu gibi entelektüel birikim sağlamak adına mesleki kimliğimin yanına farklı boyutlar katmaya çalıştım. Mesleki alanı zaten bilmek zorundaydım. Bir de bunlara, edebi, sanatsal, felsefi ve sosyal etkinlikler katmak zorundaydım. Çünkü içinden yeşerdiğimiz bu topluma karşı büyük ödevlerimiz vardı. Bunun için önce kendi donanımımı güçlendirmek, sonra çevreme aşılamak misyonunu üstlendim. 

Hocam bahsettiğiniz konular bir bilim insanı için hayli ilginç konular. Bunları biraz daha açabilir misiniz?

Elbette. Harran Üniversitesinde sivil toplum kuruluşu bünyesinde yapmış olduğumuz sosyal ve bilimsel etkinlikleri daha sonra Aksaray Üniversitesinde geniş bir akademisyen desteği ile devam ettirme şansını yakaladım. Eğitim Fakültesinin Dekanı olarak sağ olsun dönemim rektörünün de desteği ile çok güzel çalışmalara imza atma fırsatımız oldu. Aksaray Üniversitesinde yükseköğretim ağını ilgilendiren uluslararası sempozyumlar, toplumsal temel yapısı olan aileyi ilgilendiren çalıştaylar, yükseköğretim öğrencilerine dönük sosyo-bilimsel etkinlikler olarak bilim, kültür ve sanat şenlikleri, fakültemiz öğrencilerinin ufuklarını geliştirecek eğitim günleri konferans serisi, yaşayan değerlerimizin tanıtıldığı sempozyumlar gibi pek çok bilimsel etkinliğin koordinasyonunu gerçekleştirdim. Çeşitli unsurlara erişimde dezavantajlı olan köy okullarına karşı ayrı bir hassasiyetim var. Şehirdeki çocuklar kitap, sanatsal ve deneysel etkinliklere ulaşmakta avantajlılar ama ya köy okulundaki çocuklar? Onlara el uzatmak, minik dünyalarına dokunmak bizim birincil ödevimiz olmalı. Tam Aziz Sancar Beyin Nobel Kimya Ödülünü aldığı dönemde “Yeni Nobel Adaylarımız Neden Olmasın?” projesiyle üç köy ortaokuluna fen laboratuvarı kuruldu. Köylerde kitap ve kütüphaneye erişmek zordur. Oralarda okuma kültürünü yeşertmek ve yaygınlaştırmak adına “Hayat Okumakla Güzel” projesiyle on köy ortaokuluna TÜBİTAK Popüler Bilim Dergileri, MEB Temel Eserleri, Türk Roman, Öykü ve Hikâyeleri, Türk ve Dünya Klasiklerinden oluşan kütüphaneler sağlandı. Yine köylerde sanat kültürünü oluşturmak gerekiyordu. Bu amaçla “Hayat Sanatla Güzel” projesiyle üç köy ortaokuluna müzik ve sanat atölyesi kazandırıldı. Tüm bu sosyal farkındalık projeleri Eğitim Fakültelerine tanımlanmış olan Topluma Hizmet Uygulaması dersi kapsamında öğrencilerimiz ve hayırsever toplum insanlarınca gerçekleştirildi. Köy okullarında tamirat, tadilat, boyama ve diğer imece çalışmaları nedeniyle Türkiye Toplum Hizmetleri Vakfı (TOVAK) tarafından 2014 yılı Toplum Hizmetleri Prof. Dr. Fatma Varış Özel Ödülüne layık görüldük.  Köy okullarındaki çalışmalarımız televizyon programlarında ve ajanslarda haber konusu olarak yer aldı. 

Değerli hocam, sizin eğitim alanlarını ilgilendiren kitaplarınız var. Kitaplarınız ve içeriğinden bahseder misiniz?

Dekanlık görevimden, Vize Yayınevi satış sorumlusu bizden tecrübelerimizi içeren alana dönük bir kitap yazmamızı talep etmişti. Prensipte anlaştıktan sonra muhafazakâr kesimin zihnindeki değer eğitimi ile seküler kesimin değer anlayışına köprü olabilecek “Şahsiyet ve Değerler Eğitimi” kitabını yazmaya başladım. Kitap 2016 yılında tamamlanarak Vize Yayınevinde yerini aldı. Bu kitap bizim sosyal çevremize yönelik konferans serilerinin başlamasına temel teşkil etti. 2016’dan bu yana üniversite, MEB kurumları, sivil toplum kuruluşları olmak üzere otuz beşin üzerinde aktif ve interaktif konferans, söyleşi ve seminerler verdim. Bu kitabı, ülkemizde ve dünyadaki eğitim sistemlerini ilgilendiren ve editörlüğünü üstlendiğim “Yerelden Evrensele Eğitim Sistemleri”  kitabı izledi. Aynı zamanda bölüm yazarlığını üstlendiği kitap 2018 yılında tamamlandı ve VizeTek Yayınevinde okuyucularla buluştu. Erken çocukluk ve çocukluk döneminde eğitim alanlarını ve eğitim metotlarını ilgilendiren editörlüğünü ve bölüm yazarlığını üstlendiğim “Ağaç Yaşken Eğilir” kitabı 2018 yılında Nobel Yayıncılıkta yayınlandı. Fakültedeki Topluma Hizmet Uygulamaları dersi kapsamında gerçekleştirdiğimiz toplumsal hizmetleri içeren “Topluma Hizmet Uygulamaları” ders kitabı 2021 yılında VizeTek Yayınevinde yayınlandı. 

Değerli hocam sizin yakın zamanda yayınlanan “Hayata Dokunanlar; Bilim, Sanat ve Eğitim Tarihine Işık Tutanlar” isimli kitabınızdan, içeriğinden ve çıkış hikâyesinden bahseder misiniz?

Kitabın orijini 2019 yılına, pandemi öncesindeki yaza dayanıyor. Eğitime gönül vermiş, bulundukları ortamda ve iklimde eğitimin yeşermesine çaba göstermiş, emeklilik sonrasında, kendi halinde köşesine çekilmiş emektar öğretmenlerimize unutmadığımızı göstermek için “Eğitimce Röportajlar” serisi başlatmıştım. Bu röportajlar, sosyal medyadaki ilgi sonrasında basında da yayınlandı. Hem öğretmenlerimiz hem de okuyanlar bu çalışmadan çok memnun oldular. Üç öğretmenimizle röportajdan sonra Covid-19 nedeniyle pandemi süreci başladı. Öğretmenlerimizi riske atmamak için röportajlara ara vermiş olduk. Aşılama ve toplumsal bağışıklık nedeniyle pandemi sonrası röportajlara kaldığımız yerden devam ettik. Röportaj yaptığımız öğretmenlerimizin çoğunluğu Köy Enstitüsü mezunu okullarına renk katmış, öğrencilerine ısı ve ışık saçmış önder isimlerdi. Bu röportajlar da basında ve sosyal medyada büyük ilgi çekti. İlerleyen süreçte bilim ve sanat alanından pek çok değerli isimler de katılım sağlayınca röportajın muhtevası genişledi. Farklı ülke ve şehirlerden yüz yüze ve online olmak üzere on beş yaşayan değerimizle röportaj yapmak fırsatını yakalamış olduk. Bu çalışmaların tarihe kayıt düşmesi, pek çok insanın hayatına dokunan bu şahsiyetlerin hayat hikâyelerinin ölümsüzleştirilmesi için bu çalışmaları derleyip kitaba dönüştürmeye karar verildi. Kitap projesi çevremden de kabul gördü. Böylece Nobel Yayınevi ile anlaşarak üç yıllık süreci kapsayan eğitimce röportajlar serisi geçtiğimiz hafta “Hayata Dokunanlar; Bilim, Sanat ve Eğitim Tarihine Işık Tutanlar” isimli kitaba dönüştü. Kitabın oluşmasında büyük emek sarf edildi. Katkı veren herkese buradan şükranlarımı sunuyorum. 

Değerli hocam kitaba konu olan isimlerden bahseder misiniz? 

Hayata Dokunanlar kitabının muhtevasına katkı veren isimler arasında; Aziz Sancar (Nobel Ödüllü Bilim İnsanı), Yusuf Ziya Özcan (Eski YÖK Başkanı, Emekli Büyükelçi), Cihat Aşkın (Kültür Elçisi, Keman Sanatçısı, Bilim İnsanı), Emirullah Mehmetov (Azerbaycan Devlet Ödüllü Bilim İnsanı), Önder İşlek (Görme Engelli Bilim İnsanı), Asuman Bülbül (Öğretmen), Handan ve Cafer Bülbül (Emekli Öğretmenler), Osman Çelen (Emekli Öğretmen), Hasan Pekçezci (Ressam, Emekli Bilim İnsanı), Gülsen Önengüt (Emekli Bilim İnsanı), Jale Özdal (Emekli Öğretmen), Menekşe ve Ahmet Koşar (Emekli Öğretmenler), Erden Alparslan (Emekli Öğretmen), Hasan Aksel (Emekli Öğretmen), Recep Akyol (Emekli Öğretmen) yer almıştır. Hayata dokunan değerli isimlere saygılarımı sunuyorum.

Değerli hocam, kitapla ilgili anlatımlarınızdan hayli ilgi çekici, motivasyonu güçlü, hayata dair çıkarımları ve kazanımları olan bir kitap olduğu anlaşılıyor. Emeğinize ve güzel gönlünüze sağlık. Sizi yakından tanımak, eğitim ve insanlık adına yaptıklarınızı okuyucularımızla paylaşmak adına bize bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyoruz. Başarılarınız daim olsun, esenlikler dileriz.

Kendimizi ve eğitime dair yaptıklarımızı ifade etme fırsat sunduğunuz için asıl ben teşekkür ederim. Sizlere ve yayın ekibinize iyi çalışmalar dilerim. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları