Devrim Kızları...

15 Mayıs 2015 Cuma

Güç zehirlenmesinin girdabında AKP’nin pervasızlığı, yaşamın her alanına yansıyor. Bu olgu, bir yanıyla çaresizliğini ve eridiğini de sergiliyor.
Soma katliamı hangi ülkede olursa olsun o iktidar yerinde duramazdı.
Bunlara bir şey olmadı.
Öylesine aldırmazlık ki, Soma’nın yıldönümünde madenciye verdikleri sözlerin bile hiçbirini tutmadılar.
Davutoğlu, dün Yassıada’da konuşuyor. Sanki 12 yıldır iktidar koltuğunda değillermiş gibi, “Hâlâ 12 Eylül Anayasası’yla yönetiliyoruz” diyebiliyor. Tükenişin yansıması daha ne olsun?
AKP iktidarıyla birlikte hukuksuzluğun tavan yaptığı örnekler yaşıyoruz.
Dün cemaatle ortaklaşa muhaliflere kumpas kuranlar, birbirine girdi.
Hukukun gücünü değil, güçlünün hukukunu yaratmışlardı birlikte.
Öküz öldü, ortaklık bozuldu!
Dün Silivri’de vicdanları yaralayan hukuksuzluklara imza atan paralel yapının hâkim, savcı, polis ve gazetecileri bugün Silivri’den haykırıyor:
“Adalet nerede, hukuk nerede, vicdan nerede?..”
Acaba o soğuk beton duvarların arasında yatarken, bir dönem hücrelere attıkları insanların çığlıklarına kulak tıkayanlar ne hissediyor, ne düşünüyor şimdi?

***

Zalimler ve zulüm unutulmuyor.
ÇYDD ve onun güzellik timsali Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan’ı anımsadım. Hafta başı, ölüm yıldönümü.
Ergenekon operasyonlarının 12. dalgasında, kanser tedavisi görürken cemaat savcılarının emriyle evi polislerce basılmış, 7 saat boyunca aranmıştı. ÇYDD, burs verdiği kızları, subayları ayartmak için “fuhuşa” sevk etmekle suçlanmıştı. Pırıl pırıl gençler terörist ilan edilmişti...
Prof. Türkan Saylan, baskından 35 gün sonra hayatını kaybetti. Son sözleri, “Ben bütün randevuları tamamladım. Bana düşen bütün görevleri yerine getirdim, ölüme hazırım” oldu.

***

Baskılara boyun eğmedi ÇYDD. Hafta sonu bursiyerlerin mezuniyet töreninde, Saylan’ın yolundan yürüyen İzmir Şube Başkanı Gönül Kaya, çağdaş, aydınlık ve özgür bireyler yetiştirmek için çabalarını sürdüreceklerini söyledi.
Eski mezunlardan Arkeolog Umut Devrim Eryarar’ın duygulu konuşması umut saçtı, bir bölümüne yer vereyim:
“Şu an belki de hepinizin yüreğinde benzer duygular var. Okul hayatınız boyunca ya da bir kısmında sadece bir dernekle değil, yeni dostlarla da kucaklaştınız. Yeri geldi birlikte ağladınız elinizde bir ekmek... Yeri geldi birlikte güldünüz... Hayaller kurdunuz birlikte, düşlerinize yolculuklar yaptınız. Bazen küstünüz, çocukluğunuza öykünüp... Bazen coştunuz bulutların üstünde... Âşık oldunuz, hayata sövdünüz bazen... Gözleriniz insanlığınızdan yandı, karardı bazen... Ama birbirinizin elini hiç bırakmadınız. Sadece güvendiniz... Bazı aşklar karşılık beklemez çünkü...
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin bir parçası olmaktan her zaman onur duydum, diğer arkadaşlarım gibi...
Çok can yakıcı ve sarsıntılı günler geçiriyoruz arkadaşlar... Elbet bu günler de bir gün aydınlanacak. Ama birbirimizin elini bırakmadığımız sürece... Sevgili Türkan Hocamız ‘Her eğitimli kadının bu Cumhuriyet’e borcu var’ demişti. Bu hepimiz için geçerli. Daha aydın, daha özgür, daha çağdaş yarınlara ve o yarınları kuracak hayallerimize birlikte kavuşacağız.
Şimdi herkesin birbirinin elini tutmasını istiyorum. Birbirinize bakın, el ele tutuşun. Ve şimdi yavaşça gözlerinizi kapatın... Kuşların sesini dinleyin... İçinizi saran sımsıcak güneşin dokunuşlarını, uzaktan gelen dalgaların sesini, denizin, çiçeklerin benliğinizi sarhoş eden kokusunu, hafif bir rüzgârla kıpırdaşan yapraklarının hışırtılarını duyumsayın...
Arada yanağınızın kenarından bir kelebek geçsin. Onun minicik kanatlarından hissedin yaşamı... Ve sadece bu anı düşünün... Her yolculuk yeni umutlarla başlar...
Her yol sizi yeni düşlere
götürür. Yaşamda ne olursa olsun hayallerinizden asla vazgeçmeyin. Birbirinizi bırakmayın. Aydınlık yarınlara yolculuğunuz hep sürsün... Yavaşça gözlerinizi açın şimdi. Yeni başlıyoruz. Bu daha başlangıç...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları