İktidar ekonominin kritikliğini iyice algılamış durumda. Naci Ağbal’ın görevden alınmasının ardından dolar 1 TL civarında yükseldi ve 8.10 TL’nin altına inmiyor. İktidara yakın olduğu bilinen iş insanının bile yakınmalarını dile getirdiği bir ortamda haftaya girdik: Dövizdeki hareketlilik ve enflasyon rahatsız edici.

Emekli amirallerin “düşünceyi açıklama özgürlüğü” kapsamında, tartışmalı zamanlamayla gündeme gelmelerine iktidardan çok sert açıklamalar bekleniyordu. Pazar ve pazartesi günü bu beklenti kısmen karşılık buldu. Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklama yapacağına ilişkin televizyonlar sık sık anlık duyurular yaptı. Ancak Erdoğan’ın açıklamaları, piyasaların kapanmasından sonra gerçekleşti. Erdoğan’ın açıklamalarının iktidar yörüngesindeki basını kesmediği çok açık. Kritik nokta şu, doların ateşinin bir daha yükselmesi, yönetenlerin göze alabileceği bir konu değil. Bu anlaşıldı. Ekonominin dış kaynağa bağımlı olması, artan borç rakamları, ödenen faizin sürekli yükselmesi, iç siyasetteki sorumluların tavrını da belirleyecek. Boşluğa taş atma lüksü olan siyasi aktörlerin kükremeleri, fırsatı kaçırmama açısından normal. Nasılsa taş atılan yerde değecek bir baş yok. Hükümetin de bu lüksü yok. Doların iktidarı şu ara tartışılmıyor...

‘KİMDEN EMİR ALACAK?’

Bildiri tartışmaları arasında bir konu kısmen de olsa olumlu yönde gelişti. Cumurbaşkanı Erdoğan, “Takkeli amiral” konusunu “kesinlikle tasvip etmediklerini” açıkladı. Gözlediğimiz kadarıyla bu konuya her siyasi parti duyarlı. MHP bu olaylara karşı, AKP’liler bile rahatsızlığını dile getiriyordu. Ancak basına yansıyan örnek konusunda başından beri güçlü bir açıklama yapılsaydı sorun bu kadar büyümezdi. Kendisine “asker” diyen bazılarının komutanından değil de “şıhından” emir almasının sonucunu, 15 Temmuz’da acı bir deneyimle yaşadık. Silahlı Kuvvetler’e sızmanın kapısı artık kapatılmalı...

Emekli amiraller hakkında yürütülen soruşturma kapsamındaki bazı gelişmeler çok umut kırıcı. İlgili ilgisiz kişilerin, kişisel bilgileri havada uçuşuyor. Hani hukuk reformu vardı, iktidarın deyimiyle, yabancı yatırımcıya fazladan güvenceler verilecekti...

‘PUDRAŞEKER’ TRAVMASI

AKP Genel Merkez çalışanı Kürşat Ayvatoğlu’nun uyuşturucu kullandığı görüntüler, bindiği lüks arabalar ve savcılık ifadesinde yer alan gelirine ilişkin bilgiler kamuoyunda dikkat çekti.

Önemli kentlerden birinin AKP yönetiminde yer alan partiliyle sohbetimiz, konunun parti içindeki durumunu açıkça ortaya koyuyor. Parti yöneticisi, sohbetin bir yerinde “Gazeteciler de bu işin içinde” deyince “Nasıl” diye sorduk, şöyle yanıtladı:

“Sizin okuduğunuz okullardan mezun olan, bir belediyemizde çalışan bir arkadaş vardı. Aynı zamanda bir milletvekilimizin danışmanı... Hiç ihtiyaç olmamasına rağmen bir dergi çıkarıyor ve belediyelerden reklam alıyorlar. Öğrenince bunu engelledik. Ama bu (Ayvatoğlu) patladı işte. Maalesef bunları engelleyemiyoruz. En büyük sorunumuz bence bu...”

İzlenimimiz o ki ekonomik kriz ve salgın ortamında bu olaylar AKP’de travma etkisi yaratmaya başlamış.