Parayı kim verecek?

19 Kasım 2021 Cuma

Ülkemizde bir yanılgıya iyiden iyiye kendini kaptıranlar, inananlar var. Hızlarını alamayıp “21. yüzyılda Orta Asya’daki Büyük Oyun’un aktörleri İngilizler, Ruslar ve Amerikalılar değil Türkler olacaktır. Çünkü Yeni Büyük Oyun artık Türkiye, Rusya, Çin ve İran arasında geçecek gibi görünüyor” diyorlar. Açıkçası bu önermenin gerçek olmasını biz de isteriz. Başkaları buna inanıyor mu bilmiyoruz ancak dolar kuru 11 TL’ye yürüyor. Ekonomide deneysel bir yönetim sergiliyoruz, savruluyoruz.

Madem konumuz “Türkiye dünya çapında aktör”, o zaman küresel ekonomik beklentilerle devam edelim.

“Yeşil ekonomi”, “karbon ayak izi” ülkemizin gündemine yeni yeni gelmeye başladı. Biz gelecekte neler olabileceğini düşünmüyor, can havliyle yaşıyor olabiliriz. Ancak başkaları geleceği düşünüyor, olası koşullara göre dış politikalarını, ekonomilerini ve yaşamlarını planlıyor. Hedef dünyanın ortak sorunu olan küresel ısınmanın 1.5 derece ile sınırlandırılması. Her ülkeye, her sektöre bu anlamda sorumluluklar yükleniyor, Paris İklim Şartı kapsamında düzenlenen zirvelerde önlemler için ülkelerden sözler alınmaya çalışılıyor.

Peki biz ne yapacağız?

Antalya Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Davut Çetin, “karbon ayak izi az alan, hatta olmayan ürünler üretmeliyiz. Yoksa ürettiklerimizi satacak kimse kalmayacak” ifadeleriyle konunun önemini önüne gelene anlatmaya çalışıyor.

Oysa Batılı finans kurumları projelerini hazırlamışlar. Türkiye gibi 

ülkelerle “nasıl bir işbirliği yapılacağına” karar vermişler, önerileri hazır. Türkiye’ye düşen görev yine planlamak değil, “üretmek”. Peki nasıl üreteceğiz, “yeşil üretim”in finansmanını kim karşılayacak, krediler hangi koşullarla sağlanacak? Kabul edip etmemek bir yana, 

Türkiye kendisine biçilen rolün farkında mı?

Basitçe sistem şöyle anlatılabilir: Küresel ısınmayı sınırlı tutmak için karbon ayak izi olmayan ürünler üretilmesi gerekiyor, bunun için yeni yatırım, bunun için de yeni finansman gerekiyor. Bizim gibi ülkelerde finans yokluğu değişmez kural. O zaman dışarıdan kaynak bulacaksınız. Yatırım, üretim yapacaksınız, ürettiklerinizi yine kredi verenlere satacaksınız, oradan kazandıklarınızla da yine aynı ülkelere kredi borçlarınızı geri ödeyeceksiniz. Yani Türkiye’nin dış kaynak sorununu çözemeyeceksiniz. En fazla “bizim dönemimizde Türkiye dışarıdan çok ucuza borçlanabildi” diye böbürleneceksiniz.

Evet, tam bağımsızlığı, bu sözü bu coğrafyaya getiren Atatürk’ün dışında hiçbir yönetici bırakın uygulamayı düşünmedi bile…

İnanacak insanları bulduktan sonra yalan söylemenin ne zorluğu var?

Biz yine de soralım. Türkiye adına Asya’da, Afrika’da hatta dünyada büyük oyun kuruyorsunuz ya… Peki bunun parasını kim verecek?


SICAK YEMEK

Dolar kuru ve fiyatlardaki artış kış koşullarını giderek karartacak gibi. Beslenme sorunu büyüyebilir. Bu noktada ilk örnek adım Çankaya Belediyesi’nden geldi. Başkan Taşdelen, sosyal belediyeciliğe daha fazla kafa yoracaklarını söyledi. Taşdelen şöyle diyor: Belediye yemekhanesinde üniversiteliye karşılıksız akşam yemeği vereceğiz. Çankaya Belediyesi üniversitelinin evidir.

Dayanışmanın önemi daha da artacak gibi…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Papağan sayıklaması 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları