Emperyalizmin tek kutuplusu tutmadı. Çoklusunda krizler, acılar patlaması..(5)

09 Ağustos 2022 Salı

İnsanlık, tüm canlılar, doğa adına çekilen acılar, sömürgeciliğin ardından umutla kurulan Birleşmiş Milletler hiç bu kadar çaresiz, güçsüz kalmamıştı. Demokrasi, insan hakları ile söze giren emperyal güç odakları, sadece askeri darbeleri değil, çok daha etkin olarak yandaş iktidarların kirli çıkarlarını kollayarak verdikleri desteklerle acımasızlıkta, rekabet gücünden mi kaynaklanıyor bilinmez, yarış halindeler.

Doğrusunu itiraf edebilirsek gerçeğinde yanlarına çok da kalmayan askeri darbelere ancak çok sıkıştıklarında başvuruyorlar. Giderek teknolojik gelişmeleri daha etkin kullanan, gerçek kârların medya güdülenmesi üzerinden elde edilebildiğinin gerçeği ile yüzleşilen günümüz dünyasında. Çok kısa zaman dilimleri içinde çok büyük vurgunların vurulabildiği kirlilik yollarına başvurmakta  korkunç bir yarış, rekabet içindeler.

Gerçeğinde siyasetin dev kirli çıkar şirketlerinin, deha olarak pazarlanan üstün zekâlı olarak da biyat edilen isimlerin, şirketlerin boyunduruğu altında olduklarını görememek aymazlık sayılabilir. Kimin elinin kimin cebinde olduğunun kavranması zor, kamuoyu güdümlemelerinin belirleyiciliğinde sözde insan hakları, demokrasi adına atılan adımların önemli bir çoğunluğunda sonuç olarak daha çok can yakan bir düzenle yüzleşmiş oluyoruz.

***

Cumhuriyet gazetesi çatısı altında Yunus Nadi ile gündemle sokulmuş, Doğan Nadi-Nadir Nadi ile sürdürülmüş bağımsız gazeteciliğin de ilkeler sorumluluğuna tanıklık ederken. Sadece Balkan göçmeni olmam nedeni ile, önce Bulgaristan’dan 1969 göçlerine, sonrasında Nadir Nadi’nin doğrudan isteği ile, dışişleri ile ilişkim olmamasına karşın Ecevit’in Tito tarafından davet edildiği 1976 gezisine, sonuç olarak perde arkası gelişmelerine de gönderilmemi unutmadım. 

Gazetenin iflas masasına düşmesi sonrası Berrin Nadi’nin vakıf girişimi, İlhan Selçuk sorumluluğunda, Cumhuriyet Vakfı’nın da şaşmaz ilkeleri, kurumlaşmanın vazgeçilmezliği söz konusu olduğuna göre tanıklıkları paylaşmak sorumluluğu da söz konusu. Özetle, Amerika’nın tek kutuplu dünya düş döneminin eseri, Avrupa ile Avrasya’yı birlikte, çok daha ucuza denetleyebilecek Priştine’de, Kosova devletçiğinin de kurulmasına yol açan oluşuma seyirci kalma lüksümüz olamaz.

***

Dünya Felsefe Birliği’nin en uzun soluklu başkanlığını yapan, onurlandığımız insan hakları savunucumuz İona Kuçuradi’nin, Balkan felsefe kongresinde bu ayrıntılar üzerinden söyleşiye katılmamı istemesi anlamlıydı. Yunan Felsefe Birliği Başkanı kendi ülkelerinde de din odaklıları binlerce yıllık geriye getirebileceği, ırklar üzerinden yüzlerce yıl kaybettirecek, alt kimlik parçalanmaları, savaşlarının altını çizmişti. Amerikra’nın Kosova’yı ayrı devletçik statüsüne getiren üssünün ise Çin Seddi’nden sonra görülen en büyük sınırlarıyla yerin kaç kat altına indiği bilinemeden Avrupa için ucuz maliyetli, Avrasya’yı da çok güçlü izleyebileceği bir üssü olmasının karşılığının anlamı üzerinde durmuştu.

Geçtiğimiz hafta yine Sırbistan, Kosova sınır köprüsü üzerinde yaşanan Sırbistan’ın Kosova’yı ayrı bir devletçik olarak kabul etmemesinin direnci çatışmalara tanıklık ettik. Kriz geçici ileri tarihe atıldı. İsrail-Filistin arasında kangren olmuş çatışmaların bir yenisi daha yaşandı. En kritik gündem Amerika’nın Ukrayna yanında görünüyor görüntüsünde, gerçek savunulabilmesine dönük, adımın görülmemesi. Çin, milliyetçi Çin tartışmaları yine sıcak çatışmacı, dünyanın gündeminde. AB ülkeleri hiç olmadıkları kadar paramparça, demokratik kimlikler ile Hitler ruhuna uzanan siyasal hamlelerin yumağında.

İpteki canbazların sevimliliğinden eser yok. Sanki artık en acımasız açık-gizli insanlık suçlarını işleyenlerin bile yaptıklarının yanlarına kaldığı dibe vurmanın girdabındayız.. Nefes alabilmenin yollarından vazgeçilebilir mi ki?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları