Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gerçek ile Sanal
Dünyanın, Türkiye’nin, insanlığın, demokrasinin, geleceğimizin en yakıcı sorunu medya çağında gerçeklerle sanalın birbirine karışması; insan hakları, demokrasi, gelişmeden yola çıkarken, kazanılmış en temel hakların katledilmesi... Seçim sürecinde yaşanan skandal boyutlarda, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti sivil iktidar ile çatışan, olumsuz gelişmeler... Büyük gerilim, seçim meydanlarındaki belden aşağı vuruşların nedenlerini sorgularsak; gerçekl ile sanalın çatışmasında, artık yürütülemeyen büyüklere masalların, ideolojik saptırmalar, kavram kagaşasının ülkemizin yaşanan somut gerçekleri ile fazlasıyla su yüzüne çıkması...
\nErdoğan iktidarlarına Türkiye’nin sivil demokratikleşmesi, ekonomik büyümesi için çok fazla prim vermiş olanlar, Başbakan Erdoğan’ın anketlerde önde görülmesine karşın seçim sürecindeki akıl almaz antidemokratik, diktatöryal çıkışlarına, icraatlarına eleştiri yapmak zorunda olmanın açmazında, “Gerilimi, ökesi açıklanabilecek gibi değil...” anlamında tepkiler veriyorlar... Başbakan’ın bu kontrol edilemez öfkesinin, kişilik özelliklerinden çok, görmek istemedikleri; gerçeklerin ortaya çıkması ile sanal dünya, büyüklere masallar sürecinin kırlma noktasına gelindiğini gören konumundan kaynaklandığını, bilinçli-bilinçsiz saklamış oluyorlar...
\n***
\nÖrneğin hâlâ Erdoğan iktidarının İslam dünyasındaki etkinliğinden, gücünden, en çok da Erdoğan’ın kişiliğine yönelik büyük sevgiden söz ediyorlar... Komşularla sıfır sorun politikasının, aslında Türkiye’nin doğrudan bir suçu olmasa da Arap baharı olarak adlandırılan iç savaşlarla, iflas ettiği saklanıyor... İktidar, emperyal politikaların Ortadoğu’da yeniden düzenlenmesinde eşbaşkanlığa soyunmasa, gerçekten daha bağımsızlıkçı, barışçı politikalarda, Mustafa Kemal’in “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkelerinin izinden gitse, başımıza bu işler gelmeyecek...
\nDün seçim gündemini yararak Suriye’de yaşanan kanlı hesaplaşmaların bize yansımasının gelişmeleri veriliyordu... Ölümden kaçanlara kapılarımızı açmak zorundayız elbet... Ancak olup bitenler emperyal Batı medyasının tek yanlı yansıttığı gibi diktatörlüğe karşı demokrasi savaşımı ile sınırlı değil... Diktatörlüğün olduğu doğru da, sonrası; yoksul, yoksun dünyada ötekileştirilmişlerin ırk ve İslamcı mezhep kimlikleri ile, en altta kalmamak için bir diğerinin üstüne çıkma savaşları... Suriye’deki çatışmaların odağında; bilişim teknolojisi ile uyarlanan gençlerin kimlik, iş, çağdaş yaşam arayışlarının doğal patlaması kadar, Müslüman Kardeşler, Kürt - Alevi - Sünni çatışmaları var. Miadı dolanların yerine Batı dünyasının denetiminde yeni iktidarlar düzenlenmeye çalışılırken, dünyaya yönelik bilgi kirliliği, yalan haberler arasında suçüstü yakalanılan cinayet senaryoları ortada. Biz şimdilik, Esad’la sıkı diyalog, ilişki eksenli AKP’nin yıllar içindeki Suriye politikalarının meyvelerinin; pasaportsuz geçiş, barış, ticari ilişkilerin hayal olduğu gerçeğini de görmekle yetinelim... Sınırlarımızın içine kaçanlarla birlikte Arap baharı çatışmalarının kaosuna, batağına çekilmekte olmaktan kaygı duyalım...
\n***
\nLibya bulaşıklığımız daha büyük batak olabilir... Çünkü Libya’yı yeniden yandaş iktidarla düzenleme projesinde emperyal güç odakları, Irak, Afganistan, Pakistan örnekleri bataklığın içinde kalakaldılar, bizi de çekiyorlar. Atak çıkışlarla önde, kazançlı çıkmaya hevesli Başbakan Erdoğan, Dışişleri bir kez daha çuvalladılar. NATO’nun işi yok çıkışında tükürdüklerini yalayıp, barış görevli NATO’nun içinde rol almayı üstlenmek durumu kurtarmaya yetmedi. Bizim yandaş medya gözümüze sokmasa da, iki vahim canlarını kurtarmak için kaçanların gemilerde ölüme terk edilmeleri vahşeti var ki, zengin kuzey, emperyal dünya, uygarlığın utanç belgeleri... Libya, Türkiye dahil NATO güçleri, gemileri ile çevrili, SOS çağrılarına kulak tıkanıyor, savaş kaçakları açık denizde boğuluyor, cesetleri Tunus sahillerine vuruyor... Üstelik NATO harekât merkezi İzmir’de. Türkiye bundan sonra Libya halkına kendini nasıl affettirebilir, eski insani, ticari ilişkilerini geliştirebilir?..
\n***
\nBu seçim kampanyasının belden aşağı vurmaları tarihe yazılacak. Yeniden seçim öncesi son yazıya taşımanın çok da bir anlamı yok. Olumlu, çok da öne çıkmayan kadınlar, seçim kampanyalarındaki etkin rolleri ile nokta koymak istiyorum... Ev dolaşmaları hep onların sırtındaydı, bu kez miting meydanlarındaki ağırlıklarıyla da dikkat çektiler... Önemli bir farkla; AKP ne zamandır kadın üzerinden siyaset yapma, oy toplamada kadın kimliğini kullanmada başarılı. CHP bu seçimde kadın ağırlığı ile AKP’yi hızla geçti. En önemli fark ise AKP’nin kadına yer verirken kadın-erkek eşitliğinden değil, ayırımından yola çıkması. CHP’nin ise önceki gün açıklanan raporunda da başarıyla altı çizildiği üzere kadın-erkek eşitliği üzerinden, haklarını eksen yapması. AKP iktidarında kadın gündemde; töre cinayetleri, şiddet, işte, tüm yaşam alanlarında ayrımcılık, geriye gidişin sırrı bu... CHP’nin oy artışında kadınların önde, patlama yapacaklarından kuşkum yok...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev