Gerçek ile Sanal

11 Haziran 2011 Cumartesi
\n

\n

Dünyanın, Türkiyenin, insanlığın, demokrasinin, geleceğimizin en yakıcı sorunu medya çağında gerçeklerle sanalın birbirine karışması; insan hakları, demokrasi, gelişmeden yola çıkarken, kazanılmış en temel hakların katledilmesi... Seçim sürecinde yaşanan skandal boyutlarda, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti sivil iktidar ile çatışan, olumsuz gelişmeler... Büyük gerilim, seçim meydanlarındaki belden aşağı vuruşların nedenlerini sorgularsak; gerçekl ile sanalın çatışmasında, artık yürütülemeyen büyüklere masalların, ideolojik saptırmalar, kavram kagaşasının ülkemizin yaşanan somut gerçekleri ile fazlasıyla su yüzüne çıkması...

\n

Erdoğan iktidarlarına Türkiyenin sivil demokratikleşmesi, ekonomik büyümesi için çok fazla prim vermiş olanlar, Başbakan Erdoğanın anketlerde önde görülmesine karşın seçim sürecindeki akıl almaz antidemokratik, diktatöryal çıkışlarına, icraatlarına eleştiri yapmak zorunda olmanın açmazında, Gerilimi, ökesi açıklanabilecek gibi değil...anlamında tepkiler veriyorlar... Başbakanın bu kontrol edilemez öfkesinin, kişilik özelliklerinden çok, görmek istemedikleri; gerçeklerin ortaya çıkması ile sanal dünya, büyüklere masallar sürecinin kırlma noktasına gelindiğini gören konumundan kaynaklandığını, bilinçli-bilinçsiz saklamış oluyorlar...

\n

***

\n

Örneğin hâlâ Erdoğan iktidarının İslam dünyasındaki etkinliğinden, gücünden, en çok da Erdoğanın kişiliğine yönelik büyük sevgiden söz ediyorlar... Komşularla sıfır sorun politikasının, aslında Türkiyenin doğrudan bir suçu olmasa da Arap baharı olarak adlandırılan iç savaşlarla, iflas ettiği saklanıyor... İktidar, emperyal politikaların Ortadoğuda yeniden düzenlenmesinde eşbaşkanlığa soyunmasa, gerçekten daha bağımsızlıkçı, barışçı politikalarda, Mustafa Kemalin Yurtta sulh, cihanda sulhilkelerinin izinden gitse, başımıza bu işler gelmeyecek...

\n

Dün seçim gündemini yararak Suriyede yaşanan kanlı hesaplaşmaların bize yansımasının gelişmeleri veriliyordu... Ölümden kaçanlara kapılarımızı açmak zorundayız elbet... Ancak olup bitenler emperyal Batı medyasının tek yanlı yansıttığı gibi diktatörlüğe karşı demokrasi savaşımı ile sınırlı değil... Diktatörlüğün olduğu doğru da, sonrası; yoksul, yoksun dünyada ötekileştirilmişlerin ırk ve İslamcı mezhep kimlikleri ile, en altta kalmamak için bir diğerinin üstüne çıkma savaşları... Suriyedeki çatışmaların odağında; bilişim teknolojisi ile uyarlanan gençlerin kimlik, iş, çağdaş yaşam arayışlarının doğal patlaması kadar, Müslüman Kardeşler, Kürt - Alevi - Sünni çatışmaları var. Miadı dolanların yerine Batı dünyasının denetiminde yeni iktidarlar düzenlenmeye çalışılırken, dünyaya yönelik bilgi kirliliği, yalan haberler arasında suçüstü yakalanılan cinayet senaryoları ortada. Biz şimdilik, Esadla sıkı diyalog, ilişki eksenli AKPnin yıllar içindeki Suriye politikalarının meyvelerinin; pasaportsuz geçiş, barış, ticari ilişkilerin hayal olduğu gerçeğini de görmekle yetinelim... Sınırlarımızın içine kaçanlarla birlikte Arap baharı çatışmalarının kaosuna, batağına çekilmekte olmaktan kaygı duyalım...

\n

***

\n

Libya bulaşıklığımız daha büyük batak olabilir... Çünkü Libyayı yeniden yandaş iktidarla düzenleme projesinde emperyal güç odakları, Irak, Afganistan, Pakistan örnekleri bataklığın içinde kalakaldılar, bizi de çekiyorlar. Atak çıkışlarla önde, kazançlı çıkmaya hevesli Başbakan Erdoğan, Dışişleri bir kez daha çuvalladılar. NATOnun işi yok çıkışında tükürdüklerini yalayıp, barış görevli NATOnun içinde rol almayı üstlenmek durumu kurtarmaya yetmedi. Bizim yandaş medya gözümüze sokmasa da, iki vahim canlarını kurtarmak için kaçanların gemilerde ölüme terk edilmeleri vahşeti var ki, zengin kuzey, emperyal dünya, uygarlığın utanç belgeleri... Libya, Türkiye dahil NATO güçleri, gemileri ile çevrili, SOS çağrılarına kulak tıkanıyor, savaş kaçakları açık denizde boğuluyor, cesetleri Tunus sahillerine vuruyor... Üstelik NATO harekât merkezi İzmirde. Türkiye bundan sonra Libya halkına kendini nasıl affettirebilir, eski insani, ticari ilişkilerini geliştirebilir?..

\n

***

\n

Bu seçim kampanyasının belden aşağı vurmaları tarihe yazılacak. Yeniden seçim öncesi son yazıya taşımanın çok da bir anlamı yok. Olumlu, çok da öne çıkmayan kadınlar, seçim kampanyalarındaki etkin rolleri ile nokta koymak istiyorum... Ev dolaşmaları hep onların sırtındaydı, bu kez miting meydanlarındaki ağırlıklarıyla da dikkat çektiler... Önemli bir farkla; AKP ne zamandır kadın üzerinden siyaset yapma, oy toplamada kadın kimliğini kullanmada başarılı. CHP bu seçimde kadın ağırlığı ile AKPyi hızla geçti. En önemli fark ise AKPnin kadına yer verirken kadın-erkek eşitliğinden değil, ayırımından yola çıkması. CHPnin ise önceki gün açıklanan raporunda da başarıyla altı çizildiği üzere kadın-erkek eşitliği üzerinden, haklarını eksen yapması. AKP iktidarında kadın gündemde; töre cinayetleri, şiddet, işte, tüm yaşam alanlarında ayrımcılık, geriye gidişin sırrı bu... CHPnin oy artışında kadınların önde, patlama yapacaklarından kuşkum yok...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları