Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gerilimle-Tehditle...
Yüzde yüz genelleme yapılamaz belki, ama kitlelere ulaşmada, etkilemede, insan hakları, akıl, bilimden, haklılıktan kopuşla doğru orantılı olarak konuşmacının, sesi yükseltmek, bağırmak, gerilim yaratmak, tehditle etkin olmak.. yöntemlerine başvurma gereksinimi artar... Tarihte öne çıkmış toplumları olumlu ya da olumsuz yönlendirmiş, peşinden sürükleyebilmiş en büyük liderlerden, medya çağına geçişte söz konusu kaba çerçevede fazlaca bir değişiklik yok...
\nLiderlik, toplumu etkileme yeteneğinde bu alanın uzmanlarının yüksek not verdikleri Başbakan Erdoğan’ın, iktidara geliş günlerinden bugüne, en son dünkü AKP örgütünden seslenişine, karşılaştırmalı bir çalışmanın, göreceli en profesyonel sayılan medya kanallarından birinde yapılıp yayınlanabiliyor olmasını görmek isterdim... Artık gerçekten çok uzman ellerde, çok profesyonel uzman kadroların çalışmalarının ürünü konuşma metinleri, içerikleri, yaratılmak istenen imaja, kitlelerin yönlendirilmelerine, öngörülmüş algıların oluşmasına, kitlelerin yönlendirilmelerinde amaçlanan sonuçlara göre ses tonu, yüz ifadesi, vucut dili, çağrışımlarla.. öylesine ince bir balans ayarı söz konusu ki... Aynı lider, aynı temel siyasal amaçlara yönelik olarak kurgulamalar baştan sona değişebiliyor. Elbet liderin kimliği, kendi ruh sağlığı, beklentileriyle de fazlasıyla değişken tablolar ortaya çıkabiliyor...
\nBaşbakan Erdoğan ile çok profesyonel oldukları kuşkusuz uzman, danışmanlarının, aralarındaki ilişkiyi, etkileşimi, dili en uzaktan, bilemieecek bir gazetaci olsam da yakınında olanlar dünkü seslenişinin uzmanlara sadık kalınmış metin üzerinden olduğunun altını özel değerlendirmelerinde seslendirdiler. Oysa biz izlerken köşeye sıkıştırılmış, yapmak istediklerini, hırslarını çok yukarlarda tutan bir siyasi liderin, çok sıkıştırılmış, zorda kalmış bir noktada öfke patlaması dozunda bir çıkış olarak algıladık. En ağır, en halk deyimiyle “belden aşağı vurmalarla” karşıdakini zora sokmak, kendi düştüğü zor durumdan kurtulmak için gerilimi tırmandırmak, tehditle karşı çıkışları, tepkileri sindirmek.. tek çıkış yolu, startejisi olarak seçilmiş gibiydi. Zaten tam da bu nedenle uzun soluklu, iktidarda büyümüş parti ve liderinin, yıllar içindeki değişim, çelişkilerini tarafsız ortaya koyabilecek bir medya çalışmasının aydınlatıcı, işlevsel olabileceğini söylemek istemiştim...
\n***
\nBaşbakan Erdoğan’ın uzun soluklu, tek başına, istediğini yapabilen güç, iktidar olarak rahatlayıp, demokratlaşacağına, nasıl bir tek adamlığa soyunmayla, parlamentonun, güçler ayrılığı, demokrasinin aracı örgütlenmeler, kurumların yoka sayıldığı, yasal demokratik işleyişin tüm araçlarının ayaklar altına alındığı... Aklı, bilimi, gerçekleri kendi geçmiş savundukları ile de çelişkili, reddeden bir üslupta, gerçekleri ters yüz edip silerek, bir tek ustaca bir kitle etkileme diliyle, karayı ak yapışı... Hitler’i çağrıştıran liderlik dehası olarak kimilerinin hayranlığını çekse de bence seçmenlerinin önemli bir bölümü de dahil, aklını, sağduyusunu koruyabilenler, demokrasinin bilincine olmasa da tadına varabilmiş olanların kaygılarını büyütüyor...
\nİlk günlerinin, şiddetle savunduğu “muhafazakârlık” sözcüğünün içine saklanmış ülke, toplum, rejim yaratma modeli iddiasında dile dökülmeyen amaçların, iktidarda güçlendikçe, kendi ölçüleriyle topluma hazmettirildikçe daha dayatmacı, açık, buyurgan toplum yaşam biçimine dönüştürülmesi atakları sadece bir boyut. İktidar gücünün kullanılmasında evrensel insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi, ülkenin yasal kurumlarının işlevlerinin yok edilmesi çok daha vahim tırmanış...
\nGerilimle, tehditle üzerimizde akıl tutulması et-kisi yaratmada ipin ucu öylesine kaçtı ki ülkemiz toprakları içindeki savaştan kaçanlara, Suriyeli komutan ve askerlere ayrılmış bir sığınma kampına milletvekillerinin girmek istemeleri yasal hak ve sorumluluk değilmiş gibi “Elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz. İstersem ben izin veririm” cümleleri kame-ralar karşısında kullanılabiliyor. El kol sallanarak giri-lemeyecek bir kampın kurulabilmesinin ancak Meclis yetkisinde olabileceği gerçeği de yok sayılarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bize karşı sürekli kullanılmış, canımızı yakan Irak, Suriye, İran PKK kampları, stratejik ortaklarımızın siyasal, parasal, askeri desteklerinin benzeri bir konuma, işleve sokulabiliyor...
\nİktidarlarının Ortadoğu, İslam dünyası politikalarında yeni Osmanlıcılık düşlerinde.. stratejik ortaklar tarafından öne sürülüp açıkta kalmanın, doğrudan iktidarlarının değil, Türkiye’nin başının belada olmasının gerçeği, öfkesinde, gerilim tırmandırılarak, önüne gelen tehdit edilip suçlanılarak zeytinyağı gibi suyun üstünde kalma çırpınışları sahneleniyor... Medyadan böylesine ağır baskı ve tehdit koşullarında, kendi zaafları, büyük açıkları da biline biline, gazetecilik ilkelerinin gereklerinin yerine getirilebilmesini bekleme lüksümüz yok biliyorum... Kıyısından kenarından gazeteciliğe de razıyım...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev