‘Halkı cahilliğe mahkûm ülkeler ayakta kalamaz’

07 Haziran 2022 Salı

Hollanda’da yaşadığını sandığım okurumuz Gökhan Baysal’a, dün gönderdiği araştırmaya dayalı verileri ile, uyarısı için en içten teşekkürlerimle.. “Halkını bu kadar cahil bırakan ülkeler ayakta kalamaz” anafikrini doğrulayan verilerle donattığı grafikli çalışması için de elbette.. Unutmadan hemen bir kopyasını Cumhuriyet belge bilgi arşivine, kayıtlı kalması için gönderdim. Sizlerle içeriğini paylaşmakla yetineceğim.

Gökhan Baysal, “Halkını cahilliğe mahkûm eden ülkelerin ayakta kalamayacakları tezini” verilerle kanıtladığı grafikli tablosunda, öncelikle savaşlar olmasa da tıpkı tarihteki diğer imparatorluklar gibi, Osmanlı İmparatorluğu’nun da yıkılmaya mahkûm olduğu tezinden söze giriyor. Osmanlı ile Cumhuriyet dönemleri verileri ile Hollanda’daki gelişme verilerini dönemeç yıllar üzerinden çizilmiş tablosu üzerinden de kanıtlıyor.

Başlangıç için aldığı 1500 yılında Osmanlı topraklarının bütünlüğü içinde okuryazarlık oranı yüzde 3’ler ortalamasında. Benden bir küçük ekleme, Osmanlı’nın eğitimden paylarını alan kadroları, Saray’ın dışında, okulların toplanmış olduğu Balkan toprakları üzerinde. Priştine, Üsküp, bugünün Yunan toprakları üzerinde. Hollanda da aynı tarihlerin okuryazarlık oranları ise yüzde 17’lerin altında.

1750 sonrası yıllarda Osmanlı’daki ortalama değişmiyor, yüzde 3’leri aşamıyor. Hollanda’da ise okuryazarlık oranları yüzde 85’lere kadar bir patlama ile gelişiyor.

1900 sonrası yıllarda Osmanlı toprakları üzerinde gelişen bir şey yok. Hollanda’da ise okuryazarlık oranları yüzde 90’lara ulaşıyor. Kurtuluş, kuruluş savaşları sonrası yıllara kadar, Osmanlı topraklarının bütünlüğü için geçerli olan verilerde bir değişim yaşanmıyor. Cumhuriyetin, ilanı, ülke nüfusuna göre bir avuç Balkanlarda yetişmiş eğitimli kadroların, Mustafa Kemal Atatürk ile birlikte Anadolu’ya geçişleri ile başlayan eğitim seferberliğinde, okuryazar artış oranları çarpıcı verileri ile Anadolu toprakları üzerinde yükselişi kanıtlıyor. 1900’ün yüzde 3’lerde aynı kalmış göstergesi 1997’ye kadar çarpıcı tırmanışla yüzde 85’lere ulaşıyor.

***

Ne yazık ki yoksul ile, cahil kalış ve de nüfus patlaması arasında doğrudan bağlantılar söz konusu olduğundan 1997’lerden 2000’lere aynı kalan yüzde 85 okuryazarlık oranımız yerinde sayarken Hollanda’da 1997 sonrası için hep geçerli kalmak üzere yüzde 100’ü yakalamış oluyor. 2000 yılı oranları da karşılaştırmalı her iki ülke için, Türkiye’de yüzde 85’lerde, Hollanda’da yüzde 100’ü yakalamış olarak gözlemleniyor.

Bugünün okuryazarlık oranlarının karşılaştırılmalarını yapmak zor. İktidarları açıklamalardan kaçmayı seçiyorlar. Gerçeğinde okuryazarlık oranlarındaki 2000’li yılların sonrası kayıpların okunması istenmiyor, gözlerden ırak tutuluyor. Kuşkusuz göçlere açılmış kapılar bir yanda, siyasal İslamcı akımların, önleri açılan cemaat ve tarikatlardaki patlamalar sayesinde, yakalanabilmiş yüzde 85’lerin çok altına düştüğümüz ortada. Gerçek istatistiklere ulaşılabiliyor olunmaması asla gerçekçi, doğru da değil.

Öncelikli toplumsal sorumluluğumuz bu çalışmanın günümüze taşınması olmalı değil mi? Sonrası elbette ki ülkemizi geriye çeken, çağdışılığa yönlendiren siyasal akımlara karşı savaşım vermek olmak zorunda. Başkaca çıkış yolumuz olabilir mi ki? Yoksulluk, yoksunluğa, sınırsız aşağı doğru çekilişimize katlanabilmenin olanağı olamıyacağına göre, bu gidişe “Dur” demenin yolunu sandıkla kanıtlamaktan başkaca çaremiz kalıyor mu ki?..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları