Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kendi Silahıyla...
Rusya, Gürcistan’da, ABD-AB cephesini kendi silahlarıyla vuruyor. Afganistan, Irak işgalleriyle ayaklar altına alınan evrensel hukuk, insan hakları ihlallerinden sonra, insanlık Kafkaslar’da yaşananlarda daha bir seyirci kalıyor.
ABD-AB medyasında çıkan haberler ve yorumları dikkatle izleyebildiniz mi? BM görüşmelerinde söylenenlerin paralelinde, elbette Gürcistan’ın bağımsızlığının korunması gerektiğinden söz ediliyor. Rusya’nın Gürcistan’ı bombalaması, askeri operasyonları eleştiriliyor. Sonrasında altı çizilenler, ABD-AB siyasilerinin kendi silahları ile vurulduklarının tipik göstergeleri...
Kimi yorumcular özellikle ABD, kimi AB siyasi liderliklerinin, Gürcistan ve lideri Saakaşvili’yi, fazlasıyla cesaretlendirmelerinin yanlış bir adım atmaya ittiğinden söz ediyorlar. Kimileri Gürcistan’ın umutlandırılıp nisan ayında NATO üyeliğine alınmamasının siyaseten zorlaması ile, Güney Osetya’da operasyona kalkıştığının altını çiziyorlar. Tartışmaların devamı çok daha çarpıcı:
Gürcistan’a en fazla destek veren yorumlarda Rusya’nın müdahalesinin caydırıcı olmaması gerektiği, gelecek toplantılarda NATO üyeliğinden dönüş kararının sadece Gürcistan için değil, Batı dünyası güç dengeleri için de çok olumsuz sonuçları olabileceği vurgulanıyor. Yine de Gürcistan’ın NATO üyesi olması halinde, Rusya’dan gelecek müdahalenin NATO’yu içine alacağı tehdit ve kaosun boyutları üzerinde kaygıyla duruluyor.
Özetle Batı dünyası iki kutuplu dünyanın paylaşım dengelerinde, dahası bugünde Rusya’nın egemenlik alanı içinde kalan bölgede, kendi çıkarları adına bölge siyasileri, halklarını kullanarak başlattığı hareketler başarısızlığa uğradığında hep yapmakta olduğunu yapıyor. Doğrudan Rusya ile karşı karşıya kalmayı siyasi çıkarları, güç dengeleri içinde uygun görmediğinden, Rusya’ya karşı direnmeye tahrik ettiği ülkeyi, siyasi liderliklerini ortada bırakıyor. Saakaşvili’nin ilkyardım çağrıları ile çok açık dillendirilen bu düş kırıklığı, ortada bırakma tablosu, insan hakları ihlallerinde duyarsızlıkta daha bir çarpıcı ortaya çıkıyor. Olan her zamanki gibi halklara oluyor.
Irak, Afganistan işgallerinin gerekçelendirilmeleri, insan hakları ihlal boyutları, bu ülkelerde yaşananlar, savaş suçları dahil her tür insan hakları, evrensel hukuk ihlalleri karşısında, BM’de, Batı medyasında söylenebilenler, söylenebilecekler çok cılız sesle dillendirilmenin ötesinde gündeme gelemiyor.
***
Kırmızı, turuncu karanfil darbeleri ile Rusya’nın ekonomik, siyasal kontrol bölgelerinde çıkar dengelerini kendilerinden yana değiştirmeyi seçen ABD, AB siyasi kadroları, çokuluslu tekelleri, karşı duruşları fonlayan sermaye güçleri, sivil toplum örgütlenmeleri, fiili güç karşısında bedel ödeyen halkların başlarına gelenlerde her zamanki gibi seyirciler... Kosova’da, Bosna’da yaşananlarda olduğu üzere, insan hakları ihlallerinin en can yakıcı sürecinde seyirci kalınıp, insancıklar, binler, on binler katliamlardan, işkencelerden geçirildikten sonra ancak koşullar elverirse, medyatik insan hakları yargılamaları ile dünya medyasında şovu seçiyorlar.
Kaldı ki Kafkasya, Gürcistan’da yaşananlarda, parçalanan Yugoslavya’nın emperyal dengeler içindeki paylaşımında, Sırplar bağlantılı Rusların paylaşım alanına bırakılmış Bosna, Kosova’dan çok daha farklı, Rusya ve çıkarları lehine değişmiş evrensel koşullar gündemde. Tek kutuplu dünyaya geçildiği tezi ile, ABD öncülüğünde dünyayı, petrol eksenli de yeni emperyal paylaşımda, AB siyasilerinin kiminin doğrudan, kimilerinin dolaylı desteğini almış olarak silahlı güç dayatılırken, fiili işgaller gerçekleştirilirken, yaşanan vahşet, evrensel savaş hukuku dahil her tür insan hakkı ve hukukunun ayaklar altına alınmış olması ile bir dönem için geri çekilmiş Rusya’nın kazandığı stratejik avantajlar var:
İki kutuplu dünyanın parçalanan Sovyetler Birliği bölgesinde, Rusya’nın ekonomik, sosyal, siyasal merkez olma kimliği Batı cephesinin, kapitalist dünyanın istediği ölçeklerde kırılamadı. Yerleşik çıkar ilişkileri, ekonomik, sosyal, siyasal kültürel bağlar, hatta Batı dünyasının günümüzde stratejik olarak tahrik ettiği ırklar ve dinler ayrışması zaman içinde tersine işleyebilen silahlara dönüşebildi.
Gürcistan özelinde Gürcistan’ın Güney Osetya’yı askeri müdahale ile kendine katmaya kalkışması, Abhazya ayaklanması ile birlikte Rusya’nın askeri müdahalesinin gerekçesini oluşturabildi. ABD öncülüğünde Batı dünyası, AB ülkelerinin fiili desteğinde gerçekleştirilen Irak, Afganistan işgallerinden toparlanmak için yararlanmış, kanlı petrol fiyatlarının önlenemez yükselişi ile bağlantılı olarak da ekonomisini düze çıkarmış Rusya, kendi iktidar, çıkar bölgesinde Batı’dan gelen müdahalelere baş kaldırabilecek gücü kendinde görüyor. İnsan hakları ihlallerinde suçlu, ayıplı Batı dünyası Kafkaslar’daki bu kanlı, sıcak gelişmelerde kırıtmaktan öte bir şey yapamıyor...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Colani’nin arabası
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması
- 'Bıyık altından gülüyorsunuz'