Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kendi Silahıyla...

17 Ağustos 2008 Pazar

Rusya, Gürcistanda, ABD-AB cephesini kendi silahlarıyla vuruyor. Afganistan, Irak işgalleriyle ayaklar altına alınan evrensel hukuk, insan hakları ihlallerinden sonra, insanlık Kafkaslarda yaşananlarda daha bir seyirci kalıyor.

ABD-AB medyasında çıkan haberler ve yorumları dikkatle izleyebildiniz mi? BM görüşmelerinde söylenenlerin paralelinde, elbette Gürcistanın bağımsızlığının korunması gerektiğinden söz ediliyor. Rusyanın Gürcistanı bombalaması, askeri operasyonları eleştiriliyor. Sonrasında altı çizilenler, ABD-AB siyasilerinin kendi silahları ile vurulduklarının tipik göstergeleri...

Kimi yorumcular özellikle ABD, kimi AB siyasi liderliklerinin, Gürcistan ve lideri Saakaşviliyi, fazlasıyla cesaretlendirmelerinin yanlış bir adım atmaya ittiğinden söz ediyorlar. Kimileri Gürcistanın umutlandırılıp nisan ayında NATO üyeliğine alınmamasının siyaseten zorlaması ile, Güney Osetyada operasyona kalkıştığının altını çiziyorlar. Tartışmaların devamı çok daha çarpıcı:

Gürcistana en fazla destek veren yorumlarda Rusyanın müdahalesinin caydırıcı olmaması gerektiği, gelecek toplantılarda NATO üyeliğinden dönüş kararının sadece Gürcistan için değil, Batı dünyası güç dengeleri için de çok olumsuz sonuçları olabileceği vurgulanıyor. Yine de Gürcistanın NATO üyesi olması halinde, Rusyadan gelecek müdahalenin NATOyu içine alacağı tehdit ve kaosun boyutları üzerinde kaygıyla duruluyor.

Özetle Batı dünyası iki kutuplu dünyanın paylaşım dengelerinde, dahası bugünde Rusyanın egemenlik alanı içinde kalan bölgede, kendi çıkarları adına bölge siyasileri, halklarını kullanarak başlattığı hareketler başarısızlığa uğradığında hep yapmakta olduğunu yapıyor. Doğrudan Rusya ile karşı karşıya kalmayı siyasi çıkarları, güç dengeleri içinde uygun görmediğinden, Rusyaya karşı direnmeye tahrik ettiği ülkeyi, siyasi liderliklerini ortada bırakıyor. Saakaşvilinin ilkyardım çağrıları ile çok açık dillendirilen bu düş kırıklığı, ortada bırakma tablosu, insan hakları ihlallerinde duyarsızlıkta daha bir çarpıcı ortaya çıkıyor. Olan her zamanki gibi halklara oluyor.

Irak, Afganistan işgallerinin gerekçelendirilmeleri, insan hakları ihlal boyutları, bu ülkelerde yaşananlar, savaş suçları dahil her tür insan hakları, evrensel hukuk ihlalleri karşısında, BMde, Batı medyasında söylenebilenler, söylenebilecekler çok cılız sesle dillendirilmenin ötesinde gündeme gelemiyor.

***

Kırmızı, turuncu karanfil darbeleri ile Rusyanın ekonomik, siyasal kontrol bölgelerinde çıkar dengelerini kendilerinden yana değiştirmeyi seçen ABD, AB siyasi kadroları, çokuluslu tekelleri, karşı duruşları fonlayan sermaye güçleri, sivil toplum örgütlenmeleri, fiili güç karşısında bedel ödeyen halkların başlarına gelenlerde her zamanki gibi seyirciler... Kosovada, Bosnada yaşananlarda olduğu üzere, insan hakları ihlallerinin en can yakıcı sürecinde seyirci kalınıp, insancıklar, binler, on binler katliamlardan, işkencelerden geçirildikten sonra ancak koşullar elverirse, medyatik insan hakları yargılamaları ile dünya medyasında şovu seçiyorlar.

Kaldı ki Kafkasya, Gürcistanda yaşananlarda, parçalanan Yugoslavyanın emperyal dengeler içindeki paylaşımında, Sırplar bağlantılı Rusların paylaşım alanına bırakılmış Bosna, Kosovadan çok daha farklı, Rusya ve çıkarları lehine değişmiş evrensel koşullar gündemde. Tek kutuplu dünyaya geçildiği tezi ile, ABD öncülüğünde dünyayı, petrol eksenli de yeni emperyal paylaşımda, AB siyasilerinin kiminin doğrudan, kimilerinin dolaylı desteğini almış olarak silahlı güç dayatılırken, fiili işgaller gerçekleştirilirken, yaşanan vahşet, evrensel savaş hukuku dahil her tür insan hakkı ve hukukunun ayaklar altına alınmış olması ile bir dönem için geri çekilmiş Rusyanın kazandığı stratejik avantajlar var:

İki kutuplu dünyanın parçalanan Sovyetler Birliği bölgesinde, Rusyanın ekonomik, sosyal, siyasal merkez olma kimliği Batı cephesinin, kapitalist dünyanın istediği ölçeklerde kırılamadı. Yerleşik çıkar ilişkileri, ekonomik, sosyal, siyasal kültürel bağlar, hatta Batı dünyasının günümüzde stratejik olarak tahrik ettiği ırklar ve dinler ayrışması zaman içinde tersine işleyebilen silahlara dönüşebildi.

Gürcistan özelinde Gürcistanın Güney Osetyayı askeri müdahale ile kendine katmaya kalkışması, Abhazya ayaklanması ile birlikte Rusyanın askeri müdahalesinin gerekçesini oluşturabildi. ABD öncülüğünde Batı dünyası, AB ülkelerinin fiili desteğinde gerçekleştirilen Irak, Afganistan işgallerinden toparlanmak için yararlanmış, kanlı petrol fiyatlarının önlenemez yükselişi ile bağlantılı olarak da ekonomisini düze çıkarmış Rusya, kendi iktidar, çıkar bölgesinde Batıdan gelen müdahalelere baş kaldırabilecek gücü kendinde görüyor. İnsan hakları ihlallerinde suçlu, ayıplı Batı dünyası Kafkaslardaki bu kanlı, sıcak gelişmelerde kırıtmaktan öte bir şey yapamıyor...

soner@cumhuriyet.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları