Kuşatma

16 Haziran 2011 Perşembe
\n

\n

Komşularla sıfır sorun düşlerken, zengin kuzey ile yoksul güney dünyasının paylaşım savaşlarında kuşatmanın tam ortasında sıkıştık kaldık. Zengin kuzey dünyasına bize haksızlık yapılarak öncelikli alınan, bir biçimde kucak da açılan Yunanistan, zengin kuzey dünyasının piyasalar krizinde, insan eksenli gündeme gelmemiş sistemin bedelini, eylemde suçu olmayan halkına, çalışanına ödetmek zorunda kalınca, dün sokaklar bir kez daha savaş alanı oldu. İslam dünyasında, yoksul güneyin ırklar, aşiretler, mezhepler üzerinden yürüyen kanlı iç paylaşım savaşlarının ucu Suriyeden topraklarımıza girdi... Suriye sınırındaki sığınanlar çadırları, yaşanan insanlık dramının bize uzanan aynası gibi. Ankaraya çağırılan İslam dünyası büyükelçilerimiz, Arap Baharı olarak adlandırılan iç savaşların gözlemlerini, bilgi birikim, değerlendirmelerini aktaracaklar. Seçimden oy zaferi ile çıkan henüz kurulmamış yeni Erdoğan hükümetini bekleyen ilk güncel sorun, bir tür liderliğine soyunulan İslam dünyasındaki yeni büyük kaos, iç savaşların içinden Türkiyenin en az zararla, büyük yaralar almadan kurtarılması..

\n

Türkiyeye daha doğrusu Erdoğan hükümetlerine ılımlı İslam projesi ile İslam dünyası içinde eşbaşkanlık, rol model olma vizyonlarını biçen ABD- AB siyasi odakları kendileri açısından bu bataklığın içinden nasıl çıkabileceklerinin formüllerinin arayışları içindelerken, Türkiyenin çıkarlarını kollamak gibi bir kaygıları gündemlerinde olmasa gerek. İç savaşlar bağlantılı Erdoğan hükümetlerinin iki dönem iktidarda geliştirdikleri ilişkiler ise otomatik koptu. İlişkiler ağlarının kurulduğu iktidar odakları bir bir gider ya da yapısal değişiklik yaşarken, yeni oluşumlara ilişkin öngörüler emperyal merkezler için bile sislerin ardında.

\n

Kısa bir dönem için, Tunus, Mısır.. ilk dönem patlamaları, sokak hareketleri örnek, diktatörlüklerin devrilmesi, sokaklarda demokrasi arayışları gibi bir vitrin yok oldu, uçtu. Zaten beyaz, turuncu, karanfil darbelerinde de istenen amaçlara ulaşılamamıştı. Soros fonlamalı sivil toplum örgütlenmeleri, demokrasi grupları öncülüğünde ağırlıklı eski Sovyetler iktidar alanlarındaki ülkelerde milyonların sokağa dökülmesi ile kurulan düşler çoktan düş kırıklığına dönüşmüş durumda. Batı güdümlü iktidarların kirlilik bulaşmış bir gelip bir gidişlerinde; halkın akıl almaz hızlarda yoksullaşması, yoksunlaşması, geçmişin eğitim, sağlık, iş güvencelerinden yoksun kalmasındaki olumsuz hızlı gelişmeler belirleyici..

\n

***

\n

Arap baharları denemelerinde durumlar çok daha vahim gelişiyor.. Çünkü emperyal odaklarla uzun yıllar ittifak yapmış diktatörleri, sultanları ayakta tutmak ne kadar olanaksızsa, en kötü modeli ile sandık demokrasisine geçiş de bir o kadar zor. Petrolün üzerinde emperyal odaklara hizmet eden diktatörlerle çevreleri ne kadar çok zenginleşmişlerse, halk o kadar yoksullaşmış, yoksunlaşmış, farklı şeriat yorumlarında cennet vaatleri ile afyonlanmışlarsa, dünya nimetlerinden pay almadan o kadar ağır insan hakları ihlalleri ile uzaklaştırılmışlar. Sonuç İslam dünyası halkları şimdilerde ancak aşiret, cemaat, farklı mezhep, şeriat yorumları ile bir diğerlerinin üstüne çıkarak en altta, en yoksul, en çaresiz olmama savaşlarının peşindeler. Daha önce bu köşeden yinelediğim gibi, bana göre, yoksul güney dünyasının, en altta kalmama içerikli Birinci Cihan Savaşının kanlı hesaplaşmalarının batağındalar. Tabii parçalanmışlık, çaresizlik, ilkel savaş koşullarını da üretmiş oluyor..

\n

Erdoğan iktidarları Doğu Blokunun parçalanması projelerinde yaşanan olumsuzluklardan pay almamış, hatta ikili ticari ilişkilerde, ucuz hizmet, ucuz emek, inşaat, tekstil ağırlıklı göreceli gelişmiş teknolojili firmaları ile ticari ilişkilerden avantajlı paylar alabilmişti. İslam dünyası savaşın kaosuna gömülmeden, İslami kimliği ile de baştan avantajlı konuma geçmişti. Bir de BOP projesi ile Türkiyeye biçilen rol, Erdoğan iktidarlarının eşbaşkanlık vizyonunu gönüllü üstlenmeleri, ataklık adına da Ortadoğudaki her sorunun çözümünde öne çıkmaları söz konusuydu. Gerçi bu anlamlı sorun çözme ataklarının hemen hemen hiçbirinde Türkiye istediği, beklediği rolü üstlenemedi ama olsun, havası bile karizmatik liderliğe yetiyor da artıyordu..

\n

Şimdi işler, esen rüzgârlar fena halde tersine dönüyor.. Biz seçimlere dönük yaşarken, gündeme giren son sıcak gelişmelerde Türkiye hep suçlanan, okkanın altında kalan ülke konumunda.. İç kanlı paylaşım savaşı iktidarın geçici askerlere devredilmesi ile bir ölçüde soğutulmuş Mısır, bu haliyle Ortadoğu pazarlıklarında merkez seçiliyor da, Türkiye neden bir kenara itiliyor? Etkin rolü boşverin, İslam dünyası ile yılların ürünü bütün ekonomik, sosyal, siyasal kurulu ilişkilerimiz askıda. İş yapan iş dünyasının sadece işleri değil, yatırımları da askıda. Tabii çok büyük bir mühendislik, işçilik kitlesinin işsiz kalması, şirketlerin batması, olumsuzluklarda buzulun sadece görünen parçası...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları