Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Otoriterliğe karşı gerçek duruş(?)..
Adları gerekmez emperyal çıkarlar adına geçmişte askeri diktatörlükleri, onların pahalıya patlamaları ile bağlantılı günümüzde 21. yüzyıl sivil diktatörlüklerini destekleyen, iç-dış siyasi odaklar, kirli çıkarlar adına çifte standartları, çoklu oyunları ile yine sahnelerde, başrollerdeler... İnsan hakları, özgürlükler, demokrasi, hukuk devleti savunuculuğunun evrensel ölçekleri sorgulanamayacak kadar net ve çıplak... Soruya açık yanıt vermek noktasındayız... Gerçekten her türden insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzenini ayaklar altına alan rejimlere, otoriterleşme modellerine karşı mıyız? Yoksa emperyal çıkarlar ya da kendi öznel koşullarımızın kirli çıkarları adına.. Hakların ihlalleri ile yüz yüze kaldığımızda çifte standartlı, başkalarının, ötekileştirdiklerimizin insan hakları ihlallerini görmezlikten gelen, otoriterleşmenin yanında, askeri-sivil fark etmez, göz yumabilenlerden miyiz?
Soru bize yönelik sorulduğunda “AKP iktidarı, Erdoğan liderliğine, rejimin otoriterleşmesine karşı olduğunu söylemek, gerçekten dünya ve de ülkemiz için, 21. yüzyıl otoriterleşmesine karşı duruşta ilkeli olunduğu anlamına gelmiyor”... Tarihi de önemli değil, dünün emperyal çıkarlar dengelerinde, Erdoğan liderliğinde AKP iktidarlarının otoriterleşme icraatlarına, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal, yasal hukuk devleti düzeni, evrensel demokrasi kriterlerinin olmazları, bağımsız yargı, güçler ayrılığı, özerk tarafsız kurumlar devlet yapılanmasına aykırı partizanlaşma ataklarına emperyal çıkarlar adına destek veren çoklu iç ve dış odaklar... Hızla değişen dengeler, çıkarlarla ilişkilendirilmiş yeni adımlarda beklenen esnekliği gösteremeyen İktidarları, Erdoğan liderliklerine bugün için karşı duruşları... Hiç de insan hakları, Türkiye’nin demokrasisi, çıkarları adına doğru ilkeli duruşlar anlamına gelmiyor...
***
Geçen cuma akşamı elimde güncel tartışmanın gazetesi Cumhuriyet, Can Dündar’ın “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetli, fotoğraflı birinci sayfamız... Yanımda oturan bir kişi bağıra çağıra ayaktaki gençler grubuna telefonundan aynı fotoğraf karelerini göstererek İktidarlarının suçüstü yakalanması üzerinden bir söylev veriyor... Hoşlanacağını sanarak ayrıntılarını yeni okuyabildiğim gazeteyi “Bende fazla var” diyerek uzattım... Söylemesi ayıp okuryazarlığın, gazete okumanın düşmesi gerçeği karşısında, yıllardır reklam niyetine, kaç kamu aracına bineceksem o kadar sayıda gazeteyi çantama dolduruyor, inerken okuyup okuyup bırakıyorum... Elini hızla çekerek, “Ben Cumhuriyet okumam” yanıtı ile yüz yüze kaldım. Ayaktaki gençlerden birisi birazcık da nezaketle, ama ürkek, uzattığım gazeteyi aldı... Sonraki izlenimim, yanımda oturan, Cemaate daha yakın gençlerin olup biteni sorgulayan yapılarda olduklarıydı... Sandıklarda çokça çıkarılan 21. yüzyıl diktatörlüklerini ya da AKP iktidarı sürecinde rejimin otoriterleşmesini sorgulamak hak getire... Olsa olsa Türkiye’nin Ortadoğu, İslam dünyası iç savaşlarına çekilmesinden kaygılı, İktidarlarının kendilerine de yansıyan olumsuz gidişlerine karşı tepkileri var gibiydi...
AKP’nin oylarının düşmesi olgusunu yansıtan anketlerle uyumlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok istediği Başkanlığın riske girdiği kaygısı ile, hukuk devleti düzenine aykırı paralel seçim kampanyasındaki öfkeyi, çıkışlarını yansıtan bir tablonun izdüşümü bu sahnenin sayısız örneğine tanıklık etmek, seçimler sonrası demokrasimiz için gerçekten umutlu olabilmek anlamına gelmiyor... Dünyamızda hele de çevremizde, kuşkusuz Ortadoğu ve İslam dünyası odaklı, sandıktan çıkmış, 21. yüzyıl sivil otoriter, halkın anladığı dille diktatörlükleri zebil gibi. Geçmişten kalmış, ABD, Batı dünyası emperyal çıkarları ile ilişkilerini çok güçlü tutmanın da sayesinde ayakta kalmış krallıkları saymazsanız, tüm şeriatçı yorumlara bağlı farklı mezheplere oturtulmuş diktatörlükler sandığı kullanıyorlar... Bizimkilerin de o yolda attıkları çoklu adımların desteklenmesi, en azından görmezlikten gelinmesi sayesinde, bugünkü pervasızlıklarına ulaştıkları, rejimle oynama, her türden demokrasiyi, hukuku katletme gücüne ulaştıkları ortada.
CHP’nin Araştırma, Bilim ve Yönetim Platformu’nun, Prof. Sencer Ayata’nın başkanlığında hazırlamış olduğu, geçen cumartesi özetlemeye çalıştığım “AKP İktidarı ve Rejimin Otoriterleşmesi” başlıklı raporun, seçimin magazin boyutu ağır basan gündemi aşılarak, ciddi ciddi okunmasını, dersler çıkarılmasını öneriyorum...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama